Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 9.01.2024
Okunma Sayısı : 171
Yorum Sayısı : 8
Dünyanın En  Hür  Kadınları Hangi  Ülkenin  Kadınlarıdır?---1. Bölüm--
DÜNYANIN EN HÜR KADINLARI HANGİ ÜLKENİN KADINLARIDIR?---1. BÖLÜM--
Meyhane mukassi(sıkıcı ) görünür taşradan amma,
Bir başka ferah, başka letafet var içinde.
Demiş Divan Edebiyatının ünlü şairi Nedim.
Yok yok, konumuz meyhane olmayacak. Hayatımda bir kez bile adım atmadığım bir yerin nesini yazayım ki sizlere.
Konumuz dünyanın en çok ezilen kadını olan Türk kadını olsun mu? Olsun dediniz sanırım. O zaman başlıyorum.
-Haydi evladım Sami anlat bakalım Osmanlılarda kadınlar nasıl yaşarlardı?
- Hocam, hamamda kocakarılar nasıl bayılırdı onu anlatsam? Geçen gün bizim sokakta ayı oynatıcı, ayısına yaptırdı, oradan öğrendim.
-Samiiii. Kırdırma o koca kafanı da adam gibi anlat konuyu, yoksa basacağım sıfırı. Anlat bakalım Osmanlılarda kadınlar nasıl yaşardı?
-Ah hocam ahhh. Osmanlılarda kadınlar yaşamazdı ki nasıl yaşadıklarını anlatayım.
-Allah Allahhh İlginç. O zaman bize Osmanlı kadınlarının nasıl yaşamadıklarını anlat.
- Hocam ! Osmanlı Devletinde kadınlar evlerin harem denilen bölümünde geçirirlerdi tüm hayatlarını. Sokağa çıkma yok, bir eğlence yerine gitme yok, hatta kafesli cumbaların perdelerini açıp dışarıyı seyretmek bile yok. Varsa yoksa çocuk doğur, çocuk büyüt, evin erkeğine yemek hazırla... Haa bi de hocam, ha babam de babam oya- kaneviçe işleri... Hani bir televizyonları filan olsa da Dallas'ı seyretseler.. O zamanlar televizyon yok, radyo bile yok. Hocam valla Köle İsaura var ya işte o köle İsaura bile bizim Osmanlı kadınından daha hürmüş.
-Peki Saray kadınları?
- Ah hocam ah. Onları hiç sormayın. Topkapı Sarayı denilen o zindanda çürüyüp giderlermiş zavallılar. Bu arada unutmadan sorayım. Topakapı Sarayını hiç gördünüz mü hocam?
-Bu da soru mu şimdi? Elbette gördüm.
-Ne kadar sıkıcı bir yer değil mi hocam? Hele de Harem bölümü... İnsan orada sıkıntıdan patlar vallahi. Saray kadınları kim bilir ne kadar sıkılıyorlardı o Harem denilen hapishanede. Valla ben padişah bile olsam o Topkapı Sarayı denen yerde sıkıntıdan patlardım. Bir de kadınları düşünün hocam. İşleri güçleri hanedan devam etsin diye Padişah efendiye erkek evlat doğurmak. Kız doğurunca Padişah Efendi '' Bööööğğğ. Yine mi kız? Ne lanet kadınsın sen, bir şehzade veremedin bana'' Diye bir ton sopa attırıyor zavallı kızcağıza. Hatta bazen boğduruyor bile.
-Hımmmm ilginç.. Devam et.
- Hocam ! Kadınların burunlarının ucunu bile göstermeleri suç. Tam bir esir hayatı yaşıyorlar. İster sarayda ister saray dışında olsun kadınların köleden farkı yok. Köyleri zaten hiç sormayın hocam. Berdel var, töre cinayeti var, çocuk yaşta evlilik var. Dayak zaten vak'a-i adiyeden ( yani sıradan olay ) karnından sıpa, sırtından sopa eksik olmuyor. Her şey var ama kadının adı yok hocam.
-Bütün bunları Tarih Ders kitabından mı öğrendin?
- Bir kısmını ders kitabından, bir kısmını bizim çoook ünlü romancılarımızdan, bir kısmını da tarihi filmlerden öğrendim hocam.
*****
Hoca bu anlatımı beğendi mi, beğenmedi mi? Bu anlatıma not olarak kaç verdi? Bunları bir tarafa bırakalım. Asıl önemli olan bugün hâlâ 100 Türk vatandaşına '' Osmanlı Devletinde Kadınlar nasıl yaşardı?'' Diye sorsanız sanırım en az % 80'i benim yukarıdaki anlatımım gibi bir şeyler söyleyeceklerdir size. Dahası '' Her ne kadar Atatürk ile birlikte bir takım çağdaş ve medeni haklara kavuşsa da günümüzde de maalesef kadın ikinci sınıf vatandaştır, ezilmektedir, köle muamelesi görmektedir, Avrupa Kıtasının en ezilen ve hor görülen kadını Türk Kadınıdır ''Diyeceklerdir. Çünkü bizim kadınlarımızın ve dahi erkeklerimizin %95'i Avrupa'yı görmemiştir ama %100'ü Avrupa'yı avucunun içi kadar iyi bilir(!) O sebeple de Avrupa'da her şeyin güllük gülistanlık olduğunu sanır. 16 Yaşındaki Avrupalı bir kızın bir erkek arkadaşıyla başbaşa kendi ülkesinden bizim ülkemize gelip kendisini Akdeniz'in kızgın kumlarından serin denizine atmasını hürriyet sanır.
Bizim vatandaşlarımızın pek çoğuna göre Osmanlı'nın Topkapı Sarayı çok kasvetli, sıkıcı, normal bir insanın yaşam standartlarına hiç de uygun olmayan bir saraydır da Fransızların Versay Sarayı '' Ohhh mamma miya'' dır.
Of yaaa çok uzattım. Alt tarafı basit bir soruydu: ''Dünyanın en hür kadınları hangi ülkenin kadınlarıdır?''
Günümüzü bilemem ama Osmanlı'nın artık yavaş yavaş çatırdamaya başladığı, evet evet çatırdamaya başladığı 1717-1718 Yılları itibariyle Dünyanın en hür kadınları Türk kadınlarıydı.
Yok yok hemen sıçramasın bazı vatandaşlar. Bunu ben söylemiyorum. Herhangi bir Türk ya da Müslüman Tarihçi- Yazar da söylemiyor. Kim söylüyor peki?
Lady Mary Montagu söylüyor.
Kim bu Mary Montagu?
Zamanın İngiltere Büyükelçisi Wortley Montagu'nun eşi.
1717-1718 Yılları arasında İstanbul'da yaşamış ve bu arada Anadolu'yu da dolaşmış.
En önemli özelliği ise kendi zamanının seyyahları Osmanlı evlerini ve Topkapı Sarayını sadece ve sadece dışarıdan görüp hayallerinde yaşattıkları fantezileri tarihi gerçeklermiş gibi yazarken Lady Montagu dünya tarihinde Topkapı Sarayı Haremine girebilen ilk Hıristiyan kadın olmuştur. ( Bir Hıristiyan erkek Topkapı Sarayı Harem bölümüne Osmanlı Devleti yıkılıp Topkapı Sarayı müze olduktan sonra ziyaretçi olarak girebilmiştir. )
İşte o Lady Montagu diyor ki: '' Bazı yazarların ( Seyyahlardan bahsediyor ) Dünyanın bütün kadınlarından en hür yaşayan Türk kadınlarının esaretine acıdıklarını görmek bana tuhaf geliyor.''
Sayın Leydim!
İnşallah beni duyuyorsunuzdur öteki alemde... Bugün de farksız aslında. Bugün de bırakın yabancı yazarları, kendi yazarlarımız, aydınlarımız(!) Türk kadınlarının esaretine acıyorlar ve ben de buna çok şaşırıyorum.
Siz bizzat içindeki ferahı, letafeti gördükten sonra Topkapı Sarayına dışarıdan bakıp '' Ne kadar sıkıcı bir yer.'' Diyenlere ne kadar şaşıyorsanız ben de o kadar şaşırıyorum.
****
Lady Montagu Türk kadını ve Osmanlı Sarayı hakkında başka neler demiş peki?
Merak ediyorsanız devamı gelecek bölümde. '' Bana ne? Ne demişse demiş'' Diyorsanız bitti.
( Dünyanın En Hür Kadınları Hangi Ülkenin Kadınlarıdır?---1. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 9.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.