1
Bir hayalin ulemasıyım, bayım ve ben
şiirin rüzgârına çarpılan bir yarayım, yamalı bedenimden dökülen hücreler ve
zerrelerdir zehrimi boşalttığım ve şifası ruhun elbet dualarda gizli.
Contası kayıp ruhumun.
Cakası da yoktur eşkâlimin.
Köpüren denizim ben dünde saklı
kaybedilmiş bir coğrafyayım ve hüznüme muhaliftir şehir ve şehir insanı bense
isyanımı dizginlerim alın yazımdan aldığım güçle bazense yarı yolda kalıp da
göçeceğim düşlerin ruhsatını da üstüme geçirmişken hayat…
Bakaya kalmış sözcükleri derledim
toparladım ve bedelli yapacağım ben bundan sonraki ömürlük tutsaklığımı.
Şiarımsa ölgün.
Şiir yazdığımsa yalan.
Şairlerin yüz karası yalnızlığın da
kesif coğrafyası.
İhbar ediyorum işte mealimi ve ibraz
ediyorum en üst mahkemeye üstün körü yaşamadığım ve yazmadığım kadar körü
körüne sevdim ben üstelik bir ömür.
Bir hegemonya ise mazim bir de
rutinse sözcüklerim gizemin izinde tütsüler yaktığım tansiyonu ise dinmeyen bir
rüzgârdır içime esen ve aşkın şahikası kanatlarımda saklı benim hicretim:
düşkünlüğüm varsa yoksa Tanrı’ya ve bir adım sonram bir adımın olmadığı o
listede ben hala ‘’burada’’ demenin hayali ile pek de oralı olmadığım sosyal
çekincelerimde bireysel anlamda bir tabur asker gibi içimde bir ileri bir geri
gidip gelmekteyim.
Rüştünü ispatladığım bir yalnızlıktır
beni benden eden.
Bedenen güçlü olsam ne ki ruhumdaki
hüzün kırıntıları ile deşer de deşerim içimi.
Siması tanıdık bir mevsimse köşede
beni bekleyen ve atıl yüreğimde saklı tüm maruzatı ben sadece Mevla’ma sundum
ve aldığım izin ile kor hecelerden kör karanlığa sekmekteyim.
Mahşeri kalabalığın yerini aldığı
ıssızlık ve dünün de töhmeti altında yaralı ceylan gibi ürkerek yaşıyorum ve
yasıyorum.
Hazanın muadili düşlerim sektiğim ve
saçtığım kıvılcımlar elbet hoyrat iklimden doğan bir tevazu ve illa ki
ikiletiyorum ben size duyduğum aşkı ve hayranlığı, bayım ve üstüme alıyorum tüm
çürük ve muhtevası bozulmuş sözcükleri elbet kalemin dipçiği ile yaralandı
yüreğim ve yazmanın ertesi yandığımın da ispatıdır yazdıklarım.
Şehrin girişine konan bir tabelayım
ben ve yüreğimin rakımı siliktir sökün ettikçe yağmur ve rüzgâr ben de yüreğim
de söküldükçe yerimizden ve şimdi şehirle at başı bir aşka kucak açtık.
Sözcükler ruhun dilemması.
Sökülen dikişlerim ve kanadıkça için
için elbet hecelediğim kadar aşkın da yutağında saklı size ve kendime duyduğum
özlem.
An itibari ile çok uzağındayım
hayatın ve kendimden kaçtığım da gerçeğin ta kendisidir ve sözüm ona yazarak
yakaladığımı sandığım ipin kaçan ucu ve bilemedim kördüğüm olduğumu bu denli
önceden ve yaza yaza çözüleceğini sandığımın da tam tersi oldu ve işte
sessizliğimin infilak ettiği sözcüklerim bense mayın tarlasında yürüyen bir
emir eriyim.
İçimin muhtevasında saklı enginlik
bir o kadar karanlık.
Aydınlığınsa feri söndü sönecek hatta
geçenlerde söndü bile ve dilimin tutulduğu bir günden arda kalandı son
yazdıklarım sonra beğenmeyip uzay çöplüğüne attığım yüreğim ve sözcüklerim.
Dilaltı bildiğim bir cümlenin ertesi
belki de afili bir kalp krizi ve tıkanan damarlarında kalemin ben hala neyi
ispat edeceğimi bilemezken canhıraş haykırıyorum ve elimi uzatıyorum dostlarıma
elbet elimden tutan birileri de var lakin ansızın sönüveriyor o ışık ve
gözlerimdeki yaş dinmediği gibi kıvılcımlar saçıyorum.
Tükenmiş hayallerim bir de üstüne
basıp ezip de geçtiğim ismim.
Tüketilmişliğimle varım ben.
Yalnızlığın kurak lahzasında içine
saklandığım o dehlizden kurtulmak adına yazdığım bunca şeyin de biliyorum
aslında pek çok insanın gözünde kıymetinin olmadığını.
Kadir kıymet bilenler elbet başımın
tacı ve işte yüreğin haresi varlığımın da eksi hanesinde yanıp sönüyor ışıklar.
Bir tercümansa kalem yüreğime…
Kalemin düşkünlüğü de hayallere.
Haraç mezat yaşadığımsa yalan.
Çemkiren karanlığın uzağında bir
yıldız olmanın da mealidir göz kırptığım her ıssızlıkta yolunu gözlediğim kimse
en çok da siz, sevgili bayım.
Aşkın neşriyatı ise şiirler…
Şairin de yufka yüreğinden
dökülenler.
Elbet hazan bohçamdır gece ve içimi
açamadığım her günün de diskalifiye olduğu ne de olsa ruhumun ter tercümanıdır
sevgi ve yazdıklarım ve yüreğimin kıblesinde saklı o sonsuzluk hissi şimdilerde
tökezlediğim kadar yarınlardan da kaygılıyım hani yine de içimi bozmadan
yaşamanın bir adım ötesinde başlar benim hayal dünyam ve kalemin g/izini
sürdüğüm kadar mutlu ve huzurluyum siz olsanız da olmasanız da…