DEMOKRATİK AÇILIM ANALİZİ

AHMET İLHAN

Son birkaç ay içerisinde tartışmaya açılan, zaman zaman sağlıklı olarak götürülse de çoklukla yarar sağlamayan boyutlarda sürdürülen Demokratik Açılım konusunda biraz da empati yaparak değerlendirmelerimizi sunmak istiyoruz. Ele alınan sorunun adına ne dersek diyelim, çok acı bir geçmişi var. Yaşananları yaşanmamış saymak mümkün değil. O zaman kendimizi başkalarının yerine koyarak, yaşananları ve geleceği yeniden düşünmek zorundayız. Biz de bunu yapmaya çalışacağız.

İÇ ANALİZ
1-Müslüman bir bireyin bakış açısıyla

Kendi hayatını İslam’ın sınırları içinde yaşamaya çalışan ister Türk isterse Kürt olsun bakış açıları aynı olur. İslam’ın bu konuda ilkeleri vardır. Evrenseldir. Bu konuya bakışı da bellidir.
Her biri diğerini kardeşi olarak görür. Etnik kimliğinin üstünlük ya da aşağılanma nedeni olamayacağını kabul eder. Ayrımcılığı ve ayrışmayı reddeder. Doğuştan gelen haklarının ihlal edilmesini zulüm olarak görür. Kendisi veya bir başkasına zulüm edilmesine şiddetle karşı çıkar. Hak gasplarının önlenmesi için mücadele eder. İslam’ın ortaya koyduğu temel ilkeler ışığında atılacak adımları ve açılımları destekler. Özellikle etnik bir kimlik için düzenlenecek, pozitif ayrımcılık kabul edilebilecek açılımları ise ırkçı bir yaklaşıma yol açacağı için benimsemez. Genel haklar muvacehesinde herkese tanınacak haklar konusundan herkesin yararlanması için gayret gösterir.

2-Diğer bireylerin bakış açısıyla

Ülkede yaşayan insanların kendi dünya görüşleri ile paralel bakış açıları da olacaktır.
Irkçı bir Türk açısından, ülkedeki herkes Türk’tür. Başka bir dil veya etnisite adı altında ifade edilen her talep bölücülüktür. Bu konuda şu ana kadar yapılanlar bile ihanettir. Bölücülüğe hizmet etmektedir. Bu tür talepleri olanlara hadleri bildirilmelidir. Ülkeyi bölmek isteyen dış güçler, içerdeki hainlerle birlikte bir oyun içindedirler. Bu oyun mutlaka bozulmalıdır. Irkçı bir Kürt ise Türklerin topraklarında işgalci olduğunu, bağımsızlık hakları olduğunu, kendilerine zulmedildiğini, sömürüldüklerini, kimliklerinin inkâr edildiğini bunun için mücadele etmeleri gerektiğini söylemektedirler. Bağımsızlık dışında ancak ülkenin iki ortağı gibi kabul edilmelerini, ya da federal bir yapıya gidilmesini önermektedirler. Kendilerince gelinen noktada bekledikleri sonuç budur.
Sosyalist veya Liberal düşünce de olanlar genelde açılımı desteklemekteler. Hatta zaman zaman sınırları ortadan kaldıran açılım projeleri bile sunmaktadırlar.
Ülkedeki halkın çoğunluğu ise korku ve ümit arasında gidip gelmektedir. Bir tarafta ülkenin bölünmesi hatta iç savaş tehlikesi korkusu, diğer tarafta barış içinde bir arada yaşama ve anaların gözyaşlarının dinmesi umudu arasında kalmış durumdalar. Hangi taraf daha baskın çıkarsa oraya yönelme eğilimindeler. Her iki tarafın da çabası bu geniş kitlenin desteğini arkasına almaktır.


3-PKK ve DTP’nin bakış açısıyla

Terör Örgütü ve hapisteki liderinin bu açılımı kendi lehlerine dönüştürme çabaları görülmektedir. Amaçları bölge halkı için refah ve huzurdan ziyade kendilerine bir paye elde etmek şeklinde değerlendirilebilir. Örgüt liderinin halk kahramanlığı hayalleri ile birlikte, kendi konumunu düzeltme gibi ayağı yere basan talepleri iç içe geçmiş gözükmektedir. Örgütün ise halkı için verdiği mücadele sonunda zafer kazandığı elde edilen hakların dağda kazanıldığı söylemiyle çeyrek asır içindeki cinayet ve katliamlarını meşrulaştırma hevesleri vardır. Açılım sürecinin psikolojik baskısına direnemeyeceklerinin bilincindedirler. Hem dışardan, bölgeden, hem de halktan gelecek silah bırakma baskıları karşısında çaresiz noktaya gelmeden önce rol çalma arzusu göstermektedirler. Bölgeyi temsil iddiasındaki partinin ise İmralı ve Kandil arasında kaldığı görülmektedir. Ancak halktan gelen kuvvetli baskıyı da hissetmektedirler. Mecliste grubu bulunan muhalefet partilerinin tavrından da güç alarak kendi partileri adına pazarlık önceliği elde etmeye çalışmaktadırlar. Sorunun çözümü için sadece kendilerinin değil terör örgütünün ve mahkûm olmuş liderinin bile muhatap olarak kabul edilmesini istemektedirler. Açılım sonucunda elde edilecek hakların kendilerinin verdikleri mücadelenin bir sonucu olduğunu göstermek için gayret göstermektedirler. Ancak bu konularda bölge halkının tavrı onların beklentileri düzeyinde olmamıştır.

4-Devletin bakış açısıyla

Demokratik açılım konusunda herkes bir şeyler söyleyebilir, önerilerde bulunabilir. Bunlar çok uçuk kaçık şeyler de olabilir. Ancak devletin ve hükümetin anayasa ve yasalarla hareket zorunluluğu bulunmaktadır. Hükümetin samimiyetle sorunları gidermek, anaların gözyaşlarının dinmesi, terörün alt yapısının ortadan kaldırılması için bir niyet ve gayreti vardır. İç ve dış şartların bunun için müsait olduğunu düşünmektedir. Askerin de belli şartlar dahilinde desteği bulunmaktadır. Siyasi açıdan riskli bir proje olduğunun farkındadır. Siyasi muhaliflerinin, bu konuyu bir siyasi mücadele alanına çevirmiş olmaları da riski artırmaktadır. Ancak hükümet alınacak sonucu değerlendirerek bu riski almaya değeceğini görerek hareket etmektedir.

DIŞ ANALİZ

İçinden geçtiğimiz tarih dilimi içerisinde rollerin yeniden dağıtıldığı görülmektedir. Sorunun çözümünü kolaylaştıran en önemli etkenlerden biri de dışımızda yaşanan gelişmelerdir. ABD, Irak bataklığından kurtulmak arzusunu göstermektedir. Türkiye’nin, Kuzey Irak’ın ve müttefiklerinin çıkar ve güvenlileri açısından bu bölgedeki sorunların sonlanmasını istemektedir. Bölgedeki terörün büyük ölçüde dış destekle sürdüğü düşünülürse bu önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bölgeden doğalgaz ve petrol boru hatları geçmektedir. Başta AB olmak üzere birçok bölge ülkesinin çıkarları bu bölgede güvenliği gerekli kılmaktadır. Rusya ile son zamanlarda ulaşılan ticari ve siyasi işbirliği boyutları, Rusya’nın da çıkarlarını etkileyecek terör faaliyetlerinin sonlanmasını gerektirmektedir. En önemlisi, terör örgütün barındığı topraklardaki siyasi yapının geleceğinin, ABD’nin çekilmesinden sonra Türkiye’nin elinde olacağıdır. Kendi gelecekleri ve güvenlikleri açısından bölgenin terörden temizlenmesi gerekmektedir.
Ülkede teröre gerekçe olarak sunulan birçok nedenin ortadan kalkmış olması, diğerlerinin de açılım sonrasında kalmayacağı değerlendirildiğinde, örgütün insan kaynaklarının halen var olan kaybı ile birlikte iyice artacağı da görülecektir. Şu an bile örgüt militanlarının büyük bir bölümü yabancı uyruklulardan oluşmakta, yerel halktan destek azalmaktadır.

AÇILMIN SINIRLARI


Gelinen noktada mevcut durumun devamını istemek, yine şehitler vermek ve acılar yaşamak yine milyarlarca liralık kaynağımızı harcamaya devam etmek demek olacaktır. Her dönem bu sorunun ortadan kalkması için tedbirler alınmış, ancak bu güne kadar bir sonuç alınamamıştır. Demek ki, her dönem çözüm yolları aranmıştır, denenmiştir. Yeni ve farklı yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Bugün bu denenmektedir.
Böyle bir dönemde sorunlar görmezden gelinemeyeceği gibi, çözüm konusunda da, açık bir tartışma ortamında söylenmesi gerekenler söylenmelidir. Çözüme katkı sağlanmalıdır.
Bu konuda yukarıdaki değerlendirmeler ışığında şunlar önerilebilir:
Hükümetin tek muhatabı halktır. Ne Kandil, ne İmralı, ne de yolunu halkının çizmediği DTP muhatap alınamaz. Muhatap, müzakere veya pazarlık sürecini yürüten olacağı için kabul edilemez. Devlet kendi halkının doğal hakları için kimseyle pazarlık edecek değildir. Elbette herkesin önerileri ve talepleri olacaktır. Bunlar not edilir. Söylenenleri not etmesi gerekenler not ederler. Değerlendirirler. Kendilerini dinleyen ve kendi sözleriyle hareket edecekler olduğunu düşünenler varsa ve onlar da çözüme katkı sağlamak istiyorlarsa, onlara seslenirler. Dinletebiliyorlarsa sözlerini dinletirler. Asıl yerinde dururken kimsenin asıl yerine konuşmasına gerek yoktur. Halk açılımı desteklerse, diğerleri tabanlarını kaybederek yok olurlar. Doğal olan budur.
Yalnızca bir etnik kimlik için bir açılım düzenlenemez. Yalnızca bir bölge için farklı yönetim biçimi benimsenemez. Yalnızca bir dil, din ve mezhebe yönelik açılımın iması bile kabul edilemez.

SONUÇ


Demokratik açılım içinde, anayasanın sınırları ölçüsünde herkesin ana dil, kültür ve kimlikleri konusunda, evrensel ölçütlerde, AB normlarında hakları güvence altına alınabilir. Dillerini, dinlerini ve kültürlerini özgürce yaşama konusunda herkes için gerçekleşecek bir demokratik açılım, bölünmeye değil kaynaşma ve kardeşliğe temel olacaktır.
Milletimizin ve devletimizin tarihsel misyonu, büyük devlet olmanın gereği budur. Kararlı ve cesur adımlar halk içindeki şüpheleri de giderecektir. Halkın desteğiyle bu sorun aşılırsa ülkemiz ve milletimiz için yeni bir dönem başlamış olacaktır.


( Demokratik Açılım Analizi başlıklı yazı ahmet-ilhan tarafından 9.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.