bir nefes çekip derinden,
kokunu hissederdim önce
ve sonra tenini,
boynuna yakın bir yerde ki
içine hapsolmuş bir lamba olurdum...

bil ki bağışlamadı beni hiç kimse
avuç içlerinin yazgısında/çizgisinde
ve kimse sar diye uzatmadı ellerini/
kanatlarımız kırık diye...

bir soru/
sorun olduğunu kabul edeceğim
ve unutmayacağım ki
delilik diğerine alışmak gibidir birazda
delim benim/delirdiğim
sırtına mavi boyalarla çizerken
masal kahramanlarını
 şekilsiz rüyalarla uğraşırken sensiz,
bembeyaz sabahlara uyanıyorum
kimsesiz ve sessiz ki
zaman susarken nabzımda,
geçip giden bir yabancı gibi
koyu kahve tadında dilimizde
umut/suzluk..

anlamı susturuyoruz,
mavi halkalarla denizin
köpüklü dalgalarını öldürürken/ıslak
ve terk ediyor yüreğimizdeki çocuk/lar
buğday tenleri ile bizi...

bil ki sevgilim olmayan sevgili;
boğulamıyoruz
firavun secde etmedikçe denizimizde ki
yüreğimizde dar ağaçlı ormanlar/
kara bulutlar
susamışlığı toprağın
aç damla
çatık kaşlı
gök/yüzün
sancılarımla uyandığım
bir omuz ağrısı gibi,
cevaplarına ulaşmak için
yuvarlanıp derinlerine
kapanıyor g-özlerim...

bir çukur kazıp gamzelerine,
gömeceğim seni üstüme...

sönmemiş izmarit ateşi gibi yokluğun
AKciğerlerimin üstünde yar/a
ve çekiyorum içime
beklentilerimin dumanını
küle dönüşünceye kadar nefesim ki
ayaz bir gecede üşümesin diye
yolunu kaybetmiş çocuklar...

bunun bir adı olmalı
bir cinnet anına dönüşmeden
renkleri değişmeden yaprakların,
bahardan/yaza
yazdan aşk’a geçemedim henüz...

dağınık ve savruk kelimelerim
biliyorum
kalkmadan oturduğum yerden,
yıkamadan yüzümü,izliyorum
senin tüm boşluklarını istiyorum,
uysal mavilerle derinlerinde ki
ezberi zor bir tarih gibisin
fizik kılıfında karşıma çıkan

atomlarına ayır beni,
hiç öpmediğim parmak uçlarınla,
vur şişeyi ve devir bardağı masaya
keşfetmiş gibi yeniden bir şeyi
dayan kasıklarıma kadar
avuç içlerinle yüzümü tut
ve tamam geçti de
eteğinin altına sakla
sorgularımı/sorularımı

tarifi mümkün olmayan haller
böyle yaratılır değil mi?

tanıştırılmamış bedenler/yüzler gibi
bil ki sevgilim olmayan sevgili;
güneş yüzü görmemiş kelimeler,
tanımlanmamış sözlerle birleşince aşk
tene bulanmış bir koku bırakıyor
çek içine ve kokla şimdi...

 


 (…)

( Koku-n.. başlıklı yazı kuytular tarafından 9.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.