Dur demek isterdim..
Şşşşşş sakin ol..
öylece sakin..
bağırma duyacaklar..
tabiki umursa,
kaldı ki
kimseyi umursamadan yaşayamazsın..
önemsediğin kadar varsındır
ve tabiî ki önemsendiğin ki
sıradanlığının zincirlerini kırmanın tek yolu..
şimdi dinle kasmadan
ve kısmadan yüzünün çizgilerini ki
düşlerini kur ama kırmadan kur..
kazanmak ve kaybetmek arasındaki ince çizgi
kapıları açmadan gitmek midir...
hadi sen uzaklaş kapıdan
ve otur koltuğa..
ilişmeyeceğim söz
ve didişmeyeceğim sadece otur
ve yaslan ki
yüreğin kocaman bir deryadır bilirim/
kendi bedenini boğmaya hazır
ve unutmak sularına gömülen bir şişe ki
sular çekilinceye kadar otur koltuğuna…
sakın deme..
hissetmedim seni hiç..
sakın deme titremedi tenim
ve ısınmadı/soğumadı..
çekilmedi kanım..
akmadı sularım kendi çağlayanımda ki
minnacık bir gülüm/seme..
ufacık bir sinir düş/medi yüzüme deme..
şşşş kesme sözümü/
sinir olurum bilirsin..
krem kokan ellerinin arasından
serbest bırak saçlarını
ve gel şimdi yanıma
gel/usulca ve kimsesiz ki
kayboldum..
yolunu sokağını bilmediğim bir sehirde..
elimde hiçbir adres yok..
kime ne sorsam bilmediğim bir dilde cevaplar aldım..
kimsesiz kaldım..
kim olduğum belliyken kimliksiz kaldım..
ve ben ki sevgili;
sırtındaki açık unuttuğun kapılardan yazıyorum sana..
sen meçhule giderken..
şaşkın bir mavi deniz olurmusun demiştim ya
kendi sahilinde..
bir sus aralığında..
bir rüzgar değse saçlarına
tenin soğuyacak biliyorum..
ve biliyorum
hiç bir şarkı anlatmaya yetmeyecek
o anımızı ki
hadi kıs sesini hırıltısız ve derinden..
duvardaki asılı duran gölgemi yerinden sök
ve sök asılı duran seslerimizi..
sus..
tenine dokunan parmak uçlarım kadar sus..
sana kustüğüm kadar
ahhh içimde nasılda tarifsiz bir tat var ki
yayılıp duruyor tüm hücrelerime..


Kim bilir belki de bu kadar sevmiş olmamızın nedeni
kilometrelerce öteden hissetmek ruhlarımızı ki


Yüreğindeki ritmi boş ver..
dur..
şimdi dur..
kabuk bağlayan bir yara gibi ki
tekrar ettirme kelimelerimi..
aksileşmesin sesim..
hücrelerinde taşıdığın martıların çığlıkları/
kanayan tabanlarının acısı kadar dur ki
bilirim eriyorsun
azalma ve azaltma isteğin var içinde
(içini yerim dediğim düştü yüreğime ve güldüm şimdi manasız)
istedim..
senin kadar bende..
avuçlarımda sımmmsıkı kavrayıp seni
ayak tabanlarıma eritecek kadar istedim ki
dudaklarındaki vişne çürüğü bulaşmıştı tüm bedenime..
alt yazılar geçiyorum şimdi..
az sonralar ki
bir fragman telaşı zaman..
yazdığımı tekrar okumuyorum/
okumuyorum yazdığımı tekrar..
tekrarsız ve tekerrürsüz kelimelerim
boşalıyor avuçlarıma ıslak..
kanadım işte yastığımda dağılmış saçların/
keskin virajların şarampol günlerine uyandırıyor beni..
sana yuvarlanıyorum
her yeni günde ki
sırtını daya bana geniş zamanlarda..
parmaklarım bedenimde gezinirken
sen kokuyordu intihar gecelerimde..
saklandım/
sakladım ellerimi senden bihaber..
parmak uçlarım hatırladıkça seni
bir b/aşka okşuyor kalemi..
bir başka sıkıyor
canın acımadı değil mi?

 
 
 
 
(...)
( Sular-ın Çekilinceye Kadar.. başlıklı yazı kuytular tarafından 2.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.