Hey Üzerine Bombalar Yağdırılan Aziz Şehir Kudüs
filistin diyorum kudüs diyorum
utanıyorum zindana atılan
çocuklardan …
haykırışım var
dökülüyor ruhumdan öfkenin bin türlüsü
sapan taşlarına takılıp fırlatılıyorum
göğsümde yanıp tutuşan kinim var
kurşunlanıyor ibrahim musa isa
vuruluyor alnından muhammed
suçluyum bu şehirde
doğuştan
ölüme namzet bir çocuğum
şehitlik, gazilik şerefim benim çünkü benim adım kudüs
çünkü benim adım filistin
davut soyundanım süleymanın yusufun memleketinden
çile benim yazgım
zekeriyanın gözünden akan yaşım
meryemin göklere erişen feryad-ı figanıyım
ismail soyuna vurulan son mühür benim
yahyanın sinesinde kanıyan yarayım
isra
gecesi secdeden kalkıp gelen kutlu müjdeyim
rüyama düşen çığlıkların sahibi
ölümün kucağında filistin koca coğrafyanın ortasında bir ceset
ömerin gözlerinde isyan edesi bir bakış
zeyneplerin avuçlarında öfkeyle sıkılan taş
kinle taşlaşmış bir yürek
mescidi aksa esir
mescidi aksa beni bekliyor
rüzgar getiriyor ağlayan
çocuk seslerini
kan akıyor
bulutların damarlarından
haykıran
güneşin intikamı tutuşturuyor kalbimi
üşüyor duygularım titriyor vucudum
buz kesilen nefesin artık bir hükmü yok
kudüsü yaşıyorum yirmi dört saat
yedi cihan her seher vakti
ışığını saçsın doğmakta olan
güneşher
gece dolunay aydınlatsın çehreni
bitsin artık sessizliğin çığlığı
neden susarsın konuş artık kudüs
çekme ellerini ellerimden
gönlüme düşen
aşkını çok görme
kutsalım diye sevmişim seni
bırakma gözlerini gözlerimden
tekbir dağına gölge düşmesin
kızıldan kaftan giydirilmiş bağrına
ebabiller taşlar yağdırsın göklerden
lime lime yüreğimi koy sapana
fırlat kahpe üstüne
bahtımda
sevdandan yana adanmak varmış
zihinlere çivilenmiş acılar çekiyorum
yetim kalmış
çocuklarına ağlıyorum
elimi uzattığımda dokunabilecek kadar yakınım sana
öfkeli bir namlu gibi nasırlı elleri
henüz göbeği kesilmemiş
çocukların
bitmeyen bir intikamın acısını çekiyorlar
bir nefesçik yaşamak için
her
gece ağlıyor için için,
ağlıyor mescidi aksa
ağlıyor kudüs
çıldırtan sessizlik ,çaresizlik meğer bir hiçmiş....
ağlatamadım yüreğimi şöyle kan
kırmızısı gözyaşlarıyla...
vur kalbimi kocaman kurşunla
ağıtlarınca selam olsun
müjdeler olsun gökyüzünün
mavisine
çocuklar kudüs diye sevilsin anneler kudüs diye emzirsin sabileri çiçekler kudus niyetine koklansın her nefes kudüs olsun
kudüs olsun her çığlık
benimde yüreğimde fırtınalar kopuyor
yüreği kudüs için atan
çocuklar yetiştiremedim
ömerler hamzalar yetiştiremedim
onun için seccadelere düşüyor kan lekesi
onun için serçeler vuruluyor
açlık ve çaresizlik var
sapan taşlarına karşı, tanklar, helikopterler
havadan , karadan bombardımanlar var
savaşın da bir adaleti olmalı kudüs ile ilgili rüyaları bitirdiler
bağrıma saplanan bir hançer
böğrüme vurulmuş bir yumruk filistin
daha dünyaya gözünü açmadan yok mu bir selahaddin daha
kudüs semalarında yeniden haykıracak
bir kahraman daha çıkmayacak mı
firavunlara dur diyecek kudüsü kurtaracak
ikinci salahaddin olmayacak mı
namluların ucunda can çekişiyor filistin
barut kusuyor makinalı tüfekler
şimşek gibi yakıyor yangın içinde yangın
taş üstünde taş gövde üstünde baş
sokaklarda cesetler
mahalle köy ev ev bir vahşet yaşanıyor
kudüse yürüyelim
her bir yanı gözyaşlarıyla ıslanmış
ağaçları kanla sulanmış kente
tekbir sesleriyle tekrar şenlesin sokaklar
bitmiş olan umutlar alevlensin
iman, özgürlük uğruna
yeminler verelim
dönmek yok asla bu yoldan
hedef Kudüs olsun
gökte yaratılıp yere indirilen şehir
görkemli süleyman mabedi
mermer ve çinilerle bezemiş.
