1
Giyindiğim her kelimeyi bir anda
sonsuzluğa uğurlayabilirim ve ruhumun çıplaklığından asla utanmam elbette
yüreğimin de mukozasında sarı benizli titrek bir papatyayı da ağırlayabilirim
ne de olsa ölü dünün filan yasını tutmuyorum artık.
Yüreğin atığı mı sanırsın bunca
cümle? Aslında atıl yüreklerden yüreğime transfer olan birer şarkıdır yazmanın
keyfi ile hayatın şatafatlı hüznüne rest çektiğim.
Anlatılmazlığın gıyabında belki de
anlatmadıklarımın gıybetini yaparken insan ırkı ve irkildiğim kadar da ayırım
yapmadığım bir göstergedir sığındığım mizacı ufkun ve utkun.
Ölü bir serzenişe rast gelebilirsin
de yüreğimin kıvrımlarında ve canlandığıma da vakıftır evren: bazen bir yafta
bazen bir rafta gezinen düşlerim ve İlahi yolun her adımında ben adımı unutup sadece
ruhuma doping yapan bir göz yaşıdır kaçtığım cennetin cinnete dönüşen seyri.
Yoksunluğun izini sürüyorum, sevgili
Kafka ve hayatın diyetini ödüyorum gerçi öykündüğüm sadece mizacımın
tutanaklarına geçen mutlu zamanlarımdır bir o kadar sıkıntılı sürecin asla
sonlanmadığı ve ben acıyı da hayatı da evrelere b/ölürken.
Acılar safsata kimine göre ve
insanlığımın da mimarı, asla ödün vermediğim iyi niyetim gerçi tükendiğime
şahit alıcı kuşlar ama yüreğimin vericisi aralıksız ivme kazanıyor.
Göğün kompetanı İlahi ışık ve
sarmalında ömrün, enkaza dönüşüp de hurdadan yeniden yarattığım bir kaporta
görüp de unuttuğum düşlerim belki de unutup görmeyi dilediğim hayallerin
tuzağına düşen gerçeklerle yeniden biçimlendiğim.
Maruz kaldığım hiçbir şey sanırım
sancılı bir evrim süreci geçiriyorum bağdaşık olduğum kadar bağışıklık
kazanmayı da pek beceremediğim.
Varlığımın emanetiyim ve emanet
ettiğim tüm sevdiklerim elbette hikmetin sahiciliğinde ve güzelliğinde ayrı
düştüklerim.
Farklılığın farkındalığında.
Düşüp de kalkmayan her kelimeye şok
verdiğim elbette bir şiir olma rüyasıyla gelmemiş olsam da dünyaya her şiir
aslında kaybettiğim zamanın da bir telafisidir.
Sözcüklerin esareti değil bu bilakis
benim yüreğimi zimmetlediğim bir cennet bahçesi ve mevzu bahis olan cehennem
kaçkınlarından kaçıp erebileceğim en üst rakımda ben tütsü yakıp da ellerime
tütün kolonyası sürerken ve sırtımı sıvazlarken bilinmezlik.
Çöpçatan imgeleri bazen çöpe atıyorum
ve ne çöp çatıyorlar ne de çöpü karıştırıyorum ertesi gün çünkü yeni baştan
yazmalıyım hikâyemi ve hikâyeme konuk olan her kahraman illa ki yakamdan
düşmeli ki yeni bir hikayenin yolu açılsın.
Bir şatoda yaşayabilirdim ya da
davasını kaybettiğim alacaklılarım ve biliyorum ki; sen de mezarında dönüşüm
geçiriyorsun tıpkı yazdıklarından firar eden her kahramanın peşine düşüp peşin
hükümlü olmayı da bırakamazken en çok da kendime yaptığım haksızlık.
Dile geldiği kadar itiraf ediyorum.
Bazense dilim tutuluyor ve kalemin
meşrebini yok sayıyorum tıpkı zamanla insanların birbirinden uzaklaştığı
gerçeğini yeni yeni kabullenmişken.
