Az evvel topladım yere düşen gözümden
s/üzülen düşlerimi üstelik bir ekmek kırıntısı b/ellediğim aşkın hasretinde
saklı iken çaresizliğim ve beklemeye aldığım iç sesimle uzlaşmanın haricinde,
yüreğimin pervazına konan ilham perimle de sözleşmenin ertesinde düştüm
yollara: mademki baş koyduğum idi umutla yaşamak ve ben sevgiyi yaşattığım
kadar mutluluğa demir attığımın da göstergesi elbet sizin limanınıza sokulduğum
kadar da sessizce severken sizi nasıl ki bihaberdiniz varlığımdan ve işte
solumdaki yangının en zarif tınısında içten ve coşkuyla ve yürekten
sevebilmenin bir bir nakşeden nameleri.
Bir iksirdi çünkü aşk bir ikaz bir
ateş.
Zevcesi ise özlem nasıl ki ruhuma ve
yalnızlığıma eş.
Sür-git bir hengâme ve soykırım ve
nefret addedilen bu muydu sahi yaşamın tarifesi nasıl ki arif olandı kalbim
kale alınmasam da asla vazgeçmediğim bir mücadele.
Zikrime eş olsa da fikrim asla dile
gelemezdi sevgim mademki uzamında saklı idi imkânsızlığın yine de çaresiz
addedilmesin varlığım asla da hicap dolu olmayan yalnızlığım ve düş sepetim.
İçine düşülesi en derin en asil kuyu:
Kuytularda gezindi mi de kalemimin
ruhu…
Ve de yüzüme inen nuru görmezden
gelemediğim kadar kırık iken yüreğim asla da dama taşı olmayan sevgim ve
ikbalim sonlanmayan bir arayış ve ç/ağrı:
Aşkın idamesine.
Özlemin istikametinde.
Yanan idare lambası misali bense
seyyah bir sevda ben ki aşkın kıblesi ben ki…
Sözcüklerin umresi.
Gezgin yüreğim.
İçten bir sevgi mademki mealim.
Apışıp kalan ruhum sandık dolusu
tutkunun en masum yanı:
Ve işte anılarım.
Ve işte anda saklı mevcudiyetim.
Nüvem.
Korum.
Közüm.
Onurum önde giden bu yüzden dile
gelmedi bu sevgim asla da direnmediğim ve söz konusu olmazken afaki bir sitem.
Göz görmeyince gönül asla da pes
etmez.
Irak olsa da varlığınız devasa bir
sarkıtsınız içime saplanan.
Ve o mikado çöpleri bazen azık
bildiğim bazen katık her birinin minvalinde seken şiirler ve kimi insan haiz
olduğu kadar batıl yüreğe atık addedilmesin de duygular.
İlhamın çağrıştırdığı belki de kimine
göre mantıklı bir aşk olarak addedilmeyen.
Seyyah yüreğin rüzgârında içimi ara
ara üşüten.
Ve her sus payı söylemde sizi
andığım.
Verdiğim her este saklı lügatim.
Öznemse asla gizli saklı olmayan:
Ya, özlemim?
Lakin size duyduğum bir özlemden de
öte kendimle olan davamda kendime duyduğum kırgınlık ve hicapta sınıf
atladığım:
Ve evet, ben asi bir rüzgârım sadece
içime ters estiğim bazen tersimden kalkıp hayatı solladığım.
Ufkum.
Miracım.
Mizacım.
Aşkın istirham ettiği tek duygum tek
isteğim de yok iken hani: ne sizden ne de cihandan:
Varsın olsun üstü örtülü kalsın bu
sevdanın miladı.
Künyemde yangın.
Külliyem ise bozguna uğratılmışken.
Ve lalden kalbim ve lal satırlarım ve
işte aşkın kubbesinde atıfta bulunduğum devran ve sonsuzlukla olan iştigalim ve
bilin ki, sevgili bayım:
Ben durduk yere sevdim sizi.
Öykülerin öykündüğüm güdülerim ve
gürül gürül iç sesim bazen dış sese odaklı ve işte ihbar ettiğim yalnızlığım.
Yakuttandır hem benim düşlerim ve
düşlediğim kadar hamt ederim ve işte ihbar ettiğim yine kendim ve ikaz ettiğim
bazense kendime itiraz ettiğim.
Surdan kalelerim.
Surlara serili sırlarım.
Ne yeis ne beis ben varsa yoksa
kalemim iken emreden reisim en çok da Allah rızası için yürekten sevebilmişken
sizi.
Erişkin bir name.
Ya da sıra dışı bir nida.
Gelin görün ki:
Sessizliğimle ve yalnızlığımla ve
masumiyetimle yaşıyorum ben bu cihanda.
Gözle görünen köy öyle bir kılavuz
ister ki hem de:
Hele ki kapısından kovulduğum
doksanlarca köy d/okunsan ağlayacak olan da değilim hani ve gözyaşlarımla
yıkıyorum ben tüm olumsuzlukları ve çirkinlikleri.
Elimin kiri bulaşsa da üstüme asla
balçıkla sıvanmayacak bir güneş olabilmenin de verdiği gurur ve mahcubiyetle…
Belki de özür dilemeliyim sizden ve
evrenden lakin sınırları aşmış bir sevginin uleması iken de kalem ve işte
ruhumla yüreğim nasıl ki ulağı bu aşkın bense telaşla sevdiğim kadar büyük bir
ümitle koşarken de Rabbime öznemle bazen savruk aşk iken kavruk yüreğimin hem
meltemi hem matemi ve işte hüzünlü yüreğimi de sergilediğim aşkın arifesinde
aslında ben sonsuzluğa adayım sonsuz aşka duyduğum inanç kadar da bakaya kalmış
gönlümdeki surelerle hadislerle dolu sıfatım ise insan olmanın yolunda sektiğim
bir yokuş ki ve hiçliğimin sarmalında var olmanın da nabzı iken atan yüreğimden
bir bir sökün eden…