Geçmişin İzler

Yaşamakta olduğumuz şu anı dondurup geriye baktığımız da, incindiğimiz kadar başkalarını da incittiğimizi görürüz. Kimi zaman bilerek, kimi zaman da elimizde olmayarak çevremizdeki insanlara zarar verdiğimizi fark ederiz.

Yaptıklarımızdan bazen pişmanlık duyar, bazen de hiç aldırış etmeyiz. Kaba ve sert davranışlarımızla insanları üzdüğümüzü, gücendirdiğimiz i daha sonra fark ederiz. Ne yazık ki, hayatımız beyaz düz bir kağıt gibi kalmıyor, kirleniyor, yıpranıyor, yozlaşıyor ve çirkinleşiyor. Yıllar önce geçmişi şarap şişesine koyup; mahzenin en karanlık yerinde muhafaza etmiştim.

Gece yarılanmıştı; sıçradım yatağımdan, şarap şişesi gözümün önünde durup beni geçmişe götürdü. Bir film izler gibi izledim. Tertemiz beyaz kağıda baktım, kalemi parmaklarımın arasına aldım ve ne yazık ki, kalemimde yazma gücünü göremedim. Elim titriyor, beynim çatlıyordu. Herkes ne kadar şen, ne kadar memnun görünüyordu. Oysa ben, var oluşumdan pişmandım. elimde olmadan bazen kırıyor ve kırılıyordum. Yıllar önce bir insana verdiğim acı gibi. Geriye dönmek, hataları düzeltmek mümkün mü?

Tekrar kalemi elime aldım, Kalemimde gönlüm gibi bitkin, titrek ve sönük bir alevle yanmakta olan sigaram gibi! Önümdeki sayfaya vuran ışık bütün geçmişimi sergiliyordu, aşkın izlerini hayal etmemi sağlıyordu. İşte şu an bile gönlümde bir aşk acısıyla sarsılıyorum. Eğer aşk bir güzelliğe düşünceyi bağlamak ve sürekli olarak onu hatırlamaksa ben şu anda halen onu sevgiyle hatırlamaktayım. Oysa var olduğumdan emin değilim. Garip bir duyguyla sarsılıyorum! Ayaklarım çıplak, kalbim kırık ve daldan kopmuş bir yaprak gibi savruluyordum. Her yer karanlık ve sesiz. Üzerime vuran ışık beni ele veriyordu. Çok geçmeden bir ayak sesiyle irkildim! Yaklaşan o ses, güçlü elleriyle kolumdan tutup çömeldiği m yerden kaldırdı. Hayatımı alt üst eden o gece, bana mutluluğun var oluşunu, sevginin olduğunu, her rengin olduğunu göstermişti.

Güneş epeyce yükselmiş, dünyayı hayatla doldurmuştu. Odamı, durumumu eskisi gibi buldum. Masanın üzerinde yazmakta olduğum anı öylece duruyordu. Talihsiz başımı yastığa koydum, uykuya dalmak istedim, ona uyku denirse! Uyanıkken içim daha rahat. Rüyalarımı oluşturan hayaller, sisli ve kâbus dolu…

Vakit geç, hava karanlık, yaşlı acı dolu kalemimden, dökülen kanlı mürekkep beni bu gece mayalanmış hamura çevirmişti! İkimizde bunca yılı nereye sığdırdık? Geçmişimizi kalbimize gömdük ve hep kanadı. Her şeyi unutmak, benliğimden silmek ve kaçmak!

Duvardaki aynaya bakıyorsun, her gün kendini görüyorsun. İşte geçmiş, her gün ayna gibi karşında. Ne şarap şişesi saklar ne de bir mahzen…  

( Geçmişin İzler başlıklı yazı kadriye xoda tarafından 25.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.