Sözlük anlamı itibariyle, terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek demek olan hicret; “kişinin herhangi bir şeyden bedenen, lisanen veya kalben ayrılıp uzaklaşması” demektir. Ancak bu kelime daha çok “bir yerin terk edilerek başka bir yere göç edilmesi” manasında kullanılır.
 
Terim olarak da genelde gayrimüslim bir ülkeden Müslüman bir ülkeye göç etmeyi, özelde ise Hazreti Peygamberin (a.s.) ve Mekke’li Müslümanların Medine’ye göçünü ifade eder. Medine’ye göç eden Müslümanlara “Muhacir”, peygamberimize ve muhacirlere yardım eden Medineli Müslümanlara da “Ensâr” unvanı verilmiştir.
 
Hicret süreklilik arzeden bir eylemdir. Günümüzde sosyolojik açıdan ziyade meseleye inanç ve fikir düzleminde bakmanın ehemmiyeti ön plana çıkmaktadır. Şöyle ki:
 

·       İnkârdan inanca,

·       Kötülükten iyiliğe,

·       Şerden hayra,

·       Zulümden adalete,

·       Samimiyetsizlikten sadakate,

·       Korkaklıktan cesarete,

·       Tembellikten çalışkanlığa,

·       Kölelikten efendiliğe,

·       Boyunduruktan bağımsızlığa,

·       Güvensizlikten emniyete,

·       Karanlık fikir, duygu ve düşüncelerden aydınlığa,

·       Nemelazımcılıktan empatiye,

·       Ferdiyetçilikten toplumsallaşmaya,

·       Acelecilikten temkinli olmaya, sabra,

·       Açgözlülükten kanaatkârlığa,

·       Bencillikten diğerkâmlığa,

·       Kibirden tevazua,

·       Cehaletten bilgeliğe,

·       Kargaşadan selamete,

·       Savaştan barışa,

·       İthamdan diyaloga,

·       Buyurganlıktan ricaya,

·       İfrat ve tefritten itidale,

·       Şirkten tevhide vs.’ye hicret edildiğinde yeryüzünün tamamı huzur içerisinde yaşamaya değer bir ortam oluşturur…
 
Dünya ölçeğinde etrafımıza baktığımızda rahat edelim diye gidelim diyebileceğimiz tekin bir yer haritada henüz görülmemektedir…
 
Ülkemizin dışında, muhacirlere ensarlık yapacak başka bir ülke yok gibidir… Durum böyle olunca fiziki anlamda bir memleketten diğerine inancı doğrultusunda daha rahat bir hayat yaşayayım deyip de gidebileceğiniz bir yurt bulamıyorsunuz…
 
Müslümanların bulunduğu ülkelere baktığımızda biri diğerinden beter haldedir. Ama duygu- düşünce ve fikirler hususunda menfiden müspete, zararlıdan faydalıya hicret etme ameliyesi yeryüzünün tamamında kesintisiz devam etmelidir…
 
Ne zaman ki, insanların yaşadıkları olumsuzluklar, alışkanlık yaparsa toplumlarda hiçbir alanda düzelme beklenemez…
 
Hicret, kötü şartlardan kaçış değil; İslam’ın hükümlerini yaşatacak ve yaşayacak yeni şartların ve mekânların aranışıdır. Hicret; Hakk’ın batıla galip gelmesi ve İslam’ı tümüyle yaşamanın azmidir. Hicret; tevhid inancının kalplerde kökleşmesinin, gerektiğinde mallardan ve canlardan feragat etmenin sembolüdür.
 
Peygamberimizin (a.s.) Mekke’den Medine’ye hicreti; bir manada zulüm ve haksızlıklardan, hak ve hürriyete göç etmenin bir sembolüydü. Yoksa her başı sıkışan, haksızlığa uğrayan kişinin memleketini terk edip kaçması değildir.
 
Önemli olan bulunduğu yerde mücadele edip hak ettiği insanca yaşama hakkını elde etmeye çalışmaktır.
 
Özetlemek gerekirse hicret; kaçış değil; hasrettir, ümittir, yüce hedefleri gerçekleştirme azmidir. Kendi iklimini bulma arayışıdır. Milli, dini hasletlerini, sahip olduğu kültürünü koruması için mücadele etmesidir. Bu nedenle hicreti bu yönüyle değerlendirip taşıdığı asıl manaya inmek lazımdır.
 

Yeni hicri yılın ülkemize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi temennisiyle…

 

MFK

 

( Hicri 1438. Yıla Girerken Hicret başlıklı yazı MFK tarafından 2.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.