Hukuk Bir Organizmadır

 

Oksijen eksilmedikçe onun insan için nasıl bir vazgeçilmez unsur olduğunu anlayamayız. Doğadaki oksijen tek başına başka bir unsur barındırmayan ve barındırmadığı içinde o2 olarak adlandırılan bir kimyasal değerdir.

 

Hukuk ise sadece vazgeçilmezliği ile  o2 ile arasında bir benzerlik gösterir.onun haricinde ondan daha karmaşık ve daha önde gelen bir değerdir. Hukuk tekil değildir bir çok kurum kural  ve anlayışı içinde barındırır. İnsan olmazsa bir anlam ifade etmez. Verilen anlamın zamana mekana ve anlayışa göre değişimi sözkonusudur.zaman yönünden örnekleyecek olursak 02 nin anlamı bin yıl önce ne ise şimdide anlamı odur. Oysa hukuk ta hırsızların kolu kesile dersiniz bin yıl önce gerçekten kolunu kesersiniz insan hak ve hürriyetlerin geliştiği günümüzde hırsızlığa yol açan sebepleri ortadan kaldırarak hırsızlığın yolunu kesersiniz. Mekan yönünden örnekleyecek olursak o2 türkiye de ne ise avrupada o anlamı ifade eder ama türkiye de koyduğunuz kırmızı ışıkta geçilmez kuralını  avrupalı harfiyen uygular ve kırmızı ışıkta geçmeyi 2 saat beklesede geçmeyi aklından geçirmez ama türkiye de  polis yoksa her an  o kuralı ihlale hazırızdır.

 

Hukukun üstünlüğünü hakim kılmak için hakemlerden önce hakimlere öncelik vermek gerekir. Tek başına kayırmacılığı engellemek için personel alımları  merkezden yürütmeye çalışmak yetmez, mal alımlarını da aynı düzene tabi kılmak gerekir.

 

Aksi takdirde hukuk devletinin yan desteklerinden olan sosyal devleti yanlış anlamış oluruz . Her devlet dairesine mal almak için ayrı birim oluşturup muslukların başına da birer memur oturtursak onlar kendilerince haklı olacak bir sebep bularak sosyal devleti kendi bünyelerinde gerçekleştireceklerdir.

 

Milyar dolarlık askeri ihaleler de dahil olmak üzere bir kutu toplu iğne dahi alınsa mal alım merkezi tarafından alınmalıdır.

 

Sosyal devletin yanında neleri yanlış anlamadık  ki ? Hukuk devletini, tanınan yetkinin kullanılması olarak algıladık. Oysa yetki hukuken görev gereği tanınan ve ona uygun olarak kullanılması lazım gelen  ve devletin somut varlığında ifadesini bulan bir kavramdır. Siz buna yönetici olarak çok kolay  keyfiyeti ekleyebilirsiniz bu durumda tüm değerler hukuk devletini oluştursa bile somut olayda hukuk devleti ortadan kalkmış olmaktadır. Mağdurlar için hukuk devletin diğer yrlerde tesisedilmiş olması  hiçbir şey ifade eder. Böyle durumlarda acilen  hukuk dışılığın diğer hukuki unsurlar tarafından bertaraf edilmesi gerekir. Olmazsa  diğer hukuki unsurlar bu tür keyfiyetler ile ortadan kaldırılacağı için susma sustukça sırta sana gelecek sloganındaki silsile  hukuk devletinden hukuksuz devlete doğru izleyecektir.

 

            acil tedbirler alınıp hantal devlet yapısını anında tepki verir devlet pozisyonuna getirmezsek,bal tutan parmağını yalar deyip göbekten birbirine günah bağı ile bağlı olanların birbirine denetltirsek bizim yaptıklarımız söylediklerimizi yada yazdıklarımız teraneden öteye  gidemeyecektir. Teraneden öte olmayan laf söyleyenler le keranede mutluluğu arayanlar arasında fark yoktur. Bu durum zaten psikolojide var olan  kişisel bütün lük kavramı ile ilgilidir.. Kişisel bütünlük, kısaca özde,sözde,eylem de birliği ifade eder. Kişisel bütünlüğü olmayan insanlar yönetici ,öğretmen  gibi kamu da önemli ve kamusal görev yaparlarsa millet olarak çekeceğimiz daha çok günler var demektir. En  meden ihukuku ortaya koysak da  bu tür uygulayıcıların olduğu yerde sistem işlemez.

