Ezeli ebedi gücün inhisarında serkeş
cihanın ayak izinde göğünse en mavisinde saklıdır arzuhalim:
Gök gözlü o kadınsa benim annem.
Her ezan vakti ruhumda uçuşan huzur
kuşları ile semada esen yelin seyrüseferinde adandığımdır İlahi Aşk ve ömrümü
adadığım yaşlı yaslı bir telaş elbet başım gözüm üstüne.
Muhabbet ehlidir yüreğim ve kordan
sicimlerimle zikrettiğim neyse fikrim de odur elbet ve muadili olduğum şu kâinatın
servetine de nail oldum:
Önce sevdim sonra sevildim ve
serildiğim toprağın kokusunu ta içime çektim.
Neferi idim yolculuğun sönmek
bilmeyen ferinde aşkın kaza eseri bulacaksam kendimi elbet kazanımım idi aşkın
hikmeti.
Beşeri aşklardı saf tuttuğum.
Beşeri özlemlerdi af dilediğim.
Aşkın şiarı iken yüreğimde açan
cennetin en güzel çiçekleri elbet her birini adı iken ANNE, izdivacına taliptim
yüreğimin közünde ve korunda yatan bir servet en çok da özümle sahiplendiğim ve
nice özrü serdiğim akıbetim.
Mayın tarlasında sektim.
Azadesi çiçeklerin semada saklı bir
cennet kuşuydu peşine düştüğüm:
Hâkim olduğum ne ki önce nefsimi
öldürdüğüm sonra nefesimi tuttuğum hele ki nefes alamadığında yaralı yüreğimin
sesinde saklı iken annemin nefesinde sükûnetten bir derya bir cennet inşa etti
yüce Rabbim.
Gölgemse kuma getirmişti döktüğüm
kumun izinde.
Haizi olduğum o tek kum zerresi gel
gör ki sonsuzluğa nail oldum Rabbimi her andığımda ve yüreğimi aşka bandığımda
ve dinmeyen niyazlarımda:
Sağlık diledim önce ve hayırlı
ömürler.
Sandığımdaki naftalin bile biliyordu
işin aslını.
Sandukamsa bir köşede beni beklerken.
Bense göğe asılı askıda ekmek gibi
nasibim olan her lokma nasıl ki helaldi nasıl ki onca öğreti babamdan miras ve
köstekli saatin durduğu o vakit:
Anladım ki aşk da özlem de bir akit
idi altına imzamı attığım fermanın bir sürümü ve içimdeki okyanus altın değerin
en çok da annemin saçına konan kelebekleri sonsuz bellediğim.
Rengim pembe.
Alnım ak.
Saçıma da yağmakta bu aralar nice kar
tanesi.
Lütuf bildiğim nice duygu ve
şükrettiğim sarmalında gezegenin kaç bayttır sahi dünüme küskünlüğüm?
Haşa, ulu Rabbim.
Senin O devasa aşkına talibim.
Haşmetli gücün bense efkârın iz
düşümü gel gör ki dinmez ruhumun ülküsü nasıl ki toprağımdır ve ülkem ve atam
ve anam ve babam, annemin gözlerinde gördüğüm ışıksa beni çağıran ve yeter ki
kutsasın yüce Mevla’m.
Gün devindi.
Geceye yolculuk.
Gel gör ki sönmez ışığım karanlıkta
dahi önümü görebildiğim.
Hazzın değil haizi olduklarımın hiç
değil:
Aldığım nefes damarımdaki kan ve
dinmeyen gürültüsü yüreğimin.
Güldür güldür bir sesi var ki İlahi
Sevginin.
Gümleyen gülüm/seyen ve kim ise aşka
itham eden.
İtirazım zalime.
İsyanım kâfire.
İdam sehpamsa dünden kurulu belki de
aşığım ben celladıma.
İçimdeki minyon kuş.
Dışımdaki sonsuzluk hissi.
Belki de asla sahip olmayacağım bir
ülkü bir rayiç ve işte hiçliğimin sarmalında sonsuzluğa talibim.
Uluların Ulusu, merhametlilerin
merhametlisi, biricik Allah’ım seni daha çok daha çok seviyorum öncemden fazla
yarınlarsa bir dua dilimde.
Koruyansın.
Kolluk kuvvetim iken yüreğim
taptığımsın aşka doyduğum ve işte zincirleme bir sihir bir değnek misali elimde
kalemimle yola koyulduğum.
Uğurumsa annem ve umudum.
Onun dualarıdır beni ayakta tutan ve
benim dualarım huzura koştuğum hüzünlü kalbimin de tek Sahibi sensin yüce
Rabbim.
Günü geçiştirmek değil niyetim.
Zaman doldurmak olsa bile en baştaki
arzum.
Şimdilerde günüm çağlarken umudum hız
kesmezken günüme şükrederken daha çok daha çok imtiyaz tanımakta iken içimdeki
yaralı çocuğa ve işte kaynayan kanımda saklı hararet ve coşkuyla koşuyorum Sana
sadece Sana.
Uzamında hayatın.
Ulağımsa kalem.
Uleması maneviyatın:
Aşktır İlahi Aşk tek kale’ m tek
kalem’ de yazdığım kadar da içim kanarken kandığım değil güvendiğim sırtımı
dayadığım Ulu Çınarım ulvi duygularım ve içime ukde değil artık ne ise dünde
kalan.
Coşkumu mazur gör biricik Rabbim ve
aciz kulunu af et.
Saf tuttuğum kadar safiyet dolu bir
mecrada:
Zamansız mekansız sevdiğim kadar
boyutsuz yaşarken tüm benliğimle bakaya kalan sözcüklerimi de kutsa ve koru
beni bizi tüm sevdiklerimi.
Devrik cümlelerim yok artık.
Daralsam da çıkarken feraha.
İçimdeki umreyi kabul et ve kabul
eyle tavaf ettiğimi Kâbe’yi şu saf şu aciz varlığımla ve tüm benliğimle ve
ruhumla yeter ki kabul eyle beni Ulu Makamında Dergâhına koştuğum ve tükenmeyen
diviti ile pervasız ilham perimin de nezdinde sana şükürler olsun ve zaman ver
sen yeter ki bir zaaf değil mademki sevmek bir zaaf değil mademki yüreğimle
yazıp yol kat etmek yeter ki hidayete ermem için müsaade et.
Dualarım.
Ve İlahi Ateşte yanan varlığım aşkın
şifresi iken umudun da telvesi ben nasıl ki sonsuzluğa talip ve nailim senin
Aşkınla kutsandığım kadar da kutsal bildiğim duaların nezdinde ihya edilesi
yüreklerden yüreklere uzanan o İlahi Köprü ile şükürler olsun günüme şükürler
olsun verdiğin her nimete mademki kara gecede kara karıncanın ayak sesini
duyarken sen şükürler olsun bana yaşattığın her duyguya yazgıma da alın yazıma
da günüme de şükürler olsun…