Bir ömrü hiç
sığdırdınız mı üç beş cümleye?
Hiç esir düştünüz mü
esaretinize almazken?
Yok oldunuz mu varlığın
sıkılgan ve alıngan eş güdümüyle?
Rehaveti çöktü mü
dipsizliğin ve yalnızlığın sığ olmamak adına kulaçlarken enginleri. Üstelik
yüzmeyi bilmez ölü bir balık kadar cansız.
Kırıklarını aldırdım bu
gün ruhumun. Fazla mı kesti ne uzantısını hüznün. Kelaynak kuşları kadar kıyıda
kalmış garip bir yadsımazlıkla süzdüm çevremi boş gözlerle. Aynalar idi sarılı
dört bir yanımda. Her bir yüzde ayrı bir ben idi gördüğüm.
‘’Hey, çocuk ne
ağlarsın?’’ demekten hicap ederken sarı saçlı kadın dürttü omzumdan.
‘’Neden bu kadar
neşelisin?’’
Bilemedim ki nedir
suçum. Ağlamak batarken kılçık gibi anladım ki yer yok bana bu düzenekte.
Kifayetsizliğimin
seyrinde yolum kesişti bir kez daha bilinmezlikle.
Oyuktu gözleri yırtık
maskelerin. Kor gibi yakıcı varlıklarıyla dokundular usul usul. Sükûnetimin
yadırganacak nesi vardı ki oysa ya da çığ gibi büyüyen o öfkem, beni için için
kemiren.
Kırıntısı üç beş
hecenin ve yordanırken şu sefil durağanlığım susmaktı bana en ağır gelen.
Öğretisi bu idi hayatın
oysa. Nezaketin ve merhametin eş güdümlü yoldaşı.
Sustum susalı içim
kanadı. Kanamaktı düşen payıma kanatmamak adına.
Sevmekti gölgeleri
nefret edilesi.
Nefret idi düşen payına
çoğu insanın. Denemedim mi sanırsın bağdaşmayı nefret ile?
Bir kez nefret ettim ve
nasıl yadırgadım o yolsuz kalmış yoldan çıkmışlığımı. Dümenimi kırdım bir kez
daha ve yeniden döndüm rotama. Düşmemek adına onca yanılgıya düşkünlüğüm hayata
duyduğum inanç bile yaftalandı.
İnanmak iken kefaretini
ödemek ya da güvenmek iken ihanete uğramak.
Sığıntı ve yobaz
düşlerdi marifet saydıkları ve elinin tersiyle itmek ola ki gıyabınızda verilen
hüküm ne ise karşı gelmek. Bilmedikleri ama bildiklerini sandıkları ne ise.
Sağır Sultan bile
duymuş iken varsın hibe etsinler kılıksız düşlerini. Varsın karşı gelsinler ne
ise saklı heybenizde.
Sahi, siz hiç ömür boyu
sustunuz mu?
Fark etmez bilin ya da
bilmeyin. Bilinesi ne çok detay gizli iken derinlerde sadece krokisini
veriyorum düş kırgını benliğimin o da üstün körü alabildiğine.
Sıradan bir faninin
sıra dışı varlığı mı bu denli hicap edilesi hele ki o iç savaş henüz
nihayetlenmemişken. Dış mihraklar da dâhil oldu mu sürece hangi cephede
sürdürebilirsiniz ki varlığınızı tek kişilik rolünüz ile çoğalmaya çalışırken
ve çoğaltırken onca üzüncü.
Yordanası bir
mağlubiyet elde kalan yeniden doğma ümidiyle sıkı sıkı sarılmak güne. Belki gün
ortası belki de ölgün bir düş sınırları ihlal edilesi.