Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 19.07.2022
Okunma Sayısı : 869
Yorum Sayısı : 7

--BİR HIRİSTİYAN, YAHUDİ DEVLETİNİN KURULMASINI NİÇİN İSTER?--
Geçen bölümde bugünkü Filistin topraklarında bir Yahudi Devleti kurma düşüncesinin fikir babasının Teodor Herzl olduğundan bahsetmiştim. Peki Teodor Herzl’da bu fikir birden bire mi uyandı? Mesela bir gece rüyasına ak sakallı bir Yahudi hahamı girip ona ‘’ Evlat ! Vaadedilmiş topraklarda( Arz-ı Mevud) bir Yahudi Devleti kurma işi ellerinden öper. Haydi bakalım kolları sıva.’’ mı demişti?
Bir başka çok önemli soru: Mesela 6 Aralık 2017 de ABD Başkanı Trump niçin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmişti?
İşte bu soruyu ülkemizde yüz kişiye sorsak yüzü de ‘’Rotschildlerin Rockfellerlerin paraları sebebiyle’’ diyecektir. Ya da kafasında kipa ( Yahudi takkesi ) olduğu halde Ağlama Duvarı önündeki fotoğrafını göstererek ‘’ Kendisi de Yahudi de ondan.’’ Diyeceklerdir. Oysa her ikisi de doğru değildir. Peki o halde asıl doğru nedir?
İşin doğrusu bu sorunun cevabı beni de hayli uğraştırdı. Hıristiyan dünyasının bir taraftan İslam aleminden daha çok Yahudi düşmanı olması ama öte taraftan da mesela Türklerden aldıkları Filistin topraklarını kendi elleriyle Yahudilere adeta altın tepsi içinde sunmaları bana hep tezat gibi gelmişti. Lakin hiç de öyle değilmiş.
Bizlerin Reform hareketlerinin öncüsü,büyük aydın, büyük fikir adamı,en büyük düşünür diye neredeyse peygamber ilan edeceğimiz Martin Luter var ya... İşte o Martin Luter’in Avrupa Hıristiyan dünyasına getirdiği şeyi aslında pek çoğumuz Protestanlık mezhebi olarak biliriz ama işin aslı daha farklıdır. Onun getirdiği şey Evangilizm’dir.
Nedir Evangelizm? Bunun açıklaması ciltler dolusu kitap tutar. O bakımdan Yahudiler ile ilgili kısmını aktarıyorum kısaca:
Evanjelik inanca göre; Tanrı'nın Evanjelik Protestan Hıristiyanlar için uhrevi (cennetle ilgili) ve Yahudiler için de dünyevi (yeryüzüyle ilgili) olmak üzere iki planı vardır. Öteki dinlere mensup insanlar ise Tanrı için önem taşımazlar.
Tanrı'nın Yahudilerle ilgili planı gereği Yahudiler, vaat edilmiş topraklara dönüp Büyük İsrail'i kuracak ve dünyaya egemen olacaklardır. Evanjelikler ise bu plana destek olacaklar ve kendileri için kurtuluş ahrette gerçekleşecektir.
Eski Ahit(Tevrat ve Zebur) ve Yeni Ahit(İncil)'ten oluşan Kitabı Mukaddes'e göre, İsa Mesih'in yeryüzüne yeniden inebilmesi için Yahudilerin, “Kenan Diyarı” olarak da adlandırılan ve kendilerine Tanrı tarafından vaat edildiğini iddia ettikleri topraklarda toplanmış olması gerekmektedir.

Şimdi sanırım herkes köfteyi çaktı.
Evet... Hıristiyan dünyasının bir kısmı ‘’ Hz. İsa’yı siz Yahudiler öldürdünüz. O yüzden de lanetlisiniz.’’ Diye Yahudilere düşman iken, artık dünyada Hıristiyanlığın diğer mezheplerine göre daha etkili olan ve bilhassa ABD’de etkisi her gün daha da artan Evangilizm’e göre Hz. İsa’nın tekrar yer yüzüne inmesi, Hıristiyanları peşine takıp hepsini birden cennete taşıması için mutlak surette Yahudiler kendilerine vaad edilmiş olan topraklara yerleştirilmelidir. Trump’un Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin altındaki asıl sebep işte budur.
Donald Trump ‘’Dünya Kapitalizminin Gizli Dini’’ denilen ( Aslında bir gizliliği de kalmamıştır. ) Evangilizm’in en ateşli mensuplarından biridir ve bugün yer yüzündeki Hıristiyanların büyük bölümünün Hz. İsa’nın doğduğu ve öldürüldüğü, ( onların inançlarına göre tabii ki) uğruna 11. Ve 13. Yüzyıllar boyunca yani 200 sene boyunca sekiz Haçlı seferi düzenledikleri toprakları, 20. Yüzyılda ‘’ Al senin olsun.’’ Diye Yahudilere vermelerinin temeldeki ilk müsebbibi, bizlere aydınlanmanın babası olarak kakalanan Martin Lutherdir diyebiliriz rahatlıkla.