 

            Hukuk devleti bir organizmadır tek başına bir organ yada tanım yada kavram değildir. Bu organizma öyle bir yapıya sahiptir ki tek başına olması gereken bir unsurun olmaması bizzat organizmanın kendisinin olmaması sonucunu doğurur. Tıpkı bir insanın tüm organlarının kalp niteliğinde olması gibi yani serçe parmağınız koparsa sizde yok olursunuz.

 

            Böyle bir yapı da yani  tırnağın kalb değerinde olduğu bir yapıda oluşturulan tüm kurallar,kurumlar ve kamu personeli oluşturulurken en ince detaya kadar üzerinde düşünülüp kendi eksikliklerini anında tamamlayan yeni suç ve oluşumlara açık olan düşünce yapısını örmeliyiz.

 

            Tabiki böyle bir durum hukuk organizmasında  tek başına yeterli olmayacaktır. Toplum olarak buna algılama ve uygulama  yeteneği bireylerin kişisel yetenekleri yada doğuştan var olan özeliklerine de  bağlı olmamalıdır.aksi durumda kendilerini çok yetkin görüp halkı küçük gören anlayış ortaya çıkar ve hukuku elbise olarak algılayıp burası dar burası geniş uzun yada kısa diyerek yamalı bohçaya dönderenler i yadsıyamayız.

 

Birey farkında olmasada hukuk devleti onun için var olmalıdır. Bireyin hukuk tan yararlanması  onun hak arama yada anlama yeteneğine bağlı olmamalıdır. Haksızlık varsa hukuk devletinin gereği kamu kendiliğinden yerine getirmelidir.

 

 Aksi halde türkiye de yıllardır uygulanan yöntemle bireyi ekmek derdine düşürür  yaşam kavgasını yaptırırkende hukukun ne olduğu  birey için o kadar önemli değildir. Zaten yaşamla kavga lı iken karşısında hakkını yemek isteyen varsa gözünün ortasına bir yumruk koyuverir ne olacak? Adalet bu değil mi?..

 

            Bizden sonra gelenlerin zaten böyle bir problemi olmayacak şu anda ilk ve orta ögretimde okuyup canavar gibi yetişen bir nesil geliyor. İnternet le parmaklarının ucunda dünyada dolaşırken teknolojik insanın bilgi toplumunun tanımlamasını ve gerekliliğini kendi bünyesinde herhangi bir ögretmeni ne sormadan yapıyor. Annesinin babasının yanlışlarını söylüyor.cocuk öyle yetiştirlimez diyor. Saldım çayıra mevlam kayıra cebine koy harçlığı elbise mi lazım al bilgisayar mı lazım al olmaz öyle senin çocuğuna soramadığın soruyu sanal ortamda soruyorlar ve düşünen insanı sen yaratamazken sanal ortam onlara senin bilmediklerini öğretiyor.

 

        Fakat türkiye de bunları görmezden gelerek  şeyh olarak dünyaya hükmetmek isteyenler varken  şeyh değil ama şey olduklarının farkında olmuyorlar.

 

 Önce vatan deyip sonra önce yatana dönüştürenlere de hesap sorulmalıdır. Kutsiyetten bahsedip cinsiyetten menfaat temin ederlerkende şeyh olduklarını zanedip yine şey olmaktadırlar. Bunların asıl suçlusu bizzat fiilin faili olurken ona inanan mağdurların hiçmi günahı yok diye geçmiyor değil akıllarımızdan.

 

Peki .hukuk deyip te guguk kuşu ile hukuku irtibatlandıran bir toplumda tabi olarak tüm yolsuzluk sapkınlık ve akle hayale gelmeyecek çapkınlıklar ortaya çıkmasına da şaşırmamak gerekir.?

