Kırık üç beş nota ve sözcük.

 

Kırgın bir ağaç dalıyım belki de dünde kalan ve hala köklerimle sadık olduğum toprak ama en güzeli Mevla’ma sadık olmak ve Allah dostlarımın varlığına binaen şükretmek.

 

Paylaşma içgüdüsü çünkü dostluğun ve anlaşılmanın üstüne inşa ediyorum sözcüklerimi ve sözcüklerimle asılı kaldığım gökyüzünde bir çiy tanesine denk düşüyorum kimi zaman bazense bir kar tanesi ve işte maneviyatla büyüyen o devasa kartopu ve bulutla eşleşen varlığım ve hala çözemiyorum neye denk düştüğümü ama yolumdan da sapmıyorum müzmin hüznümle ve umudumla salındığım o kadar aşikâr ki…

 

 

Düşlerin tarhı bazen salkım saçak duygularım ve rüzgârla iştigal bir yol ayrımı içimi b/ölen sancağın tepesinde konuşlu bazen ekseninden kayıp da düşen bir yıldız gibi…

 

En sevdiğim belki de iki ismimin olması bir o kadar da kızgın iken ismimi koyanlara çünkü hem bir yıldız kadar soğuk hem bir gül kadar sıcak olmanın maliyetini ben çekiyorum faiziyle birlikte ve farklı farklı hoşluklar bazense sıkıntılar yaşıyorum yine de memnumum kendimden fazla olmasa da.

 

Soyut bir rahlede seriliyim ve somut bir dünya inşa etme gayreti içerisinde bir ömür asla kayıt altına almadığım iç sesimi bir bir sunarken beyaz kâğıda alnımın akıyla da çırpıyorum yumurtanın akını ve işte kabartan imgeler kabartma tozu görevini de üstlenip farklı tatlarda kekler yapıyorum en sevdiğim.

 

Muteber olan duygular bir o kadar delişmen ve fıtratım gereği gidip geliyorum zıt kutuplar arasında tam da tam da hoşnut olacakken kendimden ansızın zuhur eden bir rüzgâr ya da olumsuz bir ruh hali beni benden uzak kılan bazense gaipten gelen bir coşku ve yüreğime konan bir selam ya da edilen bir çift kelamla içimin yağları nasıl da eriyor.

 

Hayata bazen çok dar bazense çok geniş bir pencereden bakıyorum ve her ne kadar burçlara inanmasam da iniş çıkışlar yaşıyorum bir İkizler Burcu insanı olarak.

 

Doğamda var ne de olsa.

 

Ağız tadıyla mutluluğu tadacakken şevkimi ve coşkumu sonlandıran her hangi bir şey atıfta bulundukları ve hassas yapımla üzerime alınıp kuyunun dibine atılan taşı tek akıllı olarak çıkarmaya çalışıyorum yoksa kuyuya atılan taşı ben mi elime aldım da…

 

Eh, kolaysa çık işin içinden.

 

Duygulara zimmetliyim ve mevsimin durağanlığında bazen bir günde pek çok mevsim yaşıyorum.

 

Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki bir o kadar anlamlandıramadığım da insanlar ve dediğim gibi başta da: adeta bir Çıfıt çarşısı döngü ben zaten karışık bir insanım üstüne dış etkenler ve de harici güçler eklendi mi asla bir çıkış noktası bulamıyorum ta ki gecenin köründe kalemi elime alıp da kendimle dertleşene kadar…

 

Bir o kadar da seçici olmalıyım yazarken çünkü az sonra pay edeceğim o değerli platforma illa ki derdime ilaç olacak insanlar belki de benim kendi ilacımı doz aşımı alıp da duygu zehirlenmesinden iki seksen kâğıdın üzerine uzanmış.

 

İstifli duygular ve de sözcükler dünya zaten kıran kırana bense başımı dik tutup ayakta kalma mücadelesini bir şenliğe dönüştürüyorum ve ortak dili konuştuğumuz nice güzel insanın varlığının beni beklediğini bilip de koşa koşa gelip asıyorum yazdıklarımı…

 

İnsanlar.

 

Samimi bir sevgi ve inancın kutsallığında yürekten yüreğe akan bir coşku ve sevgi elbet inanç illa ki bizi ayakta tutan.

 

Diri bir kelamsa elbet bir selamın verdiği huzur ve en güzel de nimet iken bir gülümsemenin karşılık bulduğu.

 

Ve paylaşmanın güzelliği ki insan herkesle paylaşmıyor duyumsadıklarını çünkü öncelikle huzur vermeli o ortam insana ve güven telkin eden insanlarla dost olmanın verdiği şükürle yağmalı da yağmalı…

 

Hayatı yaşanır kılan güzellikler saklı ve biz bunları bulma ve koruma telaşında yaşarken güzellikleri de birbirimizle pay etmenin verdiği hoşlukla huzur buluyoruz.

 

Elbet sevgili Edebiyat Evi: huzurun ve dostluğun ve edebiyatın adresi…

 


( Edebiyat Evi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.