• Ana minibüs arıza verdi, parça gerekiyor, mecburen Antep’e gitmem gerekiyor?

  • Bu nerden çıktı, burada parça yok mu ki, yalnız Antep’te mi var?

  • Ana burada bulamadım, bir gün içinde dönerim, merak etme sen?

  • Yok oğul, içimde bir sıkıntı var izin vermem, tekrar bana acı yaşatmayın!

    Karını düşün, doğacak çocuğunu ve bizleri düşün, ben gitme diyorum, çünkü içimde sıkıntı var!

    Bekir anasının yüzünü ve yağmur gibi yaş dökülen gözünü öptü ve odasına çekildi.

    Emine teyze o gece hiç uyuyamadı, gün doğana kadar hep hayallere dalıp durdu.

    Günün ilk ışığıyla birlikte Safiye uyanır, hemen kahvaltıyı hazırlamaya koyulur. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra koşar Bekir’i uyandırdı. Bekir kahvaltısını yaptıktan sonra Bir damat gibi giyindi ve tıraş oldu, yola çıkmaya hazırlandı…

    Ana, ben gidiyorum akşama doğru dönerim?

  • Oğlum gitmeni istemiyorum ne olur dinle beni, içim hiç rahat değil, kötü şeyler aklıma geliyor!

  • Ana yapma Allah aşkına… Sanki ölüme gidiyorum gibi…

    Bekir anasının elini öpmeye eğildi, ama Emine teyze oğlunun elini sımsıkı tuttu, bırakmadı. Bekir zorla elini öptü ve boynuna sarıldı… Ve ebedi bir yolculuğa çıktı!

    Emine teyze hissetmişti kötü bir haberin geleceğini!

    Bekir Antep’te, bir arkadaşına rastladı, arkadaşının arabasıyla dönmeye karar verdi… Hava sıcaklığı kırk derecenin üzerindeydi, o yaz sıcaklığı iki kat daha Emine teyzeyi

    Yakmaktaydı, bütün gün dönüp durmuştu Emine teyze…

    Saat altı civarı, iki polis kapıyı çaldı ve Emine teyze Bekir’in geldiğini düşünerek kapıya koştu… Kapıyı açtığında iki polisi görünce, Emine teyze yakalarına yapışıp, oğlum nerde, diye haykırdı… Türkçe bilmediği için Ruşen’e seslenmişti Emine teyze…

    Polisler, Bekir’in kaza yaptığını ve arabada yandığını Ruşen’ e anlattılar! Bu haberi duyar duymaz Ruşen saçını başını yolmaya başladı! Sanki Emine teyze Bekir’in ölüm haberini bekliyordu!

    Bir ana için büyük bir acıydı! Eline geçen taşları başına vurdu. Yaşlı bedeni daha fazla dayanamadı bayılıp düştü! Günlerce boş boş baktı insanlara. O, boş bakışlarla etrafı bakındı ve sürekli Bekir geldi mi diye sordu!

    Safiye, Ruşen ve çocukların yüzleri hiç gülmüyordu artık. Emine teyzeyi oğlunun cenazesinde bulundurmadılar, çünkü sürekli yatıştırıcı verildiği için hep baygındı!

    Günler aylar geçti, Safiye doğum yaptı ve bir kızı oldu. Hayretler uyandıracak bir hamle yaptı Emine teyze. Torununun kız olduğunu yadırgamadı, aksine kollarının arasından hiç indirmedi onu. Ama sürekli o yavrucuğun kundağını gözyaşlarıyla ıslatırdı! Ta ki Safiye’nin ailesi gelinceye dek. Safiye’nin ailesi, Kızlarını götürmek için Emine teyzeyle konuştular, bu haber üzerine Emine teyzenin evinde tekrar bir taziye yaşandı!

    Safiye ve bebeği gittikten sonra, bir gün Emine teyze Ruşen’le konuştu:

    Sen benim dert ortağımsın, hepsi birer birer beni bırakıp gittiler, sen beni bırakmadın Ruşen! Benim diyeceklerimi iyi dinle. Allah beni cezalandırdı bunu biliyorum, ben evlat arasında ayırımcılık yaptım. Erkek ve kızı bir tutmadım ama bu benim suçum değildi, anamın da suçu değildi, ninemin de suçu değildi, bu geleneğin suçudur, bu örf âdeti koyanların suçudur. Biz kadınlar hep arka plana atıldık, kervanın başına geçirmediler, hep bizi kervanın sonunda yürüttüler… Sana diyeceğim şudur: Sen sen ol kızlarına hep değer ver, onları okut, onlar bizim gibi olmasınlar! Bak, kızlarım hep bana karşı öfkeli, şimdi düşünüyorum, onlar haklı ama ben ne yapayım bu şekilde yetiştirildim…

    Not: Emine teyze neyin ne olduğunu anlamıştı. Bunları anlamak için üç genç oğlunu toprağa vermesi mi gerekiyordu? Elli sekiz yaşında hayata gözlerini yumdu. Ölümünden önce bankadaki parayı Ruşen'in adına devretti. Ruşen köyden ketirdikleri paradan, görümcelerinin ve Bekir'in kızınında hakkı olduğunu düşünerek, eşit bir şekilde bölüştü kalan mirası...

    Kızlarını töreden, örf ve adetten uzak tuttu, elinden geldiğince de okumalarına yardımcı oldu… Ruşen, bir daha evlenmedi, kendini kızlarına adadı. Kızları için kışın ev temizliklerine, yazın biber ve salça yapıp sattı. Yemedi içmedi okuttu kızlarını. En sonunda Ruşen'in yüzü kızlarıyla gülmeye başladı.

                 SON


    Çalışmalarımı takip ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve görüşlerinizi bekliyorum. 

    Gerçek bir olay üzerinde araştırma yapıyorum şuan, olay Mardin Kızıl tepe 1976 da geçmiş...Yeni bir öyküde buluşmak üzere... saygılarımla.

                            Kadriye YAPICI


  • ( O, Tam Bir Anaydı Sayfa 9 başlıklı yazı kadriye xoda tarafından 14.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
    Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.