Düşlerim var büyüttüğüm ve de çekincelerim aslında bir resim karesinde boşluğa düşen ruhumla görünmüyorum insanların gözüne ve gözlemlediğim her insanda da illa ki bir boşluğa rast geliyorum ve dokunduğum her insan bir anda buhar olup s/onsuzluğa karışıyor.

Bir yaban keçisiyim belki de dağ yolunda kaybolmuş ve hala dişlerini fırçalamayı unutan bir çocuk gibi peşine düşmüşüm hayallerimin ve de keçi inadımın ve kabul etsem de etmesem de toplum ve de dünya normlarında bir kaydım yok daha doğrusu kayda değer yaptığım tek bir şey yok.

Sadece örgün eğitim aldığım okul ve fakülte binaları var elbet devletimin bana verdiği onay belgesi ve çoktan miadı dolmuş pasom.

Paso yansızım.

Paso yaşsızım.

Paso yas/sızım.

Devrik cümlelerim var misal: içimde bağdaş kuran.

Bir öznem var özlem yüklü.

Bir özlem saklı içimde sayısız özneye duyduğum özlemle.

En çok da kendime duyduğum özlem bir o kadar kendimden bıkkınlığım ve ben bir sürahi dolusu hayal kırıklığı biriktirmişken içimde ve tüm kırıklarla yeniden bir dünya inşa etme telaşındayım ve her nasılsa içimdeki cennet izdiham edilmiş bir halde ve dünyamı cehenneme dönüştürenler.

Paso sevdiğim.

Paso cendereydim.

Belki de evin penceresinde asılı bir resim gibi ya da rüzgâr gülü ama neye gülüp neye gülmeyeceğime de başkaları karar veriyor ve bense tüm saflığımla başka insanların yerine kolaylıkla sevebiliyorum ve başka insanlar gibi de kendimden nefret ediyorum.

Dünüm mü?

Ya, yarın?

İzahı yok işte üstelik çocukluğumda saklı benim öznem ve öz verilerim ve her ne yaparsam yapayım kimseyi mutlu edemediğim ve ben kendi küçük dünyamda sakince yaşar ve kendimi enikonu severken bir gün olanlar oldu ve işte o gün koptu kıyamet.

Feri söndü içimdeki mutluluğun.

Neferi olduğum bir dünyam vardı ve bir hanem ve hanesinden memnun olmayan tüm ondalık sayılar öyle bir taarruz etti ki dünyama ve hanemden kovuldum ki asla kibirli bir sayı değildim hatta ondalık bir sayı bile değildim.

Sonra yuvarlandım ve yuvarlandım.

Ve sıfır olarak uçurumun dibine düştüm ve uzun bir süre nefessiz ve cansız kala kaldım uçurumun dibinde.

Günler geçti üzerinden.

Ve aylar.

Hanemdeki boşluk ve içimdeki ve ben hala hoşluk peşinde iyi niyetimle ve de kendimle cebelleşirken…

Derken bir gün bir rüya gördüm daha doğrusu bir gece üstelik gözlerim açıktı ve ruhum kanıyordu. Yüreğimse çoktan suskun.

Konuşan birileri vardı ama içimde ama zihnimde ama dimağım almazken.

Sonra sözcükleri tuşladım.

Kilitlenmişti evren.

Müdavimi olduğum hiçlik ve benzeri.

Müşküle düşmek ne ki?

Ben çoktan cehennemi boylamıştım üstelik yaşarken üstelik gencecik.

Rengim gri idi sanırım sinir hücrelerim yani nöron ahalisi üzüntü ile beslenirken ve de her gün bilmem kaç hücrem ölürken çarptırıldığım hücre hapsimden firar etmeme yardımcı olduğu birileri aslında bilmediğim bir güç ve ben yavaş yavaş ayağa kalktım uçurumun dibini boylamışken ve azıcık yukarıda bir dal gözüme çarptı. Dal da değildi aslında adeta bir kurşun kalem ki kalem de yüklenmişti kurşun kadar ağırlığı çünkü hüzündü ve acı benim de kalemin de yüklendiği ve azıcık uzandım yetmedi zıpladım derken dokundum kaleme ve bilmeden içimdeki kale’yi bilfiil ben fethettim.

Elbet bir anda değil.

Yavaş yavaş.

Sözcüklerse ansızın dökülmeye başladı her yerimden üstelik: ceplerimden, ağzımdan, yüreğimden ve gözlerimden.

Neye denk düştüğümü bilmez halde.

Hanesinden kovulmuş bir sayı iken.

Üstelik her şeyi ve kendini boş vermiş.

Ondalık sayı olma hakkım bile elimden alınmış ve sadece sıfıra denk düşmüş biri olarak ki kimliğimden bile şüphelenirken ve kimliksiz addedildiğim artık tarafınca kaç insanın benim için söylediklerinin de haddi hesabı yok iken…

Hala da bilmez haldeyim hani neye/kime denk düştüğümü ama uçurumun dibinden de kurtuldum çok şükür ve kalem’i elimde adeta bir asa gibi de sıkı sıkıya tutarken…

Artık yuvarlanmıyorum ama çoğalıyorum ve sıfırdan daha üst bir basamağa terfi ettim iyi kötü lakin s/onsuzluk ile tanıştığım için an itibari ile bulunduğum hane şimdilik bana yetmiyor üstelik içimde çözülmeyi bekleyen denklemler saklı ve de kuramlar ve kurada çıkacak en büyük ödülü bana verdi Rabbim üstelik dünya gözüyle tanıdım da artık ne olup ne olmadığımı ve de ne mi olacağım?

Bunu asla bilemem hem de şimdiden asla ama elimden geleni yaptığımı da gönül rahatlığıyla söylemeliyim ve daha da yapmam gereken çok şey var ve de sevmem gereken daha çok insan elbet bir gün bana da sıra gelecek çünkü seveceğim insanlar listesinde hayli alt bir sıradayım bu yüzden ben ve de öz alt kümem iken sevgi ve kalem hayli uzun bir süreye ihtiyacım var ve de sizlere bu yüzden heyecanımı ve coşkumu mazur görün ne de olsa yazmaya başladığım o ilk gün doğdum ben bu yüzden izin verin de beraber büyüyelim ve beraber sevip dokunalım birbirimizin yüreğine ve artık kimseden izin almadan sevginin ve sevilmenin keyfini sürelim…

Ne dersiniz sahiden?

 

 

 

 


( Paso... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 8.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.