Düşlerim tekin değil bu aralar bazen
takalar gibi istikrarla ekliyorum düşlerimi birbirinin ardına sağdıcım geceye
yumuluyorum ve sol yanım sancıyor.
Yatay bir çizgi olmanın verdiği öz
güvenle kendimi matematik dünyasına ait hissediyorum ve pi sayısında saklı o
huzursuzluk ile çarpıyorum kendimi ve çaprazımda beni bekleyen bir şiire
bodoslama dalıyorum tıpkı gözlerimin de daldığı gibi.
Uykum gelmiyor gelse bile kapı dışarı
ediyorum ve aralıksız şafak sayıyorum artık kaçıncı durakta pes edeceksem ve
içimdeki engebelerden sıdkım sıyrılmışken üstüne ömrü pembeden ve düz bir yol
bellemişken…
Elimde değil canım yanıyor.
Tabanlarım yanıyor düş gücümle
seyahat ettiğim bunca coğrafyadan arda kalan yorgunluğu bir bir yazmak
istiyorum boyutsuzluğuma eşlik eden binlerce şiir ile sevişmek gibisi yok ve
ben yazarken uysal bir kedi yavrusu gibi mırıldanıp duruyorum.
Hayatın pervazı.
Bir de insanların pervasızlığı.
Her ne kadar kaçsam da insanlardan
söz dönüp dolaşıp yine onlara geliyor elbet ben de onlardan biri olmama rağmen
neden aralıksız refüze edildiğimi de bilemezken bazen boynum eğik ve de usulca
soruyorum Yaratana:
Sessizlikte saklı o cevap.
Bir damla yaş akıyor gözümden ve
anında kâğıt buruşuyor.
Asık yüzüme rağmen gülümsemeyi de iyi
kötü beceriyorum.
Aslında güleç addedilen bir insanken
bir ömür son zamanlarda içine düştüğüm darboğaz beni inanılmaz huzursuz ediyor.
Günbegün miskinleştiğim.
Bazense mistik bir yolculuk addedilen
yazma serüvenim.
Yüreğimin şafağında saklı bir yıldız
mesela.
Ya da hüznüme eşlik eden bir imge.
Güleç bir gün arzu ederken tadımı
kaçırıyor illa birileri.
Yazgımı kabullenmiş ve kaderime
saygılı iken en azından bir günümü yazıya döküyorum henüz gün gelmeden gecenin
meşrebinde uyumlu kalemim uykusuz gözlerimse ışıl ışıl ve kâğıda dökülen duygular
haddinden fazla bense ıskontoya gidiyorum ve minimum seviyede tutuyorum
yazdıklarımı.
Normalde her gün birbirinin aynı gibi
gözükse de perakende aldığım duyguları toptan fiyatına ucuza satıyorum bir gece
evvelden derlediğim hikâyem güne uyarlandığında ya da uyaklı bir şiir babında
hazır ol da yaşadığım ömrümü de mürekkeple ıslah ediyorum.
Belki de bir kurşun askerim ben
kurşun kadar da ağır iken heybem ve içinde saklı ne var ne yok uyarladığım
hayat elbet hata kabul etmeyen ve dört yanlışın bir doğruyu götürdüğü gerçeği
burada geçerli değil hele ki…
Hele ki birileri sizi gözden
çıkarmışken siz her ne kadar yanlış yapmasanız bile süre gelen hatalar size
uyarlanıyor tek bir imla hatasında bile diskalifiye ediliyorsunuz.
Hayatın bir ring olduğu gerçeği.
Müsabakada geçen ömür ve de…
Hele ki küçük yaşınızda beri
ihtimamla ve itibarla da büyütülmüşseniz bir de gözümde büyüttüğüm insanlar
bazen kol kola bazen diş dişe.
Hayatı ne kadar tahayyül ederseniz
edin asla çıkarım yapamıyorsunuz gerçekler size gerekçelerini de sunarken ve
işte hayal gücünüzle yazdığınız her yazı size ayrı bir özgürlük alanı olarak
geri dönüyor elbet şanslı iseniz sizi seveniz ve okuyanız ne kadar çoksa nasıl
da mutlu nidalar atıp sürükleniyorsunuz bu mutluluk rüzgârında.
Cephe alanlar.
Cebbar gölgeler ve de.
Gölgesi ile barışık olan olmayan
kimse…
Size ilham olansa belki de sessizlik
ne de olsa en büyük tepkiyi veriyor size evren ve sessizlikte sınandığınız
kadar da ses olmak istediğiniz içinizde aralıksız çalışan bir kayıt cihazı gibi
ve siz aralıksız duyguların ve düşüncelerin röntgenini çekip de izah etmekle
iştigal bazense nokta atışı yaptığınız gibi bazen konudan uzaklaştığınız
aslında konu dönüp dolaşıp hep aynı noktaya gelirken ve siz nasıl tasvir
etseniz de hayatı gerçeklerin tokat gibi yüzünüze çarptığı gerçeği.
Bu yolculuğu katlanılır ve mubah
kılan mı?
Elbet yaşama sevincinizle yaşar ve
yazarken aslında bir kelime size bonus olarak geri dönüyor kısaca bir kelimeden
ya da bir duygudan ilham alıp da ulaştığınız o tepe noktası hele ki amacınız en
tepeye dokunmaksa bir o kadar istikrarla sevdiğiniz ve inandığınız kadar
Rabbinize bir manifesto belki de yazmadan geçen günün size sunduğu o ağırlık
elbet taşkın bir ırmak olmak gibisi de yokken her ne kadar siz bir su damlasına
denk düşmüşken yazmanın sizde yarattığı o coşku ve de sonsuzlukla iştigal ruh
halinin güzelliği ve verdiği huzur hiçbir şeyde yok iken…