ANADOLUYU YANLIŞ DEĞERLENDİRMEK

TGTV (Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri Vakfı) Pazar günü Kayseri’deydi. Aslında Gönüllü Kültür Teşekkülleri düşüncesi Kayseri mahreçli bir düşünce. Kayseri’de faaliyet gösteren vakıf, dernek ve sendikalar arasında yapılan iş birliği böyle bir oluşumu Gerçekleştirdi. Uzun yıllar Kayseri’de yürüyen bu yapı sonunda İstanbul’da bu ad altında bir vakfa dönüştü. Orası İstanbul olunca da ulusal bir kimlik ve üst yapı konumuna geldi.

Ancak gerek ilimizde olan birliktelik gerekse ulusal bazda olduğu iddia edilen birliktelik, öyle organik ve bütünleyici bir özellik taşımıyor. Ortada ne homojen bir yapı, ne de tam anlamıyla amaç birliği bulunmuyor. Hele İstanbul’daki oluşumun Kayseri’deki gönüllü kuruluşların teker teker bir üst kuruluşu olması mümkün değil.

Ankara veya İstanbul denilince sanki bütün her şeyin merkezi oluyormuş intibaı veriliyor. Buralar merkez, Anadolu taşra, buralar karar verilen yerler, Anadolu uygulayan, buraların yöneticileri her şeye vakıf, anadoludakiler öğrenmeye muhtaç. Sanki kendilerine biçtikleri bu rolü Anadolu benimsemek zorunda. Tavsiyeler, öğütler, hatta fırçalar…

Salonda beklenenden az katılım olmuş ise, sorgulama yapılıyor. Bu yazdıklarım sadece son toplantı ile bağlantılı değil. Genel bir yaklaşım ve beni rahatsız ediyor.

Oysa sormak lazım. Gönüllü ne demek? Sorular soruları izlemeli. Toplantıda istediğim halde soramadığım soruları da bunlara eklemem gerek. TGTV’nin belirlenmiş stratejik amaçları var mı? Varsa bunları kimlerle, nasıl belirlediniz? Anadolu ile nasıl bir bağınız var? Size bağlı gibi lanse ettiğiniz kuruluşlarla ilişkileriniz nasıl sağlanıyor. Sizin merkez karar organlarınızda Anadolu’dan temsilciler var mı? Sizin örgütünüzün ve diğer bağlı saydığınız örgütlerin siyasetle ilişkileriniz nasıl? Eylemleriniz ve faaliyetlerinize etki eden siyasi duruşlar var mı?

Doğrusu son zamanlarda Ergenekon davası ile her şeyden şüphe etmeye başladık. Anadolu’ya yukardan gelen eylem kararları kimler tarafından alınıyor? Bu eylemler kimler tarafından kullanılıyor? İstanbul ya da Ankara’da çatı gibi oluşturulmuş örgüt yapıları sağlam mı?
Başka sorularda belki açıktan söylenmiyor ama faaliyetlere katılımlardaki düşüşler göz önüne alındığında bu sorgulamanın içten içe yapıldığını gösteriyor. Değişik isimler altında üstelik koca koca örgütlerin sahiplendikleri eylemlerin katılım ve düzeyini gördük.

Burada istişare bir toplantı yapıldı. İstanbul’dan gelenler konuştu ve gittiler. Belki açık toplantı dışında bu konular görüşülmüştür. Ancak Anadolu saf, katıksız ve etki altına alınması zor bir yapıyı taşıyor. Alan değil veren Anadolu olmalı. Anadolu’ya gelenler buradan enerji yüklenerek ayrılmalılar. Gittikleri yerlerde her türlü manipülasyona açıklar. Bu sözlerim büyüklenen siyasetçiler için de geçerli. Anadolu’ya ders vermeye değil, almaya gelmeliler. Anadolu’daki karşılarında kendilerini dinleyenler, karşılayanlar ve uğurlayanlar topluluğu hep aynı işi yapıyor. Ancak Anadolu o salondakilerden ibaret değil.

Merkez Anadolu olmak zorundadır. Günden güne öyle de oluyor. Osmanlı’nın veliaht şehzadeleri neden anadoluya gönderdiğini iyi okumazsak anadoluyu yanlış değerlendirmiş oluruz
( Anadoluyu Yanlış Değerlendirmek başlıklı yazı ahmet-ilhan tarafından 4.07.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.