Çoktan rehavet
çöreklenmiş olmalıydı baktığımda bu taraftan.
Toz taşıyan bulut mu
yoksa avaz avaz çağıran rüzgârın sesi mi soluklandığım şu yolun başında mizacı
çarpılmış insan öbeği esefle kınarken birbirini.
Soluksuz kaldığım her
an ismini her andığım mı gerçek olan yoksa bariz bir yalan mı çömeldiğim her
sefer dizlerim kan revan içindeyken.
Ne yanılgı ne de
tahakküm sadece afalladığım günün nazarında boş vermişliğimle anmaktayken kayan
yıldızları. Birinde adım kazılıydı küçücükken o yıldızın bana ait olduğu gibi
bir kehanete safça inandırılmışken.
Ne kolay inanırım her
söylenceye. Ah benim saf yanım…
Hatırlamıyorum pek çok
şeyi ve pek çok yüzü. Düşünmediğimi söylesem de rüyalar ‘’inkâr etme aslını’’
gibi garip bir serzenişle sıkıntı yaratmakta.
Görsem tanımam duysam
döndürüp başımı bakmam bile o yana. Ne var ki seviyor hayaletler gece
gezmelerini. Boş çuvaldan ibaret bedenleri ve kem gözleriyle gözetliyorlar baca
deliğinden. Çocuk aklı hani nasıl da inanmıştım bacak kadar boyumla soba
bacasının yaratıklarca mesken tutulduğunu.
Ömür billâh o odada
yatmam, diye tutturmuştum da ev halkını odalarından etmiştim. Kandırılmıştım
ilk kez hem de çok sevdiğim bir arkadaşımın dolduruşuna gelip. Günlerce
konferans çekmişti bizimkiler:’’Kızım sen şaşırdın mı, hiç öyle şey olur mu?’’
Sanırım inanmak
istediğime inanmayı seçtiğimin henüz farkında değildim. Derken tekerrür etti
benzer olaylar.
Kanmak daha kolaydı
hele ki değil kandırmak düşüncesini bile aklından geçirmeyen biri olarak.
Kanıksamaktı olayları
payıma düşen hem de nasıl bir tanımlama getiriyorsa karşımdaki. Ne komik…
Sanırım, ne acı demek gerekiyor.
Acıtmaktansa acıtılan
canımdı belki de bana zevk veren. Garip hem de fazlasıyla sanırım alışkanlık
devreye girdi mi hele ki şartlanmışsanız bir kez…
Çocukluğumun pek
keyifli geçtiğini söyleyemeyeceğim.
Ev ahalisinin bitmek
bilmez hastane günceleri ve aynı repliklerin bendeki izdüşümü. Zordu daha
doğrusu zormuş hele ki mevzubahis sevdikleriniz ve verilen kayıplar oldu mu…
Telaffuz edemeyeceğim
ne çok badire. Artan üzünç katsayısı hele ki o kısır döngü yok mu özellikle
annemin müdahil olduğu.
Ne bir sitem ne bir
isyan bilakis günüme şükretmek için pek çok neden hayaletler fısıldarken
kulağıma.
Muzdarip olunası pek
çok olay kâh figüran rolünün tahsis edildiği kâh kıymete binmişken o kırımızı
halı üzerinde salına salına yürüdüğüm.
Hele ki acı eşiğiniz
düşükse ve bir o kadar kandırılmaya müsait bir yapınız varsa kolay korkarsınız
ve bir o kadar kolay pes ederseniz. Tecrübe ile sabit diyelim ve geçelim bu
konuyu. Ya da geçmesek mi?
Aklıma düştü yine
ölümün soğuk varlığı hele ki birkaç kez ölüm sizi teğet geçmişse daha da
kıymete binmekte hayat. Aslında önceleri bu kadar önemsemiyordum bu melun
kelimeyi. Hoş önemsemediğim daha neler vardı da yaş kemale erdi mi olaylar ve
insanlar daha bir kıymete biniyor.
Aslolan ne olabilir,
demek belki de her soluklandığımda cevaplanmayı bekleyen ve daha nice soru akıl
sır erdiremediğim. Hele ki insan ilişkileri ve günden güne hızını düşüren o
ivme: Sevginin göreceli varlığını görmezden gelip varlıklarına toz kondurmayan
laf cambazları.
Emsalsiz ve sıra dışı
varlıkları beni hep köşeye sıkıştıran o dolambaçlı söz yumakları. Kandırılmak
da kolay oldu mu sonuç fazlasıyla vahim.
Hele ki önem verdiğiniz
ölçüde önemsenmiyorsanız durumun pek de iç açıcı olduğunu söyleyemeyeceğim.
Yine de inanmaktan vazgeçmek hayattan kopmakla eşdeğer belki de buz üstünde
yürümek kadar kaygılandırıcı. Bu da demek oluyor ki hayatınız bir paranoya
üzerine kurulu. Eşliğinde gelişen sürecin sizde yarattığı tahribat ve eş
güdümlü yansıtılan sayısız savunma mekanizması.
Kulağa pek hoş gelmese
de aslında pek çoğumuzun görmezden geldiği gerçekler ve düşürüldüğümüz
tuzaklar. Psikolojik açıdan irdeleyeceğimiz gibi maneviyatımız da etkilenmekte
ve en büyük getirisi kendimize günbegün yaklaşmak ve inanmak. En güzeli ise elde
etmek zor ve dolambaçlı yollardan geçmenin verdiği o özgüven sizi bir kez daha
size kıymetli kılarken.
Sevmek en kolayı önce
varlığınızı ve dünya halkını. Duyumsanan dünyalara bedel hele ki sıcacık bir
bakış gözlerinizi delip geçerken ve yüreğe yıldırım düşmüşken. Sevginin hangi
türevi olursa olsun üstelik ve İlahi Aşkın sizdeki dokunuşu ışığınız ile evren
aydınlanırken. Kanmak kolay olsa da vazgeçmemek sevmekten bir o kadar hayata
olan inancınızı körükleyen…