Peki bu anlattıklarımın Teodor Herzl ile alakası ne?
Teodor Herzl’ın rüyasına bir yaşlı haham girip de ‘’ İsrail’de bağımsız bir devlet kur evlat ! ‘’ Dememişti elbette. Çünkü o işi yapan üç Hıristiyan Evangelist vardı.
Evet... Üç Evangelist Hıristiyan ‘’ Yürü koçum arkanda biz varız. Her türlü desteği veririz sana.’’ diyorlardı.
İşin ilginç tarafı ise Teodor Herzl en büyük desteği dünyanın en büyük para babaları olan Rockfeller ve Rostschild ailesinden beklerken, para babası Yahudiler amiyâne tabirle ‘’ Lan oğlum bi git. Allah’ın terk ettiği topraklarda ne işimiz var? Üç beş aç Yahudiyi o topraklara yerleştirmekle elimize ne geçecek?’’ Diyorlardı. Yani olay hiç de Payitaht Abdülhamit Dizisindeki gibi değildi. Zengin para babalarının temel kuralı ‘’ İğfal etmediğin atın önüne ot konmaz.’’ İdi. İsrail Devleti gibi bir devlet kurmak ise hiç de kârlı bir yatırım değildi para babaları için. O bakımdan da ilk başlarda Herzl, onlardan hiç destek görmedi. Asıl desteği ise bakın kimlerden gördü. Madde madde yazıyorum.
1- Anthony Ashley-Cooper (ö.1885), yaygın olarak bilinen unvanıyla Lord Shaftesbury—1826 Yılından ölünceye kadar İngiliz parlamentosunda Lordlar kamarasında olan bu şahıs 1838’de Kudüs’te Avrupa’nın ilk konsolosluğunu açan kişidir.Yahudi filan değildir. Sağlam bir Evanjelist Hıristiyandır.
Lord Shaftesbury, İngiltere siyasetinde Yahudilerin Filistin’e dönmeleri hakkındaki düşüncelerin kuvveden fiile geçmesinde öncü rolü oynayan bir siyasetçiydi. Hatta 1841 yılında Osmanlı Devletine ( Padişah Abdülmecit’e ) göçmen Yahudilerin Kudüs’e yerleştirilmesini ve bu topraklarda Osmanlı hakimiyetinde ama İngiltere’nin himayesinde bir yönetim kurulmasını teklif edebilecek kadar ileri gitmişti. ( Bu teklif kabul edilmedi tabii ki )
Lord Shaftesbury, “Filistin’i enine boyuna araştırmak için gelin bir an önce en iyi elemanlarımızı gönderelim, bölgeyi tarayalım, mümkünse her bir köşesine gidelim… ve eski maliklerinin [Yahudilerin] dönüşüne hazır hale getirelim.” Diyordu ve ömrünün sonuna kadar da bu gaye için çalıştı. Önündeki tek engel ise II. Abdülhamit’in Filistin’e Yahudi göçüne izin vermemesiydi.
2- Lord Shaftesbury’nin oğlu Evelyn Ashley’nin yakın arkadaşı eski gazeteci, diplomat ve seyyah Laurence Oliphant (1829-1888)
Oliphant, bölgede görev yapan İngiliz diplomatlar ve Osmanlı yetkilileriyle görüşerek kafasındaki projeye uygun arazi tespiti yapmaya çalıştı. Bu tür ön hazırlıkları tamamladıktan sonra 1879 yılında Filistin’e Yahudi göçü hususunda kapsamlı bir projeyi Osmanlı hükümetine sundu. Projeye göre, konuyla ilgili iskân-ı muhacirin için bir şirket kurulacak, şirket aracılığıyla Belka sancağında yaklaşık 4,5 milyon dönüm arazi nakit ödeme yapılarak satın alınarak Yahudi göçmenler yerleştirilecek, söz konusu araziye yerleştirilen Yahudiler kendi idarî, adlî ve güvenlik birimlerini oluşturarak bir nevi muhtariyete haiz bir yönetim oluşturacaktıı. Ancak Osmanlı Devleti ( Sultan Abdülaziz) Bu proje için ‘’ Devlet içinde devlet’’ Diyerek reddetti.
Oliphant yılmadı. 1882 Yılında bu sefer II. Abdülhamit’e dolaylı yollardan ulaşıp zavallı ve mağdur Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmesi için izin istedi. II. Abdülhamit ise ‘’ Filistin hariç Osmanlı topraklarında istedikleri yere yerleşebilirler. Hatta Anadolu topraklarına yerleşirlerse 12 yıl vergiden ve askerlilten muaf ederim. Rumeli topraklarına yerleşirlerse de 6 Yıl askerlik ve vergiden muaf ederim.’’ Dedi. Ama tabii ki Oliphant’ın asıl gayesi Yahudilere herhangi bir yurt değildi. Filistin’di.
