Nazire- Rüzgar...



 

SAYIN ÂDEM HOCAMIN SON ŞİİRİNE NAZİRE…

 

VAR OLUNUZ





''Rüzgârına âşık

Fırtınasına sevdalı…'' (Âdem Efiloğlu)

 

 

 

Makberin izinde; aşkın indinde ve sarmalında yerkürenin sema denen aşkın hulasası sonsuzluğun teninde saklı duygularım.

Renklerden coşkum suskun bense İlahi Rakımda saklı Aşkı içime çektim öncemde değil iken reşit sevdalar ve işte bayrağımı en tepeye diktim.

Bir sanrı ertesi sancılandığım.

Aşkın ertesi b/ölündüğüm ve işte:

Bir b/ölü iki iken aşkın yolunda hoyrat rüzgârın da peşinde.

Kolluk kuvvetim iken bir imgeyi sağaltıp da…

Göç mevsimine ermeden sözcükler iken kelamın yitiminde ansızın neşreden gözümün her seğirdiğinde andıklarım yüreğim her sektiğinde namım bilip de sevgiden nemalandıklarım.

Kırlangıcın kırık kanadı serçelerin naif varlıkları bense aşka aş eren bir beşer insan olmanın vaktinde varsa yoksa altına imzamı attığım İlahi Aşkın akdinde.

Göz pınarlarım…

Ah, leylim:

Ah, sevdam…

Mahcup yüreğimden sökemediğim o son v/edam.

Günlerden aydınlık bir ilkbahar sabahı gecenin üstünü örttüğüm atla ruhumun sökülen dikişleri misali arz ettiğim sessiz nidaların ve dualarımın da olur İnşallah bir kabul vakti.

Temkinle yaşarken.

Tevazu yüklü mabedimde uçuşan saçlarımın her telinde konan kelebek misali hüznüme ördüğüm saçları hüzün ekip aşk biçip de cümlelerden ruhuma inen ışık misali.

Hörgücüm yok ama bir heybem var.

Azımsansam da gözümden düşmeyen sevdam var.

Bir artık yıl iken Şubatın peşrevinde saklı otuz güne ermeden yirmi dokuzuncu günün faslı ve nazlı yârim ve mahşeri sessizliğin bekası ansızın doğacakmışçasına gün ve gece…

Bir solduğum bir açtığım camı kırık pencere.

Mealimde uçuşan tomurcuklar bazen yakalandığım rüzgâr ve eğer ki bir cellatsa kalem ölmeye değer nice dinmeyen v/edalarım var.

Ar bildiğim.

Arz ettiğim.

Aş erdiğim…

Aksanlı dilinde aşkın arşı alaya çıkan şaşkın kalemin izinde.

Bir giz olabilir içimdeki kavruk yürek ya da diz dize yaşadığım dizelerden ördüğüm o hüzünden yelek.

Mihrabı da yerinde hani solumun ve sağım sancılandığı kadar kalem iken sağdıcım miski amber kokan annemin varlığında dualarımı eksik etmediğim beş vakitten de fazlasına duyduğum ihtiyacın ve aşkın nüansı ile…

Kimi zaman savsaklansam da cihanın gölgesine düşen bir kordan acı.

Kimi zaman sevdalansam da karşılığı var ya da yok: gülüp geçtiğim içimdeki dev/asa sancı, sızı.

Sızan yaşın.

Sızan rahmetin.

Sıvazladığı kadar İlahi Gücün ayrılmadığım mabedim.

Muhabbet ehli bir yakarış ve işte tek Dostum İlahi Makamın beni aralıksız çağırdığı.

Külliyemde külümde.

Künyemde külliyen doğru bildiklerimin nezdinde.

Kusurumla ve günahımla ve sevabımla yaşadığım cennet annemin ayaklarının altına serili bazense çaresizliğin peşrevi ve Pişekâr gölgeler ve pişkin yürekler bense piştikçe yandığım yandıkça çoğaldığım oysaki haizi olduğum o tek zerrenin sonsuzluğun nezdinde yürüdüğü ufuk ve umudun sarkacı unutamadığım unutmaktan kaçındığım kadar annemin yüzü ve annemin sesi, cihanın cennet bahçesine serili varsa yoksa SEVGİNİN nesri ve neşri.

Mıntıkam.

Mizacım.

Miracım.

Minvalinde aşkın köpüren denizin ve bentleri aştığım kadar da İlahi Aşkın peşinde sükûnet dilediğim ömrün son perdesi bense gökte saklı uzandığım o hasreti ve umudu içime çektiğim kadar vereceğim son nefesin öncesinde nefsime attığım tokadın da ertesi…

Varsın celladım olsun kalem.

Varsın varmamayım meçhul sona.

Vakitli vakitsiz sevdiklerim ve işte na’şıma eşlik eden diri bir ruh dingin bir yürek ve tükenmezken de kalemin diviti…

Kaybolmaya müsait kaybetmediğim kadar umudumu kabaran yüreğimi huzurla eşleştiren varsa yoksa ektiğim tohumların baş verdiği ve de dolgun başak taneleri kadar boynum nasıl ki kıldan ince Allah katında ve işte sonlanmayan sevdam kimine göre bir serap bense günahımla sevabımla eşlik ettiğim bu manevi hazzın da bilincinde baş koyduğum kadar maneviyata asla da silik addedilmeyecektir parmak izim ve kalemin mührü ile müridi olduğum İlahi Sevginin anbean eşliğinde…

 


( Nazire- Rüzgar... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 25.02.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.