"Adem ile Havva'nın ağacından yasak meyveyi kopartıp yedikleri için Cennet'ten kovuldukları hikayesine inanır mısın?"

"Yok... İnanmam.  Allah onları o haliyle cennette bırakmak için değil,  daha ulvi bir gaye olan çoğalma ve imtihan vesilesi olmak gibi büyük bir gaye için yaratmıştı. "

Bingöl'de bir köyde güzel mi güzel bir Çiçek açmıştı. On yaşındaydı. Allah onu büyüyerek anne olması için yaratmıştı. Çiçek, anne olacağı günleri hayal edemeyecek kadar çocuktu. Tek eğlencesi kırda bayırda peşinden koştuğu kuzularıyla oynamaktı, anlamazdı başka bir eğlenceden.

Köydeki erkek çocuklar, yaradılışlarındaki hikmetin imtihana vesile olmak gibi büyük bir gaye olduğunu bilmiyorlardı. Nefisleri aç büyüdü.

Aç nefisli Kenan, ıssızda denk geldiği Çiçek'e musallat oldu. Zor kullanarak koparttı dalından çiçeği. İki yıl boyunca, bazen "ses etme, büyüdüğünde alacağım seni," diye kandırmaya çalışarak, bazen de, "ses edersen vurur, aha şu dere yatağında gömerim, kimse bulamaz seni," diye tehditler savurarak çiçeği koklamayı sürdürdü.

İki yıl sonra, Çiçek on ikisine girdiğinde, Kenan'ın abisi Hacı Bayram çıka geldi kuzuların yanına. “Sen Kenan ile birlikte olmuşsun, benimle de olmazsan ailene söylerim” diyerek, zorla sahip oldu Çiçek'e. Onun ardından köyün gençlerinden Ersin Barlas, Nazım Güçtekin, ağabeyi Kazım G., Tolgay M. ve ağabeyi Tuncay M. de aynı tehditle aynı zulmü sürdürdüler.

Zulüm, gerçekten acı veren bir zulümdü. Çiçek acıya tahammülünü yitirdiğinde hastalanıp yataklara düştü. Evde tedavi edilir bir hastalık değildi hastalığı; her yediğini kusuyor, ateşler içinde yanıyordu. Zar zor hastaneye yetiştirdiklerinde yapılan tahlilleri inceleyen uzman hekim, kızın babasına, "hasta evli mi?" diye sordu. 

Onu, "On iki yaşında bir çocuktur, evlenme çağında değildir," diye yanıtlayan baba, acı gerçeği duyduğu an çılgına döndü.

"Senin on iki yaşındaki kızın otuz altı haftalık hamiledir!"

"Hamile mi?"

Baba, Çiçek'in boğazını sıkarak kimden hamile kaldığını sorgulamaya kalkıştı. Zor zapt ettiler.

Çiçek,  çocuğu sezeryanla alınıp odaya çıkartıldığında yanına gelen hastane polislerine, "çocuğun babası Kenan Tali'dir," demişti.

Kenan Tali gözaltına alındığında ısrarla masum olduğunu söylemeye başladı. "Bu kızın köylük yerde düşüp kalkmadığı erkek kalmamıştır. Ben bir ilişki kurmadım onunlan! Yalan! İftira!"

Cumhuriyet Savcısı, köylerinde kızla düşüp kalkan erkeklerin kimler olduğunu sorduğunda Kenan, abisi dahil, kıza musallat ettiği herkesin ismini vermekte tereddüt etmedi. Bu iş üzerine kaldığında yirmi yıl ceza yiyeceği söyleniyordu; öyle ya, o yanacağına başkaları yansındı. Cumhuriyet Savcısı kızın ifadesini alıp da tecavüzcülerin hepsi deşifre olduktan sonra tüm köyü utanca boğan olay dillere düştü.

Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmalarda suçunu sürekli inkar eden Kenan, DNA sonuçlarında bebeğin babası olduğu ortaya çıkınca, inkardan vaz geçti. Başyargıca diller dökerek, "efendim, ben bu kızla evlenmek istiyordum, onun için yaptım her şeyi," demeye başladı. "Kızın kendisine de sorabilirsiniz, ona evleneceğimizi hep söyledim ben!"

