Akşam olmuştu. Akşemsettin, sabah saatlerinden beri başıboş danalar gibi dolaştı durdu. İş için başvurmadığı yer kalmadı. Karın tokluğuna çalışmaya razı oldu, ama işe alınması için hiç kimseyi razı edemedi. Bacaklarına karasular indi, bir ara, bir sokakta yüksekçe kaldırımın kenarına oturdu. Otururken başıboş bir pitbull geldi sokağa, nereden geldiyse, çöp konveyöründe çöplenen kediye doğru koştu. Onun kediyi öldüreceğini anlayan Akşemsettin, eline taş ve sopa alarak kediyi kurtarmak istedi. Köpek ona hırlamaya başladığında kediyi kaderiyle baş başa bırakıp kaçtı. Zavallı kedi, güya korkutmak için birkaç kere tısladı köpeğe. Köpek, takmadı bile, yakaladı kediyi. Akşemsettin kayıplara karıştığında, sokak kedisi köpeğin dişleri arasında çırpınarak öldü.


Akşemsettin'in kaçarken kulağına gaipten sesler geliyordu: "Kaçma, kaçtıkça, sıra sana gelecek!..." İstiklal caddesine gelinceye kadar susmadı sesler.


İstiklal caddesine çıkmak için saptığı sokakta koşmayı bırakıp ellerini pantolonunun ceplerine soktu, yürümeye başladı. Karnı da iyice acıkmıştı; gaipten zannettiği seslerin bağırsaklarından geldiğini anladı. Midesindeki guruldamaların feryadına kulaklarını tıkadı.


Önünde yürüyen gariban görünümlü –belki de akıl hastası- birisinin yanından geçip gidecekken, tam ayaklarının dibine, ağız dolusu bir balgam atan adama deli oldu ama, sabretti. Pis adam, yere tükürdüğü balgamı bir de üstüne basarak, ayaklarıyla döne döne ezince sabrını yitirdi, çıldıracak gibi oldu! Yere tüküren adamın ensesine bir tokat aşketti.


"Ulan, yavşak! Evini de pisletir misin böyle?"


Adam salak salak güldü. "Benim evim yokkine! Sokaklarda yaşıyorum!"


Adam böyle söyleyince, Akşemsettin’in eli kolu bağlandı ve sakinleşti.


"Ulan kardeşim! Senin tükürüğün üstüne binlerce insan basıp geçiyor. Mikrop saçma be!..."


Adam, hala salak mimikleriyle sırıtmaktaydı. "Olur… Söylerim anneme... Hi hi hi hi!... "


Akşemsettin, yürüyüp giderken, "Bu salaklarla uğraşacağım diye yaşadığım şu asap bozukluğuna bak! Sana ne be elalemden," diye söylenmeye başladı.


Seyyar arabasıyla kokereç satan bir adamın önüne geldiğinde yarım ekmek kokereç aldı, yiye yiye yürüdü. 


" Bir iş bulup çalışamazsam... Bir kahvehanede veya lokantada bir garsonluk işi bulabilsem... Bu gün ne kadar kahvehane, lokanta varsa dolaşıp soracağım. Birinden birinde bulurum bir iş herhalde...” 


İstiklal caddesine geldiğinde, yanından geçip giderken adamın biri yere tükürdü. Akşemsettin onu görmezlikten geldi. Sonra hınkırarak, bir koca tükürük de kendisi attı yere. Kimsenin umursamadığını görerek elleri cebinde yürümeyi sürdürdü. Hem yürüyor, hem de hınkırdıkça atıyordu balgamı. Onun haline hiç kimse bir dönüp de bakmadı bile.


 


( Tükürük... başlıklı yazı AliKemal tarafından 5.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.