Online Üye
Online Ziyaretçi
İnsanları korkutmak, sindirmek ve ortamı karıştırmak gibi bir takım hedefleri olan terörist faaliyetlerin, hiç beklenmedik bir anda farklı mekânlarda ortaya çıktığına tanık olmaktayız.
Ankara Garı yakınlarında patlatılan bomba ile oluşturulan iç ve dıştaki dumanlı havanın ötesinde ölen, şehit olan ve yaralananların hepsi can taşıyan insanlar. ..
Bu lanetli terör eylemini kurgulayanlar, planlayanlar ve acımasızca uygulayanlar kimler?..
Bu ve benzeri eylemlerden beslenenler kimler?..
Kime ne faydası var?.. Bu ve benzeri soruların iyi irdelenmesi ve cevap bulunması elzemdir!..
İlk belirlemelere göre 30 kişinin öldüğü ve 126 kişinin yaralandığı (ki, bu sayılar her an artabilir) Ankara’daki patlamada, ölen ve yaralananların hesabını kim verecek?.. Olay, faili meçhul olarak kalmasa bile, ele geçecek olan eylemcilerin tutuklanmasıyla mesele çözülecek mi?..
Kaynakları, barınakları ve inleri bilinen, bu insan kılıklı şeytanların köklerinin kurutulması için kalıcı ve kesin bir çözüm ne zaman bulanacaktır diye soruyoruz?..
Piyon olarak öne sürülen birkaç teröristin sadece yakalanıp tutuklanması ve içeri atılması; bataklığı kurutmayıp sinekleri tek tek bertaraf etmek gibi bir şeydir.
Suçları ve cinayetleri açık ve net olan teröristlerin idam edilmesi konusu, Avrupa Birliği Uyum Süreci bahanesiyle neredeyse hiç gündeme gelmezken, bir yerde bunlar devlet tarafından beslenmektedirler…
Suçsuz bir insanı öldürmenin, bütün insanları öldürmekle eş değer olduğu vurgulanan inancımız ortadayken; cinayet ve katliamları, varlığını sürdürmenin gerekçesi gibi görerek mütemadiyen şiddet ve terörle kendisini gösteren ve batıl davalarını insanlara empoze etmeye çalışanların belli ki, ya itikatları bozuk veya hiç yoktur!.. İşin içinde iş var!. Bu Müslüman ülkenin Müslüman evlatları, gerekçe ne olursa olsun böylesine bir eylemde asla bulunamaz!..
Terörün makul bir mantığı olamaz. Olamaz da, hem siyasi boyutu ve hem de terör bağlantısı malum olanların Türk veya Kürt halkı tarafından sempatiyle karşılanıp oy oranlarına katkı sağlamasını da anlamak asla mümkün değildir.
İzahını yapamadığımız, aşırı bir hınç ve kinle teröre yaslanıp meydanlarda pişkince arz-ı endam edip, faturayı da hükümete keserek bu tür eylemlerin olmasını tecviz eden bir yapı gerçekten akla ziyandır…
Adaleti sağlayamayan bir yapı karşısında; herkes kendi adaletini ve hukukunu kendisi sağlamaya çalışırsa, ne sokaklarda, ne köylerde, ne şehirlerde ve ne de adliye binalarında kargaşa, şiddet ve terör eksik olmaz!..
Ateş düştüğü yeri yaksa da, hepimizin yüreği yanıyor vicdan sahibi birer insan olarak !..
Acil önlemler alınmazsa, göz göre göre sıradanlaşınca terörist faaliyetler, normalleşir. Bu sebepten dolayı ateş bizatihi kendi ocağımıza düşmedikçe de kendimize gelip meselenin vahametini anlayamayız!..
Öncelikle devlet üzerine düşeni kesinlikle yapmalıdır; varsa bir derin devlet veya paralel yapı, bunu derhal tavsiye etmeli ve vatandaşın kafasında şek-şüpheye mahal vermemelidir. Her ne kadar (Demokratik Ülkelerde) devleti vatandaşlar oluşturuyorsa da, vatandaşa çekidüzen veren de nihayet devletin kendisidir.
Vatandaşa gelince, bu ülkede yaşayıp nimetlerinden faydalanırken, ırkçılığın, hamasetin, particiliğin kurbanı olup sözüm ona sisteme kin güderek iç ve dış mihrakların taşeronluğunu yaparak eğer teröre bir çeşit destek veriyorsa insanlık adına konuşmaya hiçbir hakkı yok demektir.
Çünkü, hiç kimsenin şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu vatan üzerinde entrika çevirmesine asla göz yumulamaz!.. Her kimin, vatanı bölmek, parçalamak ve yurdumuzu düşmanlarımıza peşkeş çekmek gibi bir emeli var ise, eninde-sonunda belasını bulacağı muhakkaktır!.. Bu millet hainleri asla affetmez!..