Düşlerim tekil, ey muteber
yalnızlığım ruhumsa kefil ömre, balyalarca ceset bıraktığım ardımda ve izini
sürdüğüm kaderin demli sesi nazenin yüreğimle kıyama durduğum gün ve gecelerin
arkasından kendime ve umuda el salladığım…
Değiş tokuş yaptım hem öncesizliğimi
ön sözü yok iken düşlerin bense b/atıl bir gezegen misali ruhumdan firar etti
edecek sözcüklerim hele ki o kekremsi sessizlik yok mu miadı dolmuş bir kere
yalancı dostların ben ki: f/ani bir resim fidanlar büyüttüğüm iç sesim ve
gaipten gelen ışığa ve umuda hasretim.
Temkinle ördüğümdür nidalar.
Soyut bir alfabe ve konuşlu olduğum
afaki bir zelzele şiirler ise artçısı yüreğimin o minval ki: göğün kavuştuğu
yerküre ve mısralar dizili yalnızlığımın gezegeninde:
Sağım ve solum.
Önüm ve yok iken arkam:
Sobelendiğim latif bir rüzgâr artık
nasıl bir hengâme ise dünde kalan.
Misafirperverdir yüreğim bazense
mikado çöpleri gibi dağıldığım ve köküm ve son sözüm saklı kaderin dokusunda
bir ok misali saplandı mı da hüzün yüreğin her katresine.
Müşfik göğün mütevazı kuşları.
Kalender gönlümün sönmez iken nazı
niyazı.
Bir katedral misali önümde sıra sıra
hayaller.
Ruhun barınağı varsa yoksa aşk ve
elem ve şiirler.
Damgalı sağanağın her damlası ve
yalancıların riyası bense rica üzerine sevmezken rengimle solduğum rakımımla
soluduğum hayal perdesi açıldı mı da önümde ve gözümde ve ruhumda ve yaşımda
saklı ve yasımda yanık kokan mektuplarımınsa tek Muhatabı.
Mum.
Mim.
Bir de babadan miras öğretilerim.
Öyküm mü?
Öykündüğüm mü yoksa?
Ya da öldürdüğüm mazim ve nefsim ve
sisli ruhun efkârı damgamı bastığım sözcükler bazen bir karartı ve aldatı.
İmla hatası iken kaderin kederle yer
değiştirdiği.
İmha edemediğim zalimin sonlanmaz
nefreti.
Yeisler.
Beisler.
Ölümcül bir kıyım artık hangi yürekse
esaretin perde arkası ve yerin kulağı göğün duvağı ve karanlığın gölgesi ve
aydınlık iken yüreğin hutbesi kusur mu ettim yoksa severken ve işte kendimle
kapıştığım ve cebelleştiğim ansızın da yıkılan kumdan kalelerim.
Bir yenilgi olarak addedilse de
dündeki tesellim.
Yâdımda tecelli etti edecek düğün
değnek belki de devenin atlayamadığı hendek bense hörgücüyüm hüznün ve görücüye
çıkardığım bir şiirden söyleyin sahiden de çok mudur beklentim?
Kılı kırk yardığım.
Kınımda hayallerim.
Kılını dahi kıpırdatmayan ahvalim.
Sözcüklerin kıl dipleri.
Yanan ateşin feri.
Endamlı bir hüznün de neferi.
Ve aldatılar.
Ve alıntılar biriktirdiğim yüreğin
cepkeni.
Çalıntı olmasa dahi sözcüklerin
kefeni:
Bir giydiğim bir çıkardığım kaftanım
yerleri süpüren endamlı nazlarım kula kulluk edenlerden de uzağım ve işte bir
reverans iken şiirin ön sözü bir referans iken kalemim ve ismim ve tümcem ve
tamamlayamadığım öyküm öldürücü derecede sevebildiğim canımın da yandığı her
karartı her kımıltı her sus payı söylem aşkın idamesi sözcüklerin yaslı yaşlı
tarifesi.
Bir yer ki kundaklanmış.
Bir gök ki çoktan kanatlanmış.
Bir suret ki gözleri kanlanmış.
Nice vaveyla ve nida ve fısıltı ki
Sağır Sultanın dahi kulağına misafir ve gözlerimi diktiğim yarınım yâdımda
saklı neyse kanıksadığım tüm anılarım ve andaki mevcudiyetim ön sözü kayıp bir
roman taslağı da değil iken hayatım sayısızını yazdığım akabinde yağmalandığım
ve nemalandığım onca duygu onca insan.
Ve ok gibi ruhuma saplanan.
Anlık bir refleks iken yazmaya
durduğum her şiir ve sonsuzluğa nasıl da muktedir yüce Rabbim…
Gönlümün kesitleri.
Sözcüklerin ve ilhamın keşifleri.
Bense bir keşiş.
Sözcükler bazen tırtıklanan bir
yakarış.
Hamt ettiğim.
Aşka riayet ettiğim.
Hüsrana biat ve bunca sevgisizliğe
inat dilime pelesenk ettiğim.
Muradım.
Miladım.
Mizacım.
Dünde kalan kıblem yıkılmayan kale’ m
ve kalemim.
Şimdilerde satırlara b/öldüğüm hele
ki yok mu yok mu aşkın ederi?
Bir b/ölü iki iken kırağı çalan
masalların solgun rengi.
Göğe bandığım.
Satırlara abandığım.
Yandığım kadar yazdığım oysaki
yazdığımdan fazlasıdır farz bildiğim.
Afaki bir kuşatma bense siperimde
saklı.
İzafi bir yalnızlık gel gör ki tüm
benliğimle Rabbime sadık.
Ve sandığım içi tıkış tıkış.
Bir de s/anmadıklarım.
Arz ettiğim arşı alaya çıkan iç
sesim.
Mimozalar derlediğim yüreğimin arka
bahçesi bazense dağıldığım mikado çöplerine özenip bin parçaya b/ölündüğü.
Azık bildiğim.
Azla yetindiğim.
Gel gör ki: yazarken ve severken
ifrata kaçtığım.
Ölümle dans eden hülyalarım eksik
etmediğim dualarım ve beklemeye aldığım hayatım varsın olsun darmadağın.
Öykümde sefasını sürdüğüm hayal
gücümden de yok iken ötesi.
Ötekileştirilmiş olsam bile ötenazi
yapmadığım diri bedenim ve benliğim ve belleğim azımsandığım kadar çoğaldığım.
Çünkü ben hep ama hep sevdim…