3- William Henry Hechler (1845-1931)
Evanjelik Kiliseye bağlı bir misyoner olan Alman babanın ve bir İngiliz annenin çocuğu olarak 1845’te Hindistan’da doğan Hechler, 1870’de Anglikan papazı oldu. Baden Dükü I. Frederich’in çocuklarının öğretmeni olması sebebiyle geniş bir siyasi çevre edindi. 1896’da Teodor Herzl’ın yazdığı Yahudi Devleti adlı kitaba rastlayınca ‘’ İşte bu.’’ Dedi. Senelerdir inandığı her şey bu kitaptaydı. Hemen Herzl ile temas kurdu.
1897’de Teodor Herzl’ın başkanlığında İsviçre’nin Basel şehrinde yapılan I. Siyonist kongresine şeref konuğu olarak katıldı. Ancak bu konge tam bir fiyaskoydu zira yukarıda da belirttiğim gibi para babası Yahudiler Herzl- Hechler ikilisine hiç de sıcak bakmıyorlardı.
İşte bu noktada Hechler, dostu Teodor Herzl’i Avrupa’nın en güçlü liderleriyle tanıştırmak için kolları sıvadı. Çok uzun uğraşlardan sonra Herzl, Osmanlı Devletine ziyareti esnasında hem İstanbul’da hem de Kudüs’te Alman İmparatoru II. Wilhelm ile görüşerek büyük bir prestij kazandığı gibi Teodor Herzl’den oldukça etkilenen II. Wilhelm, Padişah Abdülhamit’ten Filistin’de Yahudiler için bir yerleşim bölgesi açması talebinde bile bulundu ama alınan cevap aynıydı: Filistin hariç istedikleri yere yerleşebilirler. Lakin Filistin olmaz ‘’
Teodor Herzl için tek çare kalmıştı bu inatçı padişahı ikna edebilmek adına. Doğrudan doğruya kendisi görüşecekti Padişahla.
Bunun için tam beş defa girişimde bulundu.
İlk girişimini 17 Haziran 1896’da Polonya asıllı Kont Phillip de Newlinsky aracılığı ile yapmıştı ancak kendisine padişahın hasta olduğu bildirilmişti.
Daha sonra başka girişimlerde de bulundu. Fakat Payitaht Abdülhamit Dizisinin tam tersine II. Abdülhamit ile görüşemedi. II. Abdülhamit Kont Phillip de Newlinsky aracılığı ile kendisine iletilen ‘’ Osmanlı Devletinin borçlarının büyük ölçüde silinmesine karşılık Yahudilerin Filistin’e yerleşmesine izin verilmesi isteği üzerine de Teodor Herzl’e iletilmek üzere şu mesajı verdi:
” Eğer Mösyö Herzl senin bana olduğun gibi bir arkadaşın ise, ona nasihat et, bu konuda bir adım atmasın. Ben, bir karış bile olsa toprak satamam. Zira bu toprak bana ait değil, milletime aittir. Benim milletim bu imparatorluğu savaşta kanlarını dökerek kazanmışlar, onu kanlarıyla mahsüldar kılmışlardır. Bu toprak bizden sökülüp alınmadan evvel, biz onu tekrar kanlarımızla sularız. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehit düşmüşlerdir. Onlardan bir tanesi dahi dönmemek üzere muharebe meydanlarında kalmışlardır. Devlet-i Aliyye bana ait değil, Türk milletine aittir. Ben onun hiçbir parçasını veremem. Bırakalım Yahudiler milyonlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman, onlar Filistin’e hiç karşılıksız sahip olabilirler. Fakat, yalnız bizim cesetlerimiz parçalanarak bu ülke taksim edilebilir. Ben canlı bir vücut üzerinde ameliyat yapılmasına razı değilim…“
‘’OSMANLI DEVLETİNİN TOPRAKLARI PADİŞAHIN ŞAHSİ MALIYDI’’ DİYENLERE SANIRIM BU MESAJ GÜZEL BİR KAPAKTIR. DEVLETİN PADİŞAHI BİZZAT KENDİSİ DİYOR: ‘’ Devlet-i Âliye bana ait değil, milletime aittir.’’
*****
Evet... Hâlâ Siyon Katır Bölüğünden oldukça uzağız. Ama bunları anlamadan o bölüğü anlamamız mümkün değildi ki...
Devam edecek.
( ‘’zion Mule Corps’’ Yani ‘’siyon Katır Bölüğü’’---2. Bölüm. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 19.07.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu