Geçtiğimiz aylarda kolesterol fırtınasından sonra, son günlerde ulusal medyamıza yansıyan haberlerin vazgeçilmez konularından biri, tabiî ki organ nakilleri değil mi? Her ne kadar nakillerde bazı üzücü olaylar gelişse de ümit vaat etmeye devam ediyor, hayalleri süslüyor… Hasta olmayan, hasta yakını olmayan bu konulara duyarsız kalması tabiî ki mümkün… Şu özeleştiriyi de buradan yapmak zorundayım, belki de bu organ nakilleri konusunu yorumlayacak, en son kişi olsam da yinede bir şeyler söylemek içimden geliyor… Geçmişten günümüze, organ bağışı kampanyalarına ne kadar ilgiliyiz ahali olarak… Ateş düştüğü yeri yakmıyor mu???

Önce ki haftalar da yazılarımı okuyanlar bilir, kan konusunu ele almıştım… Tam kan ve kan ürünleri konusunda yaşanan sıkıntıları, kan vericileri (donörler), ahaliyi duyarlı olmaya çağırmıştım… Sağlık konusu bu TV kanallarında yada sosyal medyada yer aldığında, insanlar biraz önemsiyor gibi görünüyor… Pess!!

***

Burada organ bağışı ve organ nakli iki kardeş… Organ bağışında yaşanan sorunlar ve güçlük neler…Öncelikle organ bağışı nedir? Her organ bağışlanır mı? Bu işin etik boyutu nedir? Bu işin ticari boyutu nedir? Bu işin dinsel ve kültürel boyutu nedir? Devletimiz yada dünyada bu konuya herhangi bir yaptırım mevcut mudur?

Organ nakilleri konusunda neler oluyor? Yeterli bilimsel araştırmalar ülkemizde ya da dünyada yapılıyor mu? Bilim insanları bu konun neresindedir? Yanı başımızda Üniversite hastanemizde bu konuyla ilgili neler oluyor? Bunları geçen zamanda ele alıp, köşemde yer vericem…

***

Yazımın sonunda sizi, acıklı ve duygusal bir olayla başbaşa  bırakıyorum…Ankara’da yaşanan bu olayı kızın yakını anlatıyor;

;”15 yaşında bir kız, eğlenceli, tatlı, çok iyi bir kız... Voleybolcu, sporcuydu… Salı günü bir anda başı ağrıyor, hastaneye kaldırıyorlar, beyin kanaması deniyor, acil ameliyata alınıyor. Çıktığında iyi geçti diyorlar, durumuna anlamadığımız sayılarla 15 üzerinden 11 veriyorlar. Sonra çarşamba oluyor ve bir anda daha önce belki de hiç görülmemiş bir şey oluyor. kafatasında boş olan bir bölge var diyorlar ve beyin oraya düşüyor. Acilen yeniden ameliyata alınıyor. Çıktığında verdikleri sayı 4, ilk üç zaten ağır koma hali diyorlar. Daha 15 yaşında, annesinin ve babasının tek kızı… Uyutuyorlar… Cumartesi oluyor haber bekleniyor. İlacın etkisi geçtiğinde cevap verecek ya da vermeyecek… Ve haber geliyor, cevap vermiyor… 15 yaşında hayat dolu bir kız 4 gün içinde, beyin ölümü gerçekleşti diyorlar. Ama kalbi hala atıyor. Ailesi bir ümit diyor, bekliyorlar… Bir gün karar anı geliyor. Organ bağışı… Vakit kaybedilmeden harekete geçilmeli eğer olacaksa. İşte o nokta tarifsiz. Senin bir tanecik, hayat dolu kızın, birkaç gün önce gülüp eğleniyor, sonra bir baş ağrısı ve şimdi sen onun fişini çekmek zorundasın, daha kalbi atarken, daha 15 yaşındayken… Sen onun annesisin, sen onun babasısın ve kendi elinle bunu yapmak zorundasın…Nasıl tarif edilemez bir acıdır ki, daha hiçbir şeyi idrak edememiş, hiçbir şeye inanamazken bu kararı vermek zorundasın.” Buna benzer hikâyeler…

Sağlıcakla kalın!

( Cana Can Katalım!.. başlıklı yazı tredi tarafından 3/3/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.