Gelen Eren Hoş Gelmiş

 

Onu tanıdığımda bende ustalığına şaşırmıştım lakin ona yakıştıramamıştım. Küçük sarraf dükkanımda kitaplarımla uğraşırken, esnaftan arkadaşlar boş zamanlarında gelir şiirlerimi dinler onlarda hepsi olmasa da Bakkal Remzi benim gibi şairdi karşılıklı atışırken dinler çaylarını yudumlardı. Ben.

 

Ben gibi şairin açmaz gonca gülü

Beni görünce edebinden örterdi tülü

Nasıl başında ötmesin bu bülbül açarken gülü

Bakmazsa yüzüme yaşayan değilim bilin ki ben bir ölü

 

Bakkal Remzi aldı sazı eline.

 

Edep haya varken bakmaz yüzüne senin

Edebinle iste o kızı gönlü olsun yerin

Bakma aval aval bana eser rüzgâr serin serin

Aşk öldürtmez insanı yakan aşktır geri kalmaz külü

 

O gün muhabbetin içine selam vererek girdi.

-Selamun aleyküm ey meclis dostları ey erenler. Aylardır sizi ararım geldim ta uzaklardan.

Genç bir delikanlıydı. Hep birlikte selamını aldık ben.

-Buyur otur evladım hoş geldin, kimsin kimlerdensin?

-Kim olduğumun ne önemi var, aşk ilinden geliyorum yüreğim yangın yeri, muhabbet dergahında söndürmeye geldim.

Şaşırmıştık haliyle. Aşktan divane olmuş bir veliydi, aşk zaten deli eder sonrasında veli eder. Hep uzatır eli, eserