1
MÜTECAVÜZ KANTİNCİBAŞI
Canımız kanımız silahlı kuvvetlerimiz uğruna sakat kaldığımız şehit düştüğümüz vatanımız,tüm bunlar olurken dahi bir kere BİLE niye DİYE SORMAYAN bu milletin asil mensuplarının temsilcisi silahlı kuvvetlerinin mensuplarıda aynı derecede hatta artan oranlı olarak asil ve şerefli olmaya mecburdur,mahkumdur,kaza ve tesadüf neticesi hasbelkader bu kuruma duhul etmiş fakat bu kurumun nezaketi,şefkati,asaleti ile herhangi bir bağı olmayan şahıslar derhal bu kurumdan silkelenmelidir.
Bu memleket ne albaylar gördük ki işkencelere maruz kalırken dahi bir gram gık demedi ama bu memleket askerinin tankının mazotunu satan albayları da gördü ve ne şerefli ki bu ordu kendisine mesafelerce uzak bu şahısları sılkelemesini bildi.
Ordu yu değil rencide etmeye bu konuyu tartışmaya dahi hiç kimsenin hakkı yoktur. Buna hiç kimsenin gücü yetmez. Fakat içerisinde bir takım marazlar varsa derhal tedavi edilmelidir. Çünkü biz biliriz ki nokta başı diş çürüğü bütün vücudu rahatsız eder. Ve yine biz biliyoruz ki her türk asker doğar onun için üniforma giymeye ihtiyacı yoktur.
Topluluk halinde önceden belirlenmiş yerde,önceden belirlenmiş kuralara göre yaşayan İnsanların ister asker ister sivil olsun bir takım tüketim ihtiyaçları vardır. Ve bu ihtiyaçların karşılanması için alım satım daireleri ,kantin başkanlıkları gibi bir takım kurumlar devlet içerisinde oluşturulur. Ve burada görev yapan insanlar sadece kendi kurumlarının menfaatını düşünmeye mecburdur aksi durumda menfaat teminine girer. Hem görevi kötüye kullanmak tan hem irtikap tan suç işlemiş olur ve buna göre yargılanırlar.
Eğer sistem içerisinde bu kurumların başına geçen insanda hata varsa sistemi kötülemeye hacet yoktur. ŞahısI refüze ederek durumu kotarmaya çalışırsınız. Eğer durum yine düzelmezse gelen insanlar hep aynı hataya düşerse o zaman sistemi yargılar yeniden düzenleyerek kurumları yıpratmazsınız. Benim müvekkilim bir firma var ve bu firma Teknik Astsubay Hazırlama okulu olarak bilinen okulun 4 adet ölü noktasına pasta ve fast food malzemeleri koymak suretiyle öğrencilerin kullanımına daha çağdaş şartlar altında ekonomik kaygıdan birazda uzak olarak bir teklif te bulunmuş bu teklif Okul Komutanlığınca da uygun görülünce fikir hemen faaliyete 1998 yılının mart ayında karşılıklı imzalanan anlaşma ile geçirilmiştir. Üç kantin yönetimi gelip geçmiş herhangi bir problem yaşanmamış. Fakat gel gör ki yılbaşından sonra göreve getirilen yönetim anlaşmayı ilga etmeye çalışarak firmanın önüne bir takım handikaplar çıkarmış mesela tüm personele bugünkü değerle 500.000.000 tl
Ederinde kutu bayramlık baklava istenmiş firma bu duruma karşı çıkıca adı bizde saklı yeni başkan ilişkilerimizin iyi olmasını istiyorsanız bunu yapacaksınız demiş firma buna rağmen direnin ce günde farzı misal 300 adet supangle gidince 3 adet supangleye düşürmüş,poğça hiç getirmeyeceksin denilmiş ve benzer sebeplerle firmadan adı geçen faili meçhul baklavalar alınmış. Daha sonra kantinci açık verdi denilerek firmadan 100.000.000 tl para alınmış. Tüm bunlara