Bitişik düzen dizilmiş yan yana üç-dört katlı binaların karşılıklı olarak dizildiği parka taşlı sokakta kapı önlerinde yığılı çöp poşetleri, sokak hayvanları tarafından büyük bir iştahla parçalandıkça ortalığa pis görüntüler yayılıyordu. 

Upuzun direğin tepesinden fersiz bir sokak lambası, aydınlık önünden geçişen yağmur damlacıklarını, aşağıdaki küçük gölcüğün zifiri karanlığına yolluyordu kandırarak. 

Bir kedi geldi, gölcükte birikmiş her yağmur damlacığını içip bitirmek ister gibi soktu burnunu içine. “Şlap, şlup, şlap, şlup!” İçti kana kana… Karnı şişti, tulum gibi. 

Bir köpek geldi, burnunu değdirdi gölete. Kedi, tulum gibi şakıyarak kaçtı karanlığın sert duvarına sürtünerek. Birkaç pire düştü kirli tüylerinden kayarak. 

Köpek, yaladı yağmuru, çekti içine, yaladı, çekti, yaladı, çekti… 

Bir bekçi düdüğü duyuldu boyutsuz karanlıkta, pireler korkarak köpeğin bacaklarına üşüştü. Köpek kenara çekildi, bekçiye yol verdi. Bekçi sert adımlarla her yeri inletti. Bekçinin sert adımlarından sıçrayan sular bir solucanı ıslattı. Solucan bekçinin arkasından küfretti. 

Gölcüğün önündeki evden yükselen, “imdat!” diye bir çığlık yırttı gecenin karanlık bilgisizliğini. O evin kapısından çıkan adam da küfretti bir şeylere. Küfürün bini bir parayken ortalıkta, küfürbaz adam, göletin yağmur damlacıklarını eze eze kaçtı, gitti; giderken solucanı da ezdi. Solucanın bedeni kaldırıma sıvaştı. Köpek çok kızdı buna, adamın bacaklarına bacaklarına harladı. Adam ona da bir tekme attı. 

Çığlığın sahibi genç kadın, köşe başındaki evin kapısından çıkarak, çığlığını sürdürmek istedi, bağıramadı. Büküldü bacakları, küçük gölcüğün içine yattı. Karnında bir bıçak sapı vardı, metaliyse karnında saplı. Küçük gölete kanı aktı. 

Kedi geri geldi, kadına acıyarak baktı. 

Köpek de geldi koşarak. Kedi ondan korkup kaçmak istedi. Köpeğin kirli pireleri, görünce göletteki kan izini, zıpladılar aşağıya bir ordu gibi; ’çagulcugul’ öyle bir içmeye başladılar ki kanlı suyu, ortalıkta, Adli Tıp’a analiz için bir şırıngalık kan kalmadı.

Köpek, baktı, kedi bir insan öldürmüş, yakalamak için üstüne atladı. 

Kedi önce tısladı, sonra kaçmaya başladı. O kaçtı, köpek kovaladı. Sonra bir duvarı aşan kedi, izini kaybetmeyi başardı. 

Köpek, cinayet üstüne kalabilir korkusuyla geri gelmedi, saklandı. 

Gecenin karanlığından güneş ışıyana dek hiç kimse gelmedi kadının başına, başına iş açma korkusundan. Pireler, kan oburluğundan çatlayarak ölürken orta yerde, kadın, kan kaybından öldü, gitti. 

Gazeteler ne kediden, ne köpekten, ne de pirelerden bahsetmedi. Sadece, “kendisiyle barışmak istemeyen karısını bıçaklayarak öldürdü,” diye yazdılar bir adamın fotoğrafı altına. 

Köpek hemen tanıdı, kendisine tekme atan adamı.

( Küçük Yağmur Göleti başlıklı yazı AliKemal tarafından 27.08.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.