Serbest Kürsü / Atölyeden Çıkanlar

Eklenme Tarihi : 4.12.2009
Okunma Sayısı : 1577
Yorum Sayısı : 0







Çokluk bir yanılsama
İnsan birdir aslında
Aynı spiker bin ekranda
Allah’ın bir olduğu gibi
Her nesnede her canda
Tek merkezli öz
Görür bakan dikkatli göz

Adem birdir aslında
Aynı ruh aynı nefis
Ademde hem Havva’da

Geçmişte ademce yaşadılar
Şimdi de yaşayacaklar
Gelecekte de

İlahları aynı Allah
her kaide evrensel
Kitapları kelamullah

İşte dört kitaptan seçmeler
Sanki farklı çeşmeler
Akıp duran su
Açık gerçek bu





“Kalk, ya Rab,
kaldır elini, ey Tanrı!
Mazlumları unutma!
Neden kötü insan seni hor görsün
İçinden “Tanrı hesap sormaz” desin?
Oysa sen sıkıntı ve acı çekenleri görürsün
Yardım etmek için onları izlersin
Çaresizler sana dayanır
Öksüzün yardımcısı sensin
Kötünün, haksızın kolunu kır
Sormadık hesap kalmasın kötülükten
Mazlumların dileğini duyarsın ya Rab!
Yüreklendirirsin onları
Kulağın hep üzerlerinde
Öksüze, düşküne hep hakkını vermek için
Dehşet saçıp durmasın ölümlü insan…”

(Zebur: 10. Mezmur;12-18).

***
“Korkma biri zenginleşirse
Evinin görkemi artarsa
Çünkü ölünce hiçbir şey götüremez
Görkemi onunla mezara gitmez
Yaşarken kendini mutlu saysa bile
Başarılı olunca övülse bile
Atalarının kuşağına katılacak
Onlar ki asla ışık yüzü görmeyecekler
Bütün gösterişine karşın anlayışsızdır insan
Ölüp giden hayvanlar gibi…”
(Zebur: 49. Mezmur; 16-20).

***

“Yoksullardan adaleti esirgemek,
Halkımın düşkünlerinin hakkını elinden almak,
Dulları avlamak,
Öksüzlerin malını yağmalamak için
Haksız kararlar alanların,
Adil olmayan yasalar çıkaranların
Vay haline!
Yargı(din) günü başınıza
Ateşler geldiğinde ne yapacaksanız?
Yardım için kime koşacaksanız?
Servetinizi nereye saklayacaksanız?”
(Tevrat; Yeşeya; 10/1-3)
***

“Rab diyor ki:
Toprak yığıp yol yapın
Halkımın yolundaki engelleri kaldırın
Yüce ve görkemli olan
Adı kutsal olan diyor ki:
Yüksek ve kutsal yerde yaşadığım halde
Alçakgönüllülerle, ezilenlerle birlikteyim
Yüreklerini sevindirmek için
Ezilenlerin yanındayım…”
(Tevrat; Yeşaya; 57/14-15)
***
“Diyorlar ki oruç tuttuğumuzu niye görmüyor
İsteklerimizi denetlediğimizi neden fark etmiyorsun?
Bakın, oruç tuttuğunuz gün
Keyfinize bakıyor, işçilerinizi eziyorsunuz.
Orucunuz kavgayla, çekişmeyle
Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor.
Bugünkü gibi oruç tutmakla
Sesinizi yükseklere duyuramazsınız.
İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz?
İnsanın oruç günü böyle mi olmalı?
Kamış gibi baş eğip
çul ve kül üzerine mi oturmalı?
Siz buna mı oruç,
Rabb’i hoşnut eden gün diyorsunuz?
Benim istediğim oruç;
Haksız yere zincire,
boyunduruğa vurulanları salıvermek
Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak
Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?
Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi?
Barınaksız yoksulları evinize alır
Çıplak gördüğünüzü giydirir
Yakınlarınızı gözetirseniz
Işığınız tan yeri gibi ağaracak
Çabucak şifa bulacaksınız
Doğruluğunuz önünüzden gidecek
Rabb’in yüceliği artçınız olacak

O zaman yardım çağrılarınızı Rab cevaplayacak
Feryat ettiğinizde “İşte buradayım” diyecek

Eğer boyunduruğa,
başkalarını suçlamaya,
Kötü konuşmalara son verirseniz,
Açlar uğruna mallarınızı feda eder,
Yoksulların ihtiyaçlarını karşılarsanız,
Işığınız karanlıkta parlayacak,
Karanlığınız öğlen gibi olacak!

Rabb her zaman size yol gösterecek,
Kurak toprakları sulayarak sizi doyurup güçlendirecek.
İyi sulanmış bahçe gibi,
Tükenmez su kaynağı gibi olacaksınız.

O zaman Rab’den (zevk) aldıkça alacaksanız.
eski yıkıntıları onaracak,
Geçmiş temelleri üzerine
Yeni yapılar dikeceksiniz.

“Duvardaki gedikleri onaran,
mekanları oturulacak hale getiren” denilecek sizlere..
Bunu söyleyen Rab’dir.”
(Tevrat: Yeşaya; 58/3-14)
***
“Ey Sodom yöneticileri!
Rab’in söylediklerini dinleyin

Ey Gomora halkı!
Tanrımız’ın yasasına kulak verin

Kurbanlarınızın sayısı çokmuş
“Bana ne” diyor Rab
Yakmalık koç sunularına
Besili hayvanların yağına doydum.
Boğa, kuzu, teke kanı değil istediğim
Huzuruma geldiğinizde
Yasaklarımı çiğnemenizi mi istedim sizden?
Anlamsız sunular getirmeyin artık
Buhurdan iğreniyorum
Kötülük dolu törenlere
Yeni Ay,
Şabat Günü kutlamalarına
Ve düzenlediğiniz toplantılara dayanamıyorum

Yeni Ay törenlerinizden
Bayramlarınızdan nefret ediyorum
Bunlar bana yük oldu.
Ellerinizi açıp bana yakardığınızda
Gözlerimi sizden kaçıracağım
Ne kadar dua ederseniz edin dinlemeyeceğim.

Elleriniz kan dolu
Yıkanıp temizlenin

Kötülük yaptığınızı gözüm görmesin.

Kötülük etmekten vazgeçin.
İyilik etmeyi öğrenin.

Adaleti gözetin.

Zorbayı yola getirin.

Öksüzün hakkını verin.

Dul kadını savunun…

Bunu söyleyen Rab’dir…”
(Tevrat; Yeşaya; 1/10-20)

***

“Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin
Dünyada güve ve pas onları yeyip bitirir
Hırsızlar da girip çalar
Kendinize gökte hazineler biriktirin
Orada ne güve ne pas tutar onları
Ne de hırsızlar girip çalar
Hazineniz neredeyse
Yüreğiniz de orada olacaktır…

Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez

Ya birinden nefret edip öbürünü sever
Ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür

Siz hem Tanrı’ya
Hem de paraya (mamon) kulluk edemezsiniz!

Size şunu söylüyorum:
‘Ne yeyip içeceğiz’ diye canınız için,
‘Ne giyeceğiz’ diye bedeniniz için kaygılanmayın.

Can yiyecekten
beden giyecekten önemli değil mi?

Gökte uçan kuşlara bakın!
Ne eker, ne biçer
Ne de ambarlara yiyecek biriktirirler.
Tanrı yine de onları doyurur

Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz?

Hangi biriniz kaygılanmakla
Ömrünü bir dakika uzatabilir?

Neden sürekli kaygılanıyorsunuz?
Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın!
Ne çalışırlar, ne de ipek eğirirler

Size şunu söylüyorum:
Bütün görkemine karşın
Süleyman bile sizlerden birisi gibi giyinmiş değildi

Öyleyse yarın için kaygılanmayın
Yarının kaygısı yarının olsun

Her günün derdi kendine yeter!”

(İncil; Matta; 6/19-34, Luka; 12/12-36).

***

“Zenginlerden birisi İsa’ya sordu:
‘Sonsuz yaşama kavuşmak için
Nasıl bir iyilik yapmalıyım?’
İsa dedi:

‘İyi olan yalnızca birisi var
Sonsuz yaşama kavuşmak istiyorsan
O’nun buyruklarını yerine getir.’

‘Hangi buyrukları’ dedi adam.

Dedi ki:
‘Adam öldürmeyeceksin!
Zina etmeyeceksin!
Çalmayacaksın!
Yalan yere tanıklık etmeyeceksin!
Annene babana saygı göstereceksin!
Komşunu kendin gibi seveceksin!’

Zengin;
‘Bunları gençliğimden beri yapıyorum’ dedi.

Dedi ki:
‘Git, üzerindeki malları sat,
parasını yoksullara ver.
Böylece göklerde hazinen olur
Sonra gel beni izle.’
Adam hızla oradan uzaklaştı…”

(İncil; Matta: 10/17-31, Luka: 18/18-30)

***

“İsa Yaruşalim’e gitti.
Tapınağın havlusunda sığır,
Koyun ve güvercin satanları,
Ve para bozduranları gördü.
Hepsini tapınaktan kovaladı.

Para bozanların paralarını döküp
Masalarını devirdi.
Şöyle bağırıyordu:
Tanrı evini haydut inine çevirdiniz
Pazar yeri yaptınız.
Yıkın şu tapınağı!
Üç günde yeniden yapacağım…”

(Matta; 21/12-13, Markos; 11/15-17, Luka; 19-45-46).

***

“Bilir misin, nedir zor olan?
Boyunduruk altındakileri salıvermek…
Zor zamanda vermek…
Öksüzün başını okşamak…
Düşmüşün elinden tutmak…
İman etmek…
Göçlüklere göğüs gerip acıları paylaşmak;
Sevgi ve merhamet yumağı olmak…”
(Kur’an; Beled; 9-18).

***

“İyilik, yüzlerinizi doğuya veya
batıya çevirmeniz değildir.
Asıl iyilik Allah’a,
ahiret gününe,
Meleklere,
Kitaba ve peygamberlere inanmanız,
O çok sevdiğiniz mallarınızdan,
Yakınlar, öksüzler, ihtiyaç sahipleri,
Yolu kesilmişler, düşürülmüşler,
Boyunduruk altındakiler için vermeniz,
Cân-ı gönülden namaz kılmanız,
İhtiyaçtan fazla olanı vermeniz,
Sözünüzün eri olmanız,
Güçlüklere göğüs germenizdir.
İşte bunlardır sözü namus bilenler!
İşte bunlardır Allah bilinciyle yaşayanlar!”
(Kur’an; Bakara; 177).

***

“Bir zenginlik yarışıdır
Oyalanıp duruyorsunuz.
Mezarlarınıza girinceye kadar
Süren bir oyun ve oynaş…
Fakat hayır!
Yakında bileceksiniz.
Fazla uzak değil;
çok yakında bileceksiniz.
Evet, daha derinden bakabilseydiniz,
Bir ateş çemberine doğru
Yuvarlanmakta olduğunuzu görürdünüz.
Kendi gözlerinizle onu apaçık göreceksiniz.
O gün her nimetten
Tek tek sorgulanacaksanız…”
(Kur’an: Tekâsür; 1-8)

***

“Yalancı (sahte) din nedir
Haber vereyim mi (gördün mü?)
Öksüzü hor görür
Yoksulun halinden anlamaz
(Üstelik namaz kılar ki)
O namaz kılanların vay haline!
O kuru kuruya yatıp kalkanların vay haline!
Çünkü gösteriş yapıyorlar,
En küçük yardıma bile yanaşmıyorlar.”
(Kur’an; Maun; 1-7)

***

“Firavun yeryüzünde büyüklük taslamış
Ve halkını sınıflara ayırmıştı.
Onlardan bir grubu ezmek istiyordu.
Oğullarına kurbanlık muamelesi yapıyor,
Kadınlarını hayâsızlığa zorluyor,
Sürekli terör estiriyordu.
Biz ise
Yeryüzünde ezilenlere lütufta bulunmak,
Onları önderler yapmak,
Ve Firavun’un yerine geçirmek istiyorduk.
Onları yeryüzünde işbaşına getirmek suretiyle
Firavun, Haman ve ordularına
Korktuklarının başlarına geleceğini
Gösterelim istiyorduk…”
(Kur’an; Kasas; 4-6)

duymalısın ey nefsim
Kur’an sana seslendi
cennet ,cehennem / sende
bütün aleme halife sen
duy /duy çağrıyı lütfen
sensin muhatap dendi

maksat sensin
ya sin




Alanya/ 009
( Ya / Sin başlıklı yazı HaciAli Bayram tarafından 4.12.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.