rağmen firma ekonomik değerini yitirse bile çalışmalarına devam etmiş malını götürmüş. Bu arada adı saklı yeni başkan rakip firmalara giderek ortalığı kızıştırmya çalışmış firmanın yaptığı anlaşma beni bağlamaz o eski yönetim zamanın da imzalanmış bir anlaşma VE yönetmelik gereği ancak 1 yıllık anlaşma yapabililir 2 yıllık anlaşma geçersizdir isterseniz sizinle anlaşırız gibi laflar edip Kantin Başkanlığı sıfatını kullanarak ortalığı kızıştırmıştır. Buna direnen firma nın mallarını firmanın pastanelerine sokmayarak taciz etmiş 1.500.000.000 TL lik para yı hibe olarak firma yöneticilerinden almıştır,sözleşme devam etmesine rağmen yeni bir sözleşme imzalattırılmıştır.BU DURUMDA FİRMA TÖNETİCİLERİ ENAYİ DURUMUNA DÜŞÜRÜLEREK 1 yıl önceki 4.000.000.000 tl
Lik hibe nin yanında 1.500.000.000 tl lik nakit hibe 500.000.000 tl lik ayni hibe 100.000.000 tl lik nakdi hibe gibi adlar altında toplam 6.000.000.000 tl nin üzerinde okula diye hibe almıştır.Tüm bu asalaklığa rağmen Adı saklı kantin başkanı babasının çiftlğinde kahyalık yaparmış gibi devletin kendisine bu konuda maaş verdiğini unutarak bırakın memuriyeti askerliğini de gözardı etmiş bir tacir gibi davranmıştır. Tabi ki bu işlemler yapılırken firmalardan mal temini ni firmalardan sağlanan menfaatlerle orantılı olarak öncelik vermişttir. Bu sistemde bal tutan parmağını yalar derseniz devlet içinde trilyonluk ihalelere imza atan 1.derece namuslu devlet memurlarını trilyonluk davalara bakan namuslu hakimleri şerefleri ile görev yaparken zan altında bırakırsınız o halde bu anlayış türk toplum yaşayışın da ve töresin de hakim olamaz,hakimiyetini sağlamaya çalışanlar olursa derhal lağvedilmelidir. Yoksa hediye edilen bir tv yada bulaşık makinası yada yüzdelik karşısında devlet zarara uğratılıyorsa yukaruda belirttiğimiz gibi şahıslarda hata vardır eger şahıslara ragmen hatalar devam ederse.O zaman sistem hatalıdır ve kökten değişmelidir.
Hele ki şahıslar kendilerini canfedakar göstererek iğrenç yüzlerini gizliyor ve kimliklerini şahsi çıkarları doğrultusunda kullanıyorsa Osmanlının sonunu hazırlayan kokuşmuş yönetim içerimize sinmiş ve tehlike var demektir. Kamu da görev yapanlar tacir gibi düşünemezler okula kuruma bu kadar bağış yaparsınız diyemezler,para ahlak bozar kamuda çalışan insanlar platonun ideal devletindeki gibi olmasa bile yine toplumda yaşayan en ahlaklılar olmak zorundadır. Eğer kişi ahlaksızsa devletten maaş almasına rağmen bir odacı dahi olsa müdüre imza attırmak için vatandaşı söyüşleyecek, genel müdür dahi olsa ihale işlerini yüzdelik alarak peşkeş çekecek asker dahi olsa komisyon tv yada bulaşık makinasını almadan iş yapmayacaktır.
Eee... siz böyle bir sistemde değil vergi yasası anayasanın dahi feriştahını yapsanız en kral İMF reçetelerini uygulasanız enflasyonu düşüremez,kokuşmuşluğu engelleyemezsiniz. ÖSYM ile sınav yaparak partizanlığı engellemeye çalışsanız bile torpile yer açmak için mülakatı bırakırsınız,ahlak belirleyici olmaktan çıkarsa bu işleri hiç kimse engelleyemez. Bizlerde hep böyle ahkam keseriz.17.6.1999