Misafiri olmalıydım ben oysa
yıldızların ve dolunayla körebe oynamalıydım ve güneş parlarken hala gökte
asılı kalmayı beceren ay gibi de ışımalıydım sanırım yıldız olmanın verdiği
farklı bir misyon elbette içimdeki ışık sönmese de yansıttığım karanlık ne de
olsa hüzün balçığında bata çıka yürüyorum ama su dökündükçe arındığıma şahit
yüce Yaratan en azından alnıma kara çalmıyorum ve çalınsam da zaman zaman ya da
kulağıma çalınanlar, ben sadece önüme bakarak yürüyorum tıpkı çok değer
verdiğim bir insanın öğüdünü kulağıma ve kalemime küpe yapmışken.
Ödemekse diyetimi direncimle.
Sınanmaksa zulümle elbette sabırla.
Ve senin yaşadığın yüzyıl, sevgili
Kafka ve karanlığa mahkûm olduğun ya da önceleri karanlık iken kaleminden bana
yansıyan şimdi geçen onca zamanın ardından senin ışığını hissedebiliyorum ve
görünmezliğin de şeceresini tutarken biliyorum ki; fazlasıyla uyumsuz bir
insanım en azından çağın gereklerine ilgisiz kalıyorum ve yalan pencerem ilk
günden beri gerçeğe bakıyor.
Sıfatların bilançosu elbette
edimlerle ve öznelerle yüklü ve sabrımla aştığım daha da aşacağım çok şey var
bu anlamda konuşmak ve yazmak iyi geliyor bana gerçi yazmadıklarım kadar
yazdıklarım da kimi zaman bana gerekli özgüveni sağlamasa da başat bir imgede
takılıp ayarıyla oynuyorum iç sesimin hele ki dış sesin ve tezahüratın verdiği
bıkkınlık nabzımı durdurma noktasına getiriyor belki de tavan yapıyor heyecanım
ve ben yeniden kuruyorum alarmı umuda ve sakinliğe.
Rencide edilesi ne çok şık sanma ki
şık duruyor insanın üstünde gel gör ki; her olumsuzluk aslına bana yazmam ve
yaşamam için yeni sebepler veriyor ve belimi doğrultup kaldığım yerden devam
ediyorum.
Şanslı bir insan olduğumu da pek
sanmıyorum ve yaşadığın karanlık çağın faturası kimi zaman günüme denk düşüyor
ve ağını inşa eden bir örümcek gibi sabırla ve metanetle çalışıyorum elbette
memnun ettiğim fazlaca insan yok çevremde hatta neredeyse hiç kimse ama ben
yılmıyorum hiç kimse olmaktan ve herkes için aynı şeyi düşünüyorum elbette
gereğinden fazla öz verili ve inançlı olsam da yatkın olmadığım bir sosyallik
ve aktivite eksikliğinden dolayı da açık verdiğime kani insanlar.
Kapalı olmadığını bilmelisin
gözlerimin ve seninle ilgili daha çok şey var öğrenmem ve çözümlemem gereken
ki; kendimle uzlaşayım belki de asla işe yaramayacak bunca çabam ve de yazdığım
ama hayata tutunmak zorundayım ve yüreğimde biriktirdiğim insanlardan da güç
almalıyım her ne kadar onları bıktırmış olsam da ben nasıl vaz geçerim
sevmekten ve güven duymaktan?
İnzivaya çekildiğim ya da çekileceğim
bir rivayet kendimi kendime ihbar ettiğim ve hala kozamdan firar etmediğim için
midir ne ben mütemadiyen ağ örüyorum yeni hayatıma hazırlık yapmak adına.
Bir düşün peşindeyim, sevgili Kafka.
Belki de defalarca daha düşmeliyim ki
düş gücüme sığınağım.
Mazur gör beni, demeyeceğim çünkü ben
kendimi mazur görmüyorum ve bil ki kendime keseceğim hesap ve bilet ancak
ufkumda saklı tuttuklarımla anlam kazanacak en azından anlamlandırmakla
mükellefim ve anlaşılmanın da aslında bir rüya olduğunu biliyorum lakin
yaşadığım kadar peşindeyim düşlerimin ve de yaşattığım kadar ilkelerimi ve
inancı ki buna mecburum.
Anlamanı dilerdim çünkü ben seni çok
iyi anlıyorum, sevgili Kafka ve anlaşılmanın izinde ar biliyorum saklı tuttuğum
umudu ve iyi niyeti peşi sıra sürüklendiğim hoyrat rüzgârda Aralık’ta her gün
kış güneşine rast geldiğim ömrün de aslında bir sınav olduğuna da vakıfım lakin
ben hep iyi bir öğrenci oldum ömrü hayatımda.