Kurut mayalım çiçekleri                                                                                                                                                                                        Öykü

                                                                                  Kadriye yapıcı

Sürekli olarak bir o yana bir bu yana kafasını sallayıp sorular sorardı. Ne demek istediğini anlamamıştı. Daha doğrusu dinlemek istemiyordu babası Neşe’yi.

Büyük bir zekâya sahipti ve de inatçıydı, ne kadar kovsa da hep dönüp tekrar kulağına bir şeyler fısıldardı. En sonunda sıkılıp ne istediğini sordu: “Kafamı şişirdin artık, ne diyeceksen söyle? Babasına dil dökmeye başladı Neşe: “ Biliyorum ki her sorduğum soruya kızıyorsun. Bilgi ve yeteneklerimi yerinde ve zamanında göstermek istiyorum baba. Bütün düşündüklerimi sana da söylemek istiyorum. Bir çocuk olduğum için beni dikkate almıyorsun, ama ben kendimi büyük bir insan olarak görüyorum. İster kabul et ister etme... ” Dedi ve annesinin bulunduğu odaya geçti Neşe. Babası sakin ve derin düşüncelere daldı.” haklı bence, çocuk deyipte salmamak gerek.” Dedi babası.

Neşe, sokağa çıkmak için annesinden izin istedi. Oyun oynamazdı, bir kenara çekilip oyun oynayan çocukları izlerdi. Eve döndüğünde, babasına ve annesine olan biteni bir hikâye gibi anlatırdı. Annesi Neşe’nin bu tavrına kızıp: Çok ayıp insan arkadaşlarının ne yaptıklarını söyler mi hiç? Bir daha olmasın,” derdi. Annesinin gözlerinin içine bakarak: “ Ben gazeteci olmak istiyorum. Herkesin hikâyesini yazıp dünyaya duyurmak ve yardım etmek istiyorum” diye cevap verirdi o da annesine...

. “ Kızım bu dediğin işi ancak erkekler yapar, baban hiç izin verir memleket memleket gezmene. Kızlara göre bir iş değil bu, nerden buluyorsun böyle şeyleri” dedi annesi.

Günler aylar yıllar su gibi geçti. Ne babası Neşe’yi ka’le alıyordu, ne de annesi… Neşe, büyük bir hırsla okudu… Okudu. Taa ki istediği hedefe ulaşana kadar.

Bir zamanların ka’le alınmayan çocuğu, şimdi kendi çapında büyük bir insan oluvermişti. Sevinmek de ne demek? Sevinçten uçuyordu adeta. O şehirden bu şehre dolaşıp toplumun sorunlarını dinliyor ve dile getiriyordu. Çünkü Neşe artık bir muhabir olmuştu. Nerde ezilen bir kız ve ya genç erkek varsa bir avukat gibi savunur ve en güzel melodisini söylerdi.

Eskiden bir çocuk iken fikri dinlenmez, bir şeyi zorla dinletmek istediği zaman kovulurdu! Ama şimdi her gittiği yerde en güzel hürmeti görüyordu. Kendisine hep kucak açılıyor, herkes onu misafir etmekten zevk alıp dinliyordu.

Bir sabah arkadaşı Ömer, elinde bir gazeteyle Neşe’nin kapısını çaldı ve gazetedeki haberi gösterdi, bir de ne görsün, “Çiçekler köyünde bütün gençler isyan etmekte,” yazıyordu gazetede. Gözlerine inanamadı. Şöyle fısıldadı Neşe: “Çiçeklere bakılmasa, su verilmese kurumaz mı? Derhal bu gençleri kurtarmalıyız Ömer” dedi.

Neşe, bütün malzemelerini alıp arkadaşıyla Çiçekler köyünün yolunu tutu… Yolda en hüzünlü destanı yazdı. Dokunaklı bir ses tonuyla okudu. Ezberledi. Bu sesten etkilenen rüzgâr, toz, ağaç gölgeleri ve bulut parçacıkları… Hepsi fakat hepsi peşlerine takıldı.

Köye vardıklarında, gördüklerine ve duyduklarına inanamadı. Sonsuz renklerden ve çeşitten çiçekler kurumaktaydı. Hepsinin boynu bükülmüştü. Solukları tükenmek üzereydi.

Bütün köyün erkeklerini, kadınlarını ve gençleri köy meydanına topladı Neşe. Karşılarına geçip donuk donuk baktı onlara. Kimsenin söyleyemeyeceği şeyleri söyledi: “ Siz, ana ve baba olabilirsiniz. Ama bu çiçekleri kurutma hakkına sahip değilsiniz. Bunlar yeşermeli! Bunlar okumalı.” Bir türkü yaktı adeta... Nefesi rüzgâra karıştı, oradan bulutlara vardı dalga dalga… Bulutlara seslendi. Onları şaha kaldırdı. Parça parça bulutlar aşkla, şevkle bir araya geldiler. Koca bir bulut olduklarında en hüzünlü bölümünü okudu türkünün.

Ömer ellerini koynuna dolayıp sessizliğe terk etti kendini. Uğultularla hıçkırıklar yükseldi yavaştan yavaşa. Bulutlar dayanamadı, sessiz ağlamaya başladılar. Bir süre sonra her damlanın güle oynaya toprağa akışını izlediler. Nasıl da heyecanla, aşkla ve şevkle can kurtarmaya, yaşatmaya uçuyorlardı. Onların şakıyan sesinden oluşan şarkı çok daha güzeldi, bir defalık da olsa dinlemeye değerdi.

Çok geçmedi aradan. Damlalar şarkısını bitirmiş, bulutların hüznü damlaların sevincine dönüşmüştü.

Yepyeni bir güneş ışıklarını salıyordu bulutların arasından yeryüzüne. Bu ışıklar kadınlarımızdan oluşan renkli bir demet gibi süzülüyorlardı. Boynu bükük kızlarımız: çiçekler, güller ve tüm bitkiler yürek kamaştıran renklere bürünmüşlerdi semanın şemsiyesi altında.

Neşe büyük bir işi başarmıştı. Mutlu bir şekilde görevine dönüp olanları kaleme aldı. 

( Kurut Mayalım Çiçekleri başlıklı yazı kadriye xoda tarafından 21.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.