Oysa bu yeni tavrıyla kurtulamayacaktı, zira on yaşındaki bir kız çocuğuna sebebi ne olursa olsun tecavüz etmek, ağır suçtu.

Mahkeme heyeti, aylarca süren celseler sonunda sanık ve tanık ifadelerini de üstüste koyarak verdiği kararı açıkladı:

"Kenan Tali ile Nazım Güçtekin'in, cinsel istismara uğrayan mağdurenin ruh sağlığını bozdukları ve olayı zincirleme işledikleri tespit edildiğinden on yedi yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına... Bu cezanın sanıkların duruşmalardaki tutum ve davranışları dikkate alınarak indirime gidilip on dört yıl hapisle cezalandırılmalarına..."

Kenan'ın en samimi arkadaşı Ersin Barlas'dı. Kenan verdiği ifadelerde, "Ersin kıza bir zarar vermek istemiyordu; benim israrımla yattı kızla," demişti.

Cumhuriyet Savcısı, "neden ısrar ettin ki?" diye sorduğunda da,

"Kızın benimle evlenmek isteğini dillendirmesi durumunda, sen benden başkasıyla da yattın, olmaz, demek için," demişti.

Yargıçlar, Ersin'in kandırılarak kızla birlikte olduğuna hükmederek,  onun hakkında önce on yıl hapis cezası açıklamışlar ve onun da cezasını iyi hal indirimi uygulayarak sekiz yıl hapis cezasına çevirmişlerdi.

Baş yargıç okumayı sürdürerek, "Sanıklar Hacı Bayram T.'nin, Tolgay M.'nin, Kazım G.'nin ve Tuncay M.'nin, hakkında cinsel istismar suçundan dava açılmasına karşın, dosya kapsamında yeterli delil elde edilmediğinden beraatlarına..." dediğinde Çiçek'in ailesi  ve akrabaları tepki gösterdiler. Yargıç, sözünü, "Oy birliği ile karar verilmiştir! diyerek bağlar bağlamaz çekiciyle masaya bir kaç kez vurup, "Susun! Kesin gürültüyü!" diyerek onları ikaz etti.

Müdahil avukatı Yılmaz Karaaslan, açıklanan karar nedeniyle adeta isyan ediyordu. Mahkeme çıkışında kendisine mikrofon uzatmış olan bir kaç gazeteciye hitaben, " Mahkeme heyeti sanıkların duruşmadaki tutumlarını, kendilerine sorulan sorulara saygılı ve nezaket sınırları dahilinde cevap vermelerini, taşkınlık yapmamalarını, taraflarla söz dalaşına girmeyişi gibi bir çok nedenden ve geçmişte sabıkalarının olmayışlarını dikkate alıp indirim uyguluyor. Ancak duruşma boyunca cinsel istismarı ve çocuğun babası olduğunu reddeden sanık Kenan Tali’nin, raporlardan sonra kabul edip, çocuğa babalık yapmak ve mağdureye eş olma istemi nedeniyle sanırım mahkeme vicdani kanaatini ortaya koydu. Bizim, mahkemeden Kenan Tali hakkında indirime gitmeden üst sınırdan ceza verilmesi talebimiz oldu. Gerekçeli kararın açıklanmasının ardından hem indirim hem de beraatler yönünden itirazımızı Yargıtay’a temyiz başvurusu ile yapacağız. Kamu vicdanı az da olsa rahatladı ama beraat kararının doğru olmadığı kanaatindeyim. Hiçbir karar o kız çocuğunun yaşamış olduğu dramı, travmayı ortadan kaldırmayacak telafi etmeyecek ancak ailenin yüreğine az da olsa su serpildi” diye konuştu.

Çiçek ve dünyaya getirdiği çocuğu köye dönmedi. İkisi de devlet himayesine alınarak "yetiştirme yurduna" yerleştirildi.

Ailenin yüreğine asıl su serpen olay "Çiçek'ten ve piçinden kurtulmak" olmuştu.

( Çiçek'ten Ve Piçinden Kurtulmak... başlıklı yazı AliKemal tarafından 28.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu