Gün Bu Gün Yıl Bu Yıl...




Öznesi yitik bir gün dönümü öğünleri çalınmış adeta göğün kurduğu idam mangası ve işte hüznün yeryüzünden öcünü aldığı o devasa idam sehpası:

Hangi minvalde saklı ise artık mutluluk.

İçi kıyılan yabani bir duygu mu yoksa göğün yerküreye taziyelerini sunduğu ve işte göğsü kabaran hiçlik ile dolu iken içi var olmanın bir sunumu bir mucizesi horon tepen duyguların da istilası ve insan olmanın bedeli insan kalmanın sureti ve devasa bir yangında diğer âleme göç eden erkenci bedenler erkenci bedeller.

Nüfuzlu bir sessizlik hâsıl olan:

Ve yaşama hakkı elinden alınan masum insanlar ve çocuklar.

Kanayan bir coğrafya aslında nicesi ve inme inmiş ellerine sözcüklerin şair hepten yitirmiş umudunu yine de son bir defa daha deniyor şansını.

Şaşalı bir gün ışığı geceyi paslayan.

Pes etmişçesine sessizliğe bürünen kâinat ve insanlar.

Pasaportu kayıp nice hayalin belki de nutuk atanların da istifayı basması beklenen elbet zalimin hörgücünde saklı zulüm ve iblis ve onların tayfası.

Süt liman bir hayat asla olmadı olmayacak bu dünyada.

Sudan sebeplerle kirlenen düşünceler ve hüküm süren yanılgılar cefa çektiği kadar iyilik sefasını sonuna değin süreceğini de sanmasın hani kötülük.

Uyku tutmazken hayalleri.

Gecede planlanmış ihanet portföyü insan olmanın insan kalmanın desturunda sus payı söylemlerde saklı belki de ölüm ve işte susmakla beklemekle geçen zamanda nice masum nice çocuk ölürken kimse de temize geçmiyor gidişatı ve süregelen kaosu kimse de sonlandırmaya teşebbüs etmezken bir sanrı mahiyetinde adeta barış ve düzen.

Kıyamet çoktan kopmuşken.

Alametifarikası yaşam öykülerinin ve günbegün dünyadaki masumların çocukların ve iyi insanların sayısı azalırken ve bir köşede milyon dolarların hesabını yapan ülkeler göz açtırmaması gereken göz yuma yuma da tüm dünya seyirci bu süregelen vahşete.

Umarsız.

Sevgisiz.

Nefretin peşinde kindarın piri.

Pimi çoktan çekilmişken yaşamın ve işte dağılan mikado çöpleri gibi insanlık.

Kat izinde ömrün.

Kararan ufkun.

Katledilen binlerce insanın ardında kalan bir avuç kül bir avuç toprak.

Yeter ki o ölü toprağını silkelemeli dünya ve iklimlerden ölümün tetiğine bir kere de bastıklarından bu yana…

Mutluluk filan da dilemezken kendi adına şair ve şahitliğinde olan bitenin…

Göğün kırıkları yok artık yerinse kır saçlarına kınalar yakıldı.

Gök her zamankinden de engin yerküre ise ergen aşkların nazına yenik düştü ve işte ç/ağlayan insanlık artık inkâr etmiyor yalnızlığını.

Gölgeler izbelerden sökün ederken görkemli idealler nal topluyor idamesi dünün öğün atladı o övünçle sistematik hüzün reçetelerine şiirler toplandı şifa niyetine.

Şiirler sağdıcı artık insanlığın ve notalar gamını terk etti.

Hünkârı aşkın hükümranlığında Yaratanın sözcükler resmi kimlik kazandı artık muteber yenilgiler değil müstesna övgüler toplanmakta şehir meydanlarına…

Şiirlerin şehla gözlü imgeleri baş tacı toplumun.

Hüzünbaz dizeler bazen dilbaz bazense revnak acılarla kıtalar aşıyor ve kanayan coğrafyalarda neşeli şarkılar neşeli insanlar fink atıyor.

Müşterek sevinçler ve ülkeler.

Din dil ırk ayrımı olmadan aynı çatının altında neşretmekte dünya ülkeleri.

Sanrılar yok sancılı doğumlar sancılı ölümler tarihe karıştı ve tarihi karıştıranlar ıslah edildi kum saati dahi kum yerine taşlar taşıyıp tüm kayaları un ufak ediyor.

Meddücezri duyguların adeta bir el freni.

Sarkacına yenik değil duygular alabildiğine sevebilmekte herkes birbirini.

Coşkunun alametifarikası.

Yanan ışıkların tolerans gösterdiği karanlık ve artık bölücü timler yok mimler yok mimlenmiş bir Allah’ın kulu yok mil çekerken gözüne yalnızlık devasa sözcükler pankartlarda ve artık insanlar taşkın değil bilakis aşkın mimarı ve yapılar da aşkın mimarisi söz öbeklerinde kolluk kuvvetleri nöbet tutmuyor nefsi de dünde kaldı insanların nesrine âşık şiirler ve hikâyeler eşlik etmekte şiirlerin ön sözüne.

Ölümse hırçın bir tay değil bilakis herkes dilediği yaşa kadar yaşamakta ve yaşatmakta hem umudu hem içindeki çocuğu.

Huzur evrenin atlas yorganı.

Tanrı mutlu insanlar mutlu.

Şavkı dünün ve çatlamayan ar damarı beşerin: şaşkın nidalar değil sevgi dolu haykırışlarla karşılamakta herkes yeni yılı.

Coşkunun süvarisi.

Aşkın dünde kalan şüheda özlemi.

Âşıklar beklemiyor artık mutluluğu çünkü aşkla mutluluk birbirinin ruh ikizi…

Gölgesinden kaçanlar değil gölgesini yok sayanlar cumhuriyeti ve işte ortak bir dilde buluştu herkes ne cenk eden var ne de cılkını çıkaran hayatın.

Gün bu gün.

Yıl bu yıl.

Yılmadan seven, umut eden ve inanan kim varsa kavuştu artık arzusuna.

Mutlu seneler olsun mutlu rüyalarsa gerçeğe dönsün…

 

 


( Gün Bu Gün Yıl Bu Yıl... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 5.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.