Öteden beri ülke olarak yaşadığımız ve son günlerde de artarak devam eden terör olayları hem aklımızı ve hem de sabrımızı oldukça zorlamaktadır…
 
Cezai işlemi gerektirecek o kadar vaka var ki, hangi birini sayalım?
 
-          50. Veya 60. Eylemini gerçekleştirip, hâlâ dışarıda faaliyetlerini sürürden ve aranan o kadar çok hırsız var ki..
 

-          Hemen her gün kadın cinayetleri işlenmektedir ve nedense önüne geçilememektedir…

-          Cinsel istismarların haddi hesabı yok…
 
-          İhaleye fesat karıştırma meselesinde hiç azalma yok..
 
-          Paralel yapılanma evlerimize kadar sızmış bulunmaktadır…
 
-          Nice makam, mevkileri birçok ehliyetsiz ve layık olmayan kişiler yönetebilmektedir…
 
-          Töre cinayetleri hız kesmeden devam etmektedir…
 
-          Bu cennet vatanda yaşayıp ihanet edenlerin sayısı o kadar çok ki…
 
-          Yaptıkları haksızlıklar yanına kâr kalan kimseler, sorumsuzca öyle rahat ediyorlar ki…
 
-          Taciz, tecavüz ve kul hakkı alanında ihmal, istismar ve vurdumduymazlık anlaşılabilir değil…
 
-          Açıkça hainlik yaptıkları herkesin malumu olan kimseler, devlet imkânlarından beslenip yemek yedikleri kaba pislemeye devam ederken nasıl çözüm bulunabilir konusunda hiçbir şey yapıl(a)mamaktadır…
 
-          Bağıra bağıra bölücülük yapan, düşmanın borusunu öttüren yazar, çizer, aydın(?) ve gazeteci bütün medya organlarını oldukça rahat bir şekilde kullanmaya devam etmektedir…
 
Neymiş, üyesi olmaya can attığımız Avrupa Birliği ülkelerinde idam yokmuş; bizde olması, izah edilemezmiş!..
 
ABD’de, Çin’de, İran ve Suudi Arabistan’da olması çok da bizi ilgilendirmezmiş!..
 
Bu çağda idam diye, müebbet diye ve hele de “KISAS” diye bir şey olmazmış!..
 
Çünkü kısas, dinde, şeriatta, Kur’an’da yani İslamiyet’te varmış, biz bunu uygulayamayız; yoksa bize şeriatçı derlermiş?
 
İyi de “Şeriat, Yüce Allah’ın koyduğu kanun demektir. O yaratan, yaşatan, her şeyin sahibi ve hesabın kendisine verilecek olan Allah’tır...
 
Bizi, bizden iyi bilen Yüce Allah, hayata dair ve tamamen insanların sulh ve selameti için gönderdiği dininde bir takım hüküm ve kurallar koymasın mı?..
 
‘Rahman ve Rahim’ olan Allah iken, “Gaffâr ve Gafûr” olan O iken, kraldan daha fazla kralcı kesilip de hümanizm vurgusu yaparak -sözüm ona- iyilik meleği rolüne bürünen kimi ülke, kurum ve kişiler, dünyadaki hangi sorunu çözüp de insanlara huzur ve saadeti sağlayabildiler?..
 
“Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.”  (Bakara, 178)
 
Bu kısas farizasını yerine getirmesi gereken insanoğlu, neyine güveniyor da Yüce Allah’ın emrine karşı gelerek kendi kafasına göre kanunlar hazırlayıp bir türlü kötülükleri önleyemiyor; aksine suçluları bir nevi besliyor…
 
Kısasta hayat olduğunu her hangi bir kanun adamı veya devlet başkanı söylemiyor; bizzat Yüce rabbimiz ifade ediyor:
 
“Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz.” (Bakara Suresi, 179)
 
Bu ayetlerde anlaşıldığı gibi kısas, aynıyla karşılık vermek demektir. İslâm hukukunda ise, kasten ve haksız yere bir kimsenin canına kıyma ya da bedenine veya uzvuna zarar verme suçlarını işleyen kimselerin, verdikleri zararın aynıyla cezalandırılmaları demektir. Bu ayette kısas, “cana can” kuralını ifade etmektedir. Mâide suresinin 45. Ayetinde;
 
“Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.”  buyrularak tabi suçlar topluca belirtilmektedir. İlgili şahsın vazgeçmesi halinde kısas diyete dönüşür. Hıristiyanlıkta adam öldürenin affedilmesi, Yahudilikte ise, mutlaka kısasa tabi tutulması esastı. İslâm, diyet uygulaması ile orta yolu getirmiştir.
 
İslam Ceza Hukukunun önemli başlıklarından biri olan kısasın ayrıntıları erbabınca malumdur…
 
Günümüzde suçluları koyacak hapishane bulamayan devletler, caydırıcı önlemler alamadıklarından katillerle, tacizci ve tecavüzcülerle, hırsızlarla, üçkâğıtçılarla, fesatçılarla, münafıklarla ve hainlerle başa çıkamamaktadır…
 
Kanun, mağdurların ve mazlumların yerine hüküm koyup veya af çıkarıp onları mutmain etmeyince, kişiler kendi intikamlarını kendileri almaya başladılar...
 
Ve insanlarımız, nerden belanın, kapkaçın, tacizin, bombanın geleceğini bilemeyince ciddi bir tedirginlik yaşamaktadırlar…
 
Halkı tedirgin olan bir toplumda huzur ve barış olmaz, herkes birbirinden korkar ve düşman kesilir…
 
İnsanlar, Yüce Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda bir hayat yaşamadıkları müddetçe daha çok musibet, bela ve kargaşa göreceğe benziyor…       
       

Selam ve dua ile…

 
 
MFK
( “kısasta Sizin İçin Hayat Vardır!” başlıklı yazı MFK tarafından 3/15/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.