kudüsten yana dualarımı var
umutlarım var
dertlerim acılarım var
rüyalarım var …
ruhumun tül perdeli penceresinden
kudüse.. her gün yeni den aşık oluyorum
bir gün kudüs,
diğer gün kudüs
ertesi gün yine kudüs oluyor bu
aşkın adı
her adım her kalp atışı
daralan kalbimin karanlık taraflarını
yakıp aydınlatıyor kudüs
susturulmuş coğrafyaya tebessüm ederken şafak
bir kelebek olup gökyüzüne uçuyor
çocuklar
seneler boyu
hüzün sağanağına tutulmak istiyorum
bir ömür boyu taraf olmak istiyorum
bir nehir yapıp akıtmak istiyorum yüreğimi yüreğine
ey bahtı teni gibi kara
çocukhaydi
gülümse gözlerime bak kalbime bak
ya yaktığın yüreğimle aydınlat bu karanlık şehirleri
ya da bu şehirleri yak yüreğim aydınlansın
suskunluk getiren
yağmurlara inat
şimdi söyle en güzel şarkıları
fecr vakti ufukların nasılda süslenmiş,
ebruli kentim,
mavili kentim,
beyaz kentim kudüs
ay ışığında suya düşmüş rengin
akıyor bütün umutlarım sokaklarına
ikimiz ağlıyoruz her
gecegözlerimde uyuyorsun Kudüs
kanla sulandığı için mi nemli toprağın
ey ölüler şehri
ey ölü sokakların sahibi
korkuyorum aynada benim olmayan yüzlerden
soğuk ve mehtapsız
gecelerin kara kabuslarından
ey gök yüzünün toprakla birleştiği yer
temmuzların çığlık çığlığa
ağustoslara dönüştü ruhum
kim ,söylesene kim ve neden vuruyor seni
oysa ne kadar çok oldu
yıldızlarına bakmayalı
haberin yok mu bilmiyor musun
her
gece yarısı nasıl kurşunlandığımı
ben sana ağlıyorum
sen kime ağlıyorsun
duvarlara özgürlük resimleri çizerken
boşlukta salınıp duruyor
bir ucunda kudüs bir ucunda ben
karanlıklar içindeyim kan ve ter içindeyim
uzatılamayacak ellere ağlıyorum
içimin de ta içinde, alabildiğince uzak yerlere
aynı
yağmur altında ıslandığım
hıçkırıklarını ninni yapan filistinli
annelere ağlıyorum
hey gidi kudüs
beni hıçkırıklar büyüttü
bütün örtüleri çekerek üzerime
bütün kapıları kapatarak …
öylece ışıklar dökülüyor
bulutlardan
alevli
yağmurlar ıslatıyor göğsümüzü
bize fısıldanan kaç
ölüm var
kudüs renginde kaç
ölüm kasırgası
hey gidi Kudüs
barut kokulu
gecelerde uyuyor musun
aynı kaderi yaşıyoruz
soluğumuz kadar yakın habil ile kabil
isa’nın çarmıhı gerilişi…
hey gidi kudüs
masum kalan tek şey
seher semasında ışık saçan bir yusufçuk
her defasında yüzümde ter damlaları
her defasın da çığlıklar sığdırılıyor rüyalara
her defasında hafızamın ucunda sislenen görüntüler
her defasında sessiz sedasız çekip gitmeler
her gün sokaklarından kovulan benim
hey gidi kudüs
yere yığılır, kanatları kopar
gecenin
ışıklar söner bir
yıldız kalır geriye
sıcaklığını duyamayacağımız kadar uzakta
sabahlara kadar gözyaşlarıma ortak
sırlarıma ortak
içimde bir kor damla
içimde kudüs …
zihnimin saçaklarından bombalanıyorum
İsrail kabusları kurşun yağdırıyor
bin çığlık ,bin ahu figan
kan akıyor oluk oluk filistin
beni çağırıyor gazve
beni çağırıyor şerha
beni çağırıyor beyt-ül halil
kudüs ,endülüs kadar yetim
her dem kutlu rüzgarıyla bir gam istanbul
mekkede meryemce bir suskunluk
zeynebi bir feryat kerbela da
hüseyince direnişler var bosna da
birazdan çıkacak ikinci selahaddin
işgal edilmiş bir şehri boşaltır gibi
kaçıyorlar lut şehrinden kaçar gibi
kudüs suskun
kurşundan
çiçeklerin şehri
bebeğin emdiği süt
ağacın çiçeği meyvesi yaprağı
toprağın kara bağrına düşmüş
bir mezar taşı kudüs
kudüs namazın seccadesi gibi
kalbin nabzının attığı yerdir
kudüs mekkedir, medinedir
o dindir imandır davadır heyecandır
kudüs tevhit şehadet
kudüs kutsal mukades mübarek
hey zeytin dağında ki
bulutları kovalayan rüzgar
hangi taşa, hangi toprağa bakarsan bak
rüyalarıma giren
aklıma ilk gelen isim sensin
henüz yeni açmış menekşelerin
hüzün kokuyor
her sabah çiğ damlası gibi filistine ağlıyorum
hey üzerine bombalar yağdırılan aziz şehir
şah damarım, umudum sensin
senin için
çocuklar büyütüyorum beşiklerde
23/7 /2017
Redfer
(
Hey Üzerine Bombalar Yağdırılan Aziz Şehir Kudüs başlıklı yazı
redfer tarafından
8.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.