Körüklü düşler, hadi geçin sıraya

Ve alabildiğine hoyrat, yılgın gönlün lehçesinde

Saklı tuttuğum reçinesi soluk benizli mizacın

Külfeti kadar bilinmedik bir mabede sürüklendiğim.

Kırsalı ölgün yetilerin,

Buhran yüklü bir günün neşriyatında

Yaymakla hüküm giydiğim.

 

Ceberut gölgeler ki indinde münafık isyanların

O çatık kaşlı sitemlerine yığdığı devranın:

Yad ettiğim düne nazire eden boykotu

Ait olmadığım mekanın

Ve nasıl bir külfetse

İs yüklü vicdanlardan sızan bir tefrika,

Ansızın delip geçen bir ikrarda

Saklı tuttuğum gönülsüz bir kelamda

Varsın ermesin başım göğe.

 

İndinde hidayetin,

Söz birliği etmişçesine

Kifayetsiz nice yoldaş imge.

Tefekkürü nezdinde nefsin,

Yürekten dilediğim neler saklı kim bilir,

Gönülden düşürmediğim onca surede.

 

İfratını yad ettim ölgün güne riayet eden

Bir imgeye düşmüşken yolum.

Hayli müşkülpesent ve sancılı bir var oluş

Hele ki sancısı eremediğim hidayetin

Ve ölgün bir güne rahmet okuyup,

Sildiğim izleri mabedimden sızan.

Nasıl da debdebeli bir hüzün

Şu yüreğin kırık tekerinden

Varamadığı mertebede saklı tuttuğum

İsimsiz ve hoyrat bir güncede

Söz birliği etmişçesine kaderin tecelli ettiği

En buyurgan edimde

Yaftalanmaktan geri duramadığım.

 

Belli ki indinde saklı sesini,

Evrene yaymadığım yüreğin tesellisi

Asılsız sevdada başı öne eğik bir ritüel

Yine kapıldığı benliğin;

Hem de fazlasıyla tedirgin ve mağlup,

İsraf ettiğim ömrün kim bilir kayıp

Hangi lehçesi?

 

Çözümlenmeden çöreklenen,

Bilip bilmeden andan kopuk

Düne sirayet eden,

Tekelinde hoyrat bir kanca

Hele ki aklın ermediği o sönük mertebe,

İsi vicdandan yüksünmeden delen göğü,

Kırık imlerle tehdit yüklü ölü hezeyanların

Sönük ikbali

Ki bağlacı devrik bir sancıda,

Yengisi, yergisi adsız bir kıtada

Fazlasıyla doyumsuz nefsin yüklediği

İfrata hükmeden egonun sönük yarınlarında.

 

Yine de demli bir yoksunluğu kıble bilip

Soyut bir gölgede kıyama durmak kadar yoran

Bir ritüeli ikbal eylemişken tevekkülü

Bağdaş kırmış rükûların tekelinde.

 

Güneşe dönük yüzü başakların,

Aşk tanrısı sıfatıyla gölgelenen en münafık isyanda

Günbegün yad ettiği kaderin,

Nasıl bir neşriyatsa yüreğin yara bellediği

Ve ceberut bir gölgeden medet uman

O tefrikada saklı yüreğin iz bildiği.

Kademeli bir düşüş ki tekelinde

Nice sure başı bozuk devran iken soyutlandığım

Ve asil bir rütbe

Adını bilmediğim gök kubbede,

Eremediğim hidayetin suretine

Yığdığım gönüllü ve gömülü

Esrikli aklın güncesi

Bir bir riayet etmekten de öte

İçinde devindiğim en sakil reçete

Adlandıramadığım bir hikâyede

Kaybolmuşluğumdan arda kalan

Hangi münafık imge ise

Koşullanmakla eş değer

İçine düştüğüm şu yitik hurafe.

 

Bir menzilden diğerine sürüklendiğim,

Yeri geldi mi bir ağaç dibine çöreklendiğim

Yine de adını her yad edişimde

Sudan çıkmış balığın suretine nailim

Ve bilinmez bir tehdide denk gelmek kadar

Emsalsiz bir hezeyana yenik düştüğüm

Çetrefilli ve bağnaz saldırganlığına maruz kaldığım

Kaderin, demlenirken yürek biteviye.

Israrcı ve yoldaş;

Sıradan bir asalet gibi gözükse de

Doyamazken tadına münafık bir aşkın pençesinde

Nöbete durduğum her gece

Ömrün suretine yığdığım o iblis sicilinde

 Yüreğin, dem almış sükûtun

İndinde yol bilmiş.

 

 

 

Anlık dokunuşların tokat çığlıkları ki hükümranlığında gök kubbe iken niyazlarımın boş vermişliğine tamah eden bir evrenin o gözü pek tınısında sakladığım düş gezgini, kâh yalıtılmış kâh sürece riayet etmeyen bağnaz bir tedirginliğe mahal vermeksizin gölgede kalmış bir çiy tanesi.

( Körüklü Düşler: Hadi Geçin Sıraya başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 12.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.