Televizyonda tartışma programlarında evrim teorisi sık sık tartışılır oldu son zamanlarda. Üniversitelerden öğretim görevlileri, çeşitli bilim yayın editörleri, ilahiyatçılar vb. kişiler çeşitli program sürelerince bu konuyu tartışıyorlar. Ama bu tartışmalar bir sonuca ulaşmıyor elbette. Çünkü bu kişiler iletişim kurmayı beceremeyen, önyargılı kişiler. Birçoğu da henüz cahil olduğunun bile farkına varamayacak kadar cahil olan insanlar. Ne dinlemesini biliyorlar ne de anlatmasını.

 

Öncelikle üniversitelerden gelen öğretim görevlilerinden bahsetmek istiyorum. Bu kişiler genelde evrim teorisi savunan, inançsız kimseler. Üniversitede öğretim görevlisi olmanın (profesör, doçent vb.) marifet olduğunu zanneden, bir kaç yabancı bilim adamının ismini yabancı telaffuz edince bilimsel olduğunu düşünen, bilimsel terimler kullanarak söylediklerinin de bilimsel olduğunu zanneden kör cahiller. Bu insanlar bulundukları yerlere torpille ya da yalakalıkla gelmiş, mesleki anlamda hiçbir şey üretememiş, öğrencileri üzerinde egolarını tatmin etmiş, içgüdüleri ile hareket eden, uzman olduklarını iddia ettikleri konuları anlatmaktan bile aciz olan kişiler. Bende üniversite okudum. Araştırma görevlisi ne yapar, doçent ne yapar, profesör ne yapar çok iyi biliyorum. Madem bu kadar bilimle uğraşan kişilersiniz neden Türk Üniversitelerinin araştırma ve tezleri dünya üniversitelerinin araştırma ve tezleri sıralamasında bulunmuyor? Şimdiye kadar Türk Üniversitelerinin ürettiği bir tek bilimsel veri gösterin. Yoktur. Çünkü bu insanlar o kadar çok batı hayranıdırlar ki batılılar gibi yaşamanın bilim olduğunu zannederler. Dinlemesini bilmezler, dinlediklerini analiz edemezler. Birkaç bilimsel terim ezberleyip, yabancı bilim adamlarının isimlerini yabancı telaffuz etmeyi bilim zannederler. Bu içler acısı bir durumdur. Daha acıklı olanı ise bu kişilerin söyledikleri fikirler kendi fikirleri değildir. Kulaktan dolma fikirlerdir. Papağana benzerler yani. Kendilerinin farklı olduklarını düşünürler. Toplumun tamamını cahil olarak nitelendirip, anlaşılamadıklarından bahsederler. Hâlbuki bu durumda asıl cahil kendileridir. Ayrıca bu kişiler inançlı kişileri cahil ve yobaz olarak nitelendirip aşağılarlar. İnançlı kimseleri dinlemek dahi istemezler. İnançlı kişilerle dalga geçerler. Hâlbuki asıl komik durumda olanlar kendileridir. Zira onların ezberledikleri evrim ve yaratılış meseleleri batılı bilim adamlarının kabul ettikleri meselelerdir. Yani onlar İslam çerçevesinden değerlendirmezler hadiseyi. Bilim Avrupa’da Ortaçağ kilisesinden koparak geliştiğinden, bu kör cahiller dinin bilim önünde engel olduğuna inanırlar. Halbuki Ortaçağ Avrupa’sında hakim olan din Hıristiyanlıktır ve Hıristiyanlık bozulmuş ve tamamıyla papazların hakimiyetine geçmiş bir dindir. İslam hukuku, İslam ahlakı, İslam’ın bilime bakış açısıyla alakası olamayan bir dindir. Ama bu kendilerini gelişmiş sanan cahiller bu ayrımı bile yapamayacak kadar cahildirler. Fakat tarih göstermiştir ki Avrupa bozulmuş olan Hıristiyanlık dininden uzaklaştığı ölçüde bilimsel olarak gelişmiştir. Orta Asya, Asya ve Arap yarımadasındaki Müslüman ülkeler ise İslamiyet’ten uzaklaştıkları ölçüde bilimde gerilemişlerdir. Bu yadsınamaz bir gerçektir. Ama her ne hikmetse bu zavallı insanlar İslamiyet’i, Müslümanları ve inançlı kimseleri aşağılamayı bir gelişmişlik alameti olarak görüyorlar. Hâlbuki inanıp inanmamakta özgürler. Hiç kimse onları inanmadığı için suçlamıyor. Peki, inanmadıkları bir olgu ile neden dalga geçiyorlar? Bu hakkı onlara kim veriyor?

 

İkinci kısımda ise yine inançsız olan, saç sakal uzatmayı marifet sayan, tuhaf giyinip tuhaf konuşmayı bilimsellik zanneden; bilim yayıncıları, öğrenciler ve basın-medya elamanları var. Her ne hikmetse bu zavallılar da inançlı kimselerle dalga geçmeyi marifet sayıyorlar. Hâlbuki asıl dalga geçilecek konumda olanlar kendileri. Ama dalga geçmek bir cahillik alametidir. Bunun farkında değiller. Saçını sakalını istediğin gibi uzatabilirsin, istediğin gibi konuşup istediğin gibi giyinebilirsin. Tüm bunlar senin kişisel mahremiyetindir ve seni ilgilendirir. Ayrıca bir kişi, saçı ve sakalıyla, kıyafeti ve konuşmasıyla ne modern olabilir, ne de gelişmiş olabilir. Modernlik ve gelişmişlik fikirlerle alakalıdır. Bu kimseler de batılılardan daha fazla batılı, Avrupalılardan daha fazla Avrupalıdırlar. Kendi fikirleri yoktur. Bir yerlerde okudukları ya da bir yerlerden duyduklarını kendi fikirleriymiş gibi savunurlar. Düşünmeden ve üretmeden yoksundurlar. İletişim nedir bilmezler. Tek amaçları karşı tarafı alt etmekdir. Günü birlik yaşarlar ve fikirleri günü birlik değişir. Birkaç bilimsel terim ezberleyip her yerde bu bilimsel terimleri pazarlarlar. Hâlbuki ne bilimle ne de bilimsellikle alakaları vardır. Dinlemesini bilmezler ve saldırgandırlar. Saldırganlıkları ve yüksek seslilikleri cahilliklerinden ileri gelir. Her şeyin en doğrusunu kendilerinin bildiklerine inanırlar. Batıdaki din-bilim çatışmasını İslam’la bağdaştıracak kadar kör cahillerdir. Polemikler üzerinden rant sağlarlar ve söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmaz.

 

Üçüncü kısım ise İslam hakkında çeşitli üniversitelerde ya da eğitim kurumlarında eğitim görmüş olan, inançlı fakat yetersiz olan kimselerdir. İslam hakkında öğrendiklerini düşünce dünyalarıyla bağdaştıramamışlardır. Her nedense karşısındaki inançsız kimseler önünde ya yersiz bir büyüklenmeye ya da yersiz bir aşağılık duygusuna kapılırlar. Aslında imanları zayıftır bu kişilerin. Neredeyse karşılarındaki cahillere hak verecek kadar cahillerdir. Dinlemesini bilmezler, dinlediklerin anlamazlar, sorulara yeterli cevap veremezler. Kafaları karışıktır bu kişilerin. Arapça konuşmanın tesirli olacağına inanırlar. Kalın ve keskin çizgilere sahiptirler. Tartıştıkları inançsızların, kendileri vesilesiyle inanç sahibi olacaklarına inanırlar. Genellikle de televizyon programlarındaki evrim tartışmalarına bu yetersiz kişiler katılırlar.

 

 Hâlbuki gerçekten İslam’ın ne olduğunu bilen, İslam ve bilimin çatışmadığını ispatlayabilecek, gerçek iman sahipleri de vardır. Bu kişiler ne yersiz bir büyüklenmeye ne de yersiz bir aşağılık duygusuna sahiptirler. Konularında uzman kişilerdir. Analiz yetenekleri ve iletişim becerileri yüksektir. Karşıdaki insanı dinlemeyi bilirler. Mantıklı ve makul cevaplar verirler. Fikirleri kendilerine aittir. Ama bu kişileri televizyonlardaki tartışma programlarında pek nadir buluruz (nedense?).

 

Televizyonda yayınlanan evrim tartışmalarının hemen hemen hepsini sonuna kadar izliyorum. Hepsi saçmalıklarla ve safsatalarla dolu. Birileri suyu bulandırmaya çalışıyor. Birileri insanların kafasında şüpheler uyandırmanın telaşında. Kötü niyetli insanları görmemekse tam bir körlük olur. Dini büyücülük olarak nitelendirenler, bilimle din çatışmasına parmak basıyorlar. Ayrılıkçı bu kişiler bilimle dinin birbirinden çok ayrı olduğunu söylüyorlar. Eğitim verirken yalnızca bilimden bahsedelim diyerek yeni nesillerin inançsız olmasını istediklerini belirtiyorlar. Ayrıca bilimin gereksiz olduğunu düşünen sözüm ona inançlı kişiler de var elbette. İslam dinini tanıyıp bilimin gereksiz olduğunu düşünen kişi nasıl bir cahildir siz karar verin. Sonuç olarak, konuya hakim olmayan cahiller bilimden ve dinden bahsediyorlar. Bu kişilerin, bir oyunun parçası olduklarını görmemek tam bir gafillik. Bu kör cahil papağanları kınıyorum. Ne evrimi, ne dini ne de evrimle din arasındaki ilişkiyi anlatabiliyorlar bu kişiler. Hepsi rant peşindeler, hepsi haklı çıkmak derdindeler.

 

( Evrim Tartışmaları Hakkında başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 26.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.