Son zamanlarda çok dillendirilen ve ister istemez bilinçaltında bir tepki oluşturan ‘uydurulan din’ ifadesi, düşmanı bırakıp kendi insanlarının inancıyla, örfüyle, geleneksel dini ve kültür mirasıyla problem yaşayanlarca ağızlarda sakız halini almıştır.

 

Sohbetlerde, gazete ve dergilerde bazen de camilerde müsteşriklerin etkisinde kalıp sözüm ona Allah’ın dinini, bid’at ve hurafelerden temizleme ve rivayet kültürüyle, tevatür zinciriyle, geleneğe bağlı kalarak dinin dışına çıkmış addettikleri kimseleri kurtarmanın azami gayreti içerisindedirler(!)..

 

Tâ asr-ı saadetten bugüne aynı harici zihniyet İslam âleminde finanse edilerek hızlıca devam etmektedir.

 

Üstelik, ‘indirilen din’i savunduğunu iddia edenlerin de ne İslam kaynaklarından ve ne de doğrusu Kur’an’ın kendisinden, yeterince orijinalinden haberleri var!..

 

Bütün meselelere zahirî ve akılcı bir gözle bakarak yoğun bir demagojiyle birlikte bir takım süslü, sloganik ve felsefi kurgularla hareket ederek aslında Hz. Muhammed (s.a.v)’in insanlara tebliğ ettiği ve bizatihi yaşayarak örnek olduğu din olmadığı açıktır. Doğrusu, oryantalistlerin yapamadığını bunlar başarıyla becermiş bulunmaktadır!..

 

  Müslüman toplumların birleşememesinin gerisinde, bu sürekli Müslümanları ithamla tekfir eden ve hatta şirkle damgalayan marjinal oluşumlar bulunmaktadır…

 

Vehhabilik, el-Kaide, en-Nusra, Boko Haram, Daeş, Hizbullah vb. terör örgütleri bu tür düşüncelerin ürünü gibidir…

 

İndirilen dine sahip çıktığını iddia edenler ne yapıyorlar?

 

·         Rivayetleri ya kabul etmiyorlar veya işlerini geldiği kadarını alıyorlar,

·         Hz. Peygamberin hadislerini Emevi uydurması diyerek, sahabeyi(r.a.)  de Peygamber (a.s.)’ı övmek için hadis uydurup Yahudileşme temayülü gösterdiler diyerek damgalayıp itibara almazlar. Tabiinin içinden neredeyse sadece Hasan Basrî’den,  ara sıra da Ebu Hanife’den dem vurarak bahsederler. Onun dışında geçmişin üzerine -işlerini gelenler hariç- bir çizgi çekmektedirler,

·         Muhammed (a.s.) bir beşerdi, bizden farksızdı diyenler, onun peygamber olduğunu yani vahiy aldığını, nefs-ü hevasından konuşmadığını ve imanın parçası olduğunu ya kabul etmiyorlar veya görmezlikten geliyorlar, dolayısıyla;

·         Dinin peygamberini susturup kendileri konuşuyorlar,

·         Bütün hükümlerini sadece Kur’andan çıkarıyorlar, oysaki Kur’an tafsilat kitabı değildir; Mübeyyin, Münzir, Mübeşşir, Münir ve üsve-i hasene olan Hz. Peygamber (a.s.)’ın izahına muhtaçtır,

·         Bunlar eğer peygamberi (a.s.) devre dışı bırakabilirlerse muratlarına ermiş olacaklar.  Bütün sapkın ve sapık görüşlerine ayetleri tevil ederek delil getireceklerdir ki, zaten öyle yapıyorlar,

·         Kendisi ‘Zâhir ve Bâtın’ olan Allah’ın gönderdiği kutsal kitabında, müphem, muğlak, müteşabih ve mecazî ayetlerin varlığını da pek hesaba almamaktadırlar,

·         İndirilen din söylemini mütemadiyen gündemde tutan bir takım laf cambazlarının takipçileri de, kitap ve sünneti bırakıp onların hararetli savunuculuğunu her platformda kavga ederek yapmaktadırlar,

·         Kur’anı diğer İslamî ilimlerden (Tefsir, Tefsir usulü, Hadis, hadis usulü, Fıkıh, Fıkıh Usulü, Akaid ve Kelam) kopardıklarından arzularına göre ayetleri evirip çevirmektedirler,

·         Bütün bunların sonucunda radikal ve oldukça keskin bir din söylemi oluşuyor ki, güya bu da ‘indirilen din’ oluyormuş… Bu dinin sosyal hayata yansıması sloganik yapıyı geçerek amel, ihlas ve takva olarak nedense hiç yansımamaktadır.

·          

“Sana Kitap'ı, ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için, inanan kimselere de doğru yol rehberi ve rahmet olarak indirdik.” (Nahl Suresi, 64)

 

“O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.” (Âl-i İmran Suresi, 7)

 

Kur’anı, Peygamber (a.s.) ve ashabı anlamadı da bunlar mı anladılar?.. Fe subhanallah!

 

Yapılan şey Kur’anı anlamaktan ziyade dejenere ve deforme ederek Tevrat ve İncil’in akıbetine uğratmaktır, hafazanallah…

 

Yukarıdaki (Âl-i İmran Suresi, 7) ayeti delil gösterip “Kur’anı, ilimde derinleşmiş olanlar anlar bilir’ kısmını kendi üstüne uygun görenler, şunu bilmelidirler ki, Yüce Allah’ın muradını hiçbir mealden anlayamazlar!..

 

Allah bizleri, indirilen din söylemiyle Peygambersiz yeni bir din uyduranlardan korusun. Âmin!

 

 
MFK

 

 

 

( Uydurulan Din Söylemi başlıklı yazı MFK tarafından 24.06.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.