MEVSİM: GÜLBAHAR
r o m a n
I.BÖLÜM


Gülbahar, kendinde değildi, anesteziyle bayıltılmıştı. Ameliyat masası üstünde yarı oturur halde kalması için sırtından destek olan yeşiller içinde bir amerliyat hemşiresinin refakatında, şişman, pala bıyıklı bir hasta bakıcı tarafından mekanik bir tıraş makinasıyla saçları köklerinden kesiliyordu. Kesilen saçlar, altına serili bir örtü üstünde birikiyorlardı. Saçların tamamen kesilmesinden sonra ortaya, iri kara gözleri ve kiraz yuvarlağı dudakları ile küçükçe bir baş çıkmıştı. Adam, bir su çanağı içinde tıraş sabunuyla köpürttüğü tıraş fırçasını kızın başına sürerek her yanını köpükle örttü. Hemen sonra eline aldığı bir usturayla kızın kafasını iyice kazıdı. Tıraş bittiğinde, başı tamamen dazlak olmuştu. 

Tıraş bitirildikten sonra, Hasta bakıcı adam tıraş artığı kılları da toparlayarak oradan uzaklaşırken, hemşire onu sırtüstü yatırdı. Ameliyat masasının iki yanında görünen bir mengenenin kolunu çevirerek kızın başını mengeneyle iyice sıkıştırdı. Ameliyat ekibinden yeşil kılıklı genç bir doktor gelerek, ameliyat masasının hemen yanı başındaki takım kutusundan çıkarttığı elektrikli bir testerenin fişini, götürüp duvardaki prize geçirdi, geldi, hemşireye tamponları hazırlamasını emrederek makinayı çalıştırdı. Hemşire, elinde koca bir paket tamponu kızın başının hemen yanı başına bıraktı. Genç doktor elindeki makinayla kızın kafatasını kesmeye başladığında, hemşire de eline aldığı tamponlarla kanama olan yerlere turnike uygulamaya başladı. Meşakkatli bir uğraşıdan sonra kızın kafasının üst tarafından on santimetre karelik bir kapak açıldı. Ameliyat ekibinin diğer elemanları da gelerek, kızın başının etrafındaki yerlerini aldılar. 
Gülbahar, yoğun bir ilgiyle ameliyata başlayan beş altı kişilik, türkuaz kılıklı, maskeli insan grubunun ortasında bir ölü gibi hareketsizdi. Ameliyatı yapanlar, yoğun bir ilgi ile işlerine yoğunlaşmışlardı ve arada sırada birbirlerine verdikleri talimatlara ait sesler duyuluyordu.
“Pens!”
“Neşter!”
“Tampon!”
“Nabız?”
Gülbahar’ın ameliyatını yapan gruptan bir hemşire, elindeki ıslak turnikeyle, kızın yüzünü, dudaklarını sildi. Gülbahar, ıslaklığın yarattığı serinliği adeta hissederek belirsizce gülümsedi. 
Ameliyat, saat sekiz gibi başlamıştı, şu an ise saat on altı olmak üzereydi; tam sekiz saattir sürüyordu. 
Narkozun etkisi azaldıkça, kolunda takılı serumdan takviye yapılmaktaydı. Şu anda da ayılmak üzereydi. Canı acıyordu! Birisi başını kesme telaşında onu öldürmeye çalışıyordu sanki. Neler oluyordu? Bir ses geldi gaipten. Ses: “Elinizi çabuk tutun! Narkozun etkisi bitiyor. İlave bir şey yapmadan kapatıverelim şurayı!” diye talimatlar vermekteydi. Narkoz? Bu kelimeyi bir yerlerden tanıyordu. 
Aman Allah’ım, bu da ne! Bu ani baş ağrısı da nereden çıktı böyle? Başını ortadan ikiye mi bölüyorlardı, ne? Dayanamayacaktı bu acıya, dayanılacak gibi bir ağrı değildi. İnlemeye başladı. “Ah! Ahhh...” 
Cerrah, hemşireye, “şu turnikeyi tutsana kızım! Görmüyor musun kanamayı?” diye çıkıştı. 
Kızcağız, “özür dilerim hocam!” diyerek denileni yapmaya koyuldu.
Gülbahar, inlemeyi sürdürüyordu. “Ih!... Ah!...” Hiç bu kadar şiddetli bir baş ağrısı çekmemişti. Öldürülüyordu. 
Gaipteki ses, iyice sinirlenmişti. “ Ne yapıyorsunuz öyle! Allah kahretsin! Beceriksizler!" diye bağırmaya başladı. 
Gülbahar, hissettiği ağrılara dayanamaz hale gelmişti. Daha çığlık çığlığa inlemeye başladı. “Yapmayın! Hayıt! Anne! Kurtar beni! Anne!”
Ameliyat masasındaki kızın kafasındaki bütün dikişler bir anda, ’patır patır’ sökülerek müthiş bir kanamayla beraber beyni dışarı akmaya başladı. 
Hacer Elmas, karanlık yatak odasından Gülbahar’ın, uykusunda attığı çığlıkları duydu. “Hayır!... Yapmayın!... Hayır!...”
Koşturup geldi. Kızının kâbus gördüğünü anlayıp onu sarsarak uyandırdı. “Gülbahar! Gülbaharım!”
Gülbahar, kendine geldi. Korku içinde titremekteydi.
“Gülbahar! Gene mi kâbus gördün?”
“Hiç bişey hatırlamıyorum! Tek hatırladığım, kafatasımı ikiye ayırıp, beynimi dışarı akıtıyordu birisi…”
Hacer Elmas, acımayla kızına sarıldı.
“Hayra yor, kızım! Herhalde, birisi gizli kalmış yeteneklerini ortaya çıkartmanı sağlayacak…”
*

I.BÖLÜM SONU
( Gülbaharın Rüyası... başlıklı yazı AliKemal tarafından 2.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.