 

Böyle bir ortamda tabi olarak sadece vazifesi ülke savunması ve ülke güvenliği olan insanlar sivil dediğimiz diğer insan unsurlarındsan dahi iyi ve insancıl şartlarda yetişirkende aklımıza neden sorusu işin doğallığı gereği gelmeyecektir. Bunun sonucunda sivilller de doğal olarak daha iyi yetişenlerin bilgi ve görgüsü ile cesaretine muhtaç hale gelecektir. Tıpkı hükümet ile ,iktidarın farkını arada anlayan  ve arada çıkan sivil cesur yürekler olduğu gibi .

 

            Neler çelişmiyor ki ? Zengin olup solculuk yapanlar tabiki sermayenin azgınlığından bahsetmeyip laikliği solculuk olarak gösterirken dahi sol gösterip sağ vurucaklardır.

 

Fakir olup,muhafazakarlık yapanlar,tüm kutsiyetleri ve samiyetleri ile yeni şeyhler ve sermayeler yaratırkende fakirliğinin derinlerştiğinin farkında olmadan kendi çelişkileri ile toplumun çelişkisine sebep oluyor.

 

            "Verdiysem ben verdim’’ anyasa bir kere çiğnenmekle bir şey olmaz’’ balans ayarı yaptık’’’’mum söndü yapıyorlar’’ gibi veciz sözler karşısında susan hukuk anlayışı karşısında hep karanlık tan şikayet edeceğiz. Mum yakmak eylemi yerine suç içeren eyleme dönüştürenler karşımıza pkk,hizbullah ,susurluk ve tüm yerel çeteler olarak karşımıza çıkacaktır.

 

Tepki gösterme ayarının tutturulamaması yerel çetelerin siyasetle irtibatlarının kesemeyecek ve susurluklar hiç tükenmeyecektir.

 

Biz nasıl ararız hukuk devletini ?.bulamayız ki kör göz görmez sağır kulak duymaz kapalı kalp hissetmez. Değişmeyen kafalarda değişen tabiki ucube hukuk devleti anlayışı olacaktır. Bu şartlar altında aksini düşünmek abesle iştigal etmektir.oysa  balığın baştan koktuğunu herkes biliyor ama tuzlamayı kimse akıl etseydik balık kokmayacaktı. 

 

            Tuzlama yapıp boşuna kürek çekmemek için, bir gecede silahları susturup ihtilal diye yutturmaca yapıp, sırma köşklerde yaşayanları ,anayasal düzeni yıkmaktan yargılasak ,devletin başbakanına karşı onun amirine karşı beyanat verenleri.general dahi olsa resen emekliye ayırsak, tankları tutup cephede değilde karayollarında yürütmeye kalkanları görevden alsak, ajan diye kiralık katil tutan  mitçileri deşifre etsek, güzelim memleketin bol kaynaklarını yabacı sermayeye dolar karşılığı peşkeş çekenleri anında yargılsayıp sallandırsak ,sabit ücret deyip vatandaşın cebindeki parayı hortumlayanların mal varlığını devletleştirsek ve lisanslarını iptal etsek,verdiysem ben verdim diyenleri,babanın malını verdin diye içeri atsak, gazete patron luğu yapıp bilimum işlerde ihale komisyonculuğu yapan gazete sahiplerinin mal varlığına el koysak ,göbek yalayan hocalara ayaklarımızı yalatarak abdest  aldırsak, kitap yazmadan çeviri yapıp proföser olanların ünvanlarını alsak ,acaba hukuk dışılığa karşı hukuku uygulgdığımız için biz mi kanun dışı oluruz ?

 

            Oysa hukuk demek,ekmek demek..can demek.. Hukuk yoksa iş güvenliğiniz olmayacağı için ekmeğinizde olmaz, can güzenliğiniz olmadığı için canınızda ..hukuk için kanuni olmak gerekir. Hukuki olmayan kanun ları ise yine yasal çerçeve dahilinde  sistem dışına atmak gerekir. Tüm bunlar bir gece yada 1 yıl meclisin aralıksız çalışması ile değil  süreç olarak her an uygulama ile yapılması gerekir ve ortaya muazzam bir sisteöm ortaya çıkar. Yarın hiç bir zaman geç değildir.

           

 

 

( Hukuk Bir Organizmadır başlıklı yazı HALİLİ tarafından 7.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.