"Ben bir fotoğraf albümüyüm. Kafamın içinde, hiç değişmeyen, kimisi silik, kimisi derin izleri olan canlı yüzler taşıyorum. Yüzlerce… Yüzlerce yüzün her birine dair öyküler var. Upuzun öyküler… İnsan, bir yerden bir yere bu öykülerle gidiyor.

Albümdeki fotoğrafların öykülerini hafıza isimli bir silgi, silmekle meşgul! Silinen her öykü, albümün değerini azaltmakta... Fotoğraflar eskiyor ve tabiidir ki, unutuluyor.

Geriye kalanlar ise ancak bir kısa metrajlı film…

 

Hayatım uzun metrajlı bir filmdir sanmıştım
—aptalca çocukluklarımı
—tembel öğrenciliklerimi
—can sıkıcı arkadaşlıklarımı
—heyecansız aşklarımı
—izleyenleri sıkabilecek evliliğimi
—tatsız tuzsuz, bereketsiz iş hayatımı
—temposu düşük emekliliğimi
kesti montaj işçileri,
onca yaşadıklarımdan sonra
geriye bir kısa metrajlı film bile kalmadı...

 

Aradığımız/ peşine düştüğümüz devasa boyutlu mutlulukları elde etmek isterken, küçük mutlulukların da aslında çok önemli olduklarını es geçtiğimiz toprak zeminli bir sokakta kısacık bir yolculukmuş meğer hayat…

Peşine düştüğümüz içgüdüsel/duygusal kararlarımızın gerçekleştirilmesi için mücadele ederken, aslında azimle başarmamız gereken kesin kararlarımızı hep ertesi güne tehir ettiğimiz toprak zeminli bir sokakta, kısacık bir yolculukmuş meğer hayat…

 

Sandıktan çıkarttım naftalin kokulu elbiselerimi, bütün çocuk günlerimi sığıştırarak. Siyah beyaz fotoğraflarıma baktım birer birer. Bütün çocukluk günlerim yalın ayak… Hatıra defterimi yırtıp atmıştım, sarhoşluklarımdan birinde, sanırım içindekileri unutmak isteyerek; ama o günleri ne mümkün unutmak! Annemi tanıyorum hemen, kucağında sıkı sıkıya tuttuğu o çocuk benim. Üşüyordum ya az önce, ısınıverdim çabucak...

Sıcaklığı hiç değişmemiş; sevgi sıcaklığında. Oysa uzun yıllardır unuttuğumu sanıyordum. Beni hayata bağlayan empati, annem gözlerimin önünde işte… Tüm nimetleri sunan eller gene hizmet peşinde. Sendelememe izin vermiyorlar. Üstüme annemin sükûnetini örtünüyorum uyuyarak.

Çocukluk resimlerim buruk bir tat bırakıyorlar bakışlarıma. Çocukluğum iyi geçmemiş mi ne? Hep acılı şeyler mi yaşadım ki…

“Allah, Allah!"

Allah, Allah! Çocukluğuma dair her fotoğrafta hüzün var; bir tek fotoğraf yok, sevinç, mutluluk haykıran; ama şimdi, bu yaşlı kafa her fotoğrafa sırıtarak bakıyor nedense! Balık kafalı yaşlı adam unutmuş yaşanan hüzünleri, şimdi onları küçümsüyor.

Albümler yaşlanınca gülmek için mi hazırlanıyor? Utanmalısın!

Utanmak mı? Neden?

Hayat bir göz açıp kapama aralığında sürüyor. Bir göz kırpma anında milyonlarca insan doğuyor, milyonlarca insan ölüyor, milyonlarca şey yaşanıyor. Değişik tatlar, acılar, deneyimler; elde kalanlarla hayat devam ediyor.

Hayatın her aşaması kendi duygu ve deneyimlerini yaşatıyor.

 Tanrı, gülümseyerek bizi seyrediyor. Biz de bize ait olanları hatırlayarak gülümsemeliyiz...

( Fotoğraf Albümü başlıklı yazı AliKemal tarafından 5.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.