Ömür Hanıma Mektuplar -1-



‘’Gökyüzünü öpmek isterdim Ömür Hanım, gözlerimle değil
dudaklarımla. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşı-
maktan.’’ (Alıntı)

 

 

Sağanağına yakalandım: yağan düşlerden bir küre inşaat ettim cihana kardeş bellediğim bir dünyayı yüreğimle kalemimle küredim önceme küskün yarına meftun belki de bir ağacın kurutulmuş direği idim:

Kâh kökü kurumuş bir ağaç gövdesi…

Kâh, şehrin beyhude ekseninde saklı bir elektrik direği aydınlattığım kadar sokağı aymazlığında yalnızlığın sonsuzluğa mahal veren bir ışıma saklı iken ruhumda dünümden ayırt edemediğim günümden sürgün edildiğim o talaşlı lahza.

Telaşımı mazur gör ama yitimimden de haberdar edeceğim elbet seni lakin öncesinde eseceğim yetmedi gürleyeceğim yetmedi solan tenimden yeniden doğacağım sönen ışığımdan da büyük bir kasveti taşırken yüreğimde delişmen deli cesaretimle azıcık daha yanacaktır canım ben ki bir mevta ben ki saydam bir yürek ben ki şakıyan kuşun sağdıcı mevsim gibi delişmen rüzgâr gibi içime ters esen.

Günümü uyuttum dizlerimde.

Annemin beşiğini tıngır mıngır salladım gün bitiminde.

Geride kalansa o sessizlik ve O Ulvi Çağrı:

Hazanın bam telinde basılı geçmek bilmeyen bir ağrı.

Öncem kayıp, Ömür Hanım anda saklı mevcudiyetim ve yüreğimde saklı o devasa yarık.

Bir inilti iken duyduğum.

Seferisiyim sözcüklerin ve güvendiğim sağduyum:

Mademki solumla yatıp kalkarım.

Mademki solumdaki tahakküm ile yaşarım.

Solumdan sağıma uzanan o yol ve işte aşkla eşelediğim aş erdiğim ve de aşk iken tek servetim.

Ruhumun hicranına b/andım kalemi ama yetmedi.

Çok ama çok sevdim ben kederi:

Acımla beslendim kaderime yüklendim açamadığım kapıları ise Rabbime havale ettim…

Havale geçiren çocuksu yüreğimle.

Hazzından değil acısından gelen çağrı ile.

Açığa alındığım kadar bazen bir muallime bazen bir memur tünediğim yüreğin kerameti ve işte gözümden de sakındığım kadar sevgiydi arz ettiğim talep bulmasa da yağan laneti öteledim öncemde mahcup anda iken tevazuum yarına odaklı bir meyyal iken göğsümden sökün eden yüreğimden dökülen her zerre…

İfa ettiğimden de öteydi yaşam.

Öncesiz bir anaç yürek.

Sonrasız yetim bir ayraç

Verdiğim o devasa Es.

Acımdan doğdum.

Açımdan geçemedi acılarım.

Açmaza girip Rabbimde buldum teselliyi temennim odur ki:

Kimsenin yüreği ağlamasın.

Varsın olsun çağlayım.

Varsın olsun için için ağlayım.

Sevgili Ömür Hanım, sefasını sürdüğüm kadar cefamın minnet de etmezken bir Allah’ın kuluna meylettiğim bir Rakımdır bir Makamdır konduğum.

İnsan sevgimden çıkıp da yola kendimden firar ettiğim.

Sevdiğim kadar sevilmediğim neydi hem?

İçimdeki izdihamı önce yere sonra göğe serdim.

Eziyet bildiğim değilken sevgim bir meziyet babında herkesi ama herkesi yüreğimde ağırladım.

Ve işte saf tuttuğum safiyet

Yüreğimden gelen o afiyet.

Kaf Dağında gezinenlere meyletmediğim kadar da af diledim aralıksız Rabbimden kimse şirk koşan Rabbine kimse nefreti şiar edinen.

Şiarım nasıl ki sevgi ve İlahi Adalet…

Ben seni çok sevdim:

Bazen durduk yere.

Bazense sebepsiz.

Öykündüğüm kadar aşka kavuşulası mizacım Rabbim için yandığımdan da öte yağan rahmeti tek tek çekmişken içime bahşettiğim bu yoldan da yoktur asla dönüşüm.

Benim bir tek öyküm de bu değildir elbet.

Diğer öykülerimde buluşuna dek emanet ol Mevla’ma…

 


( Ömür Hanıma Mektuplar -1- başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 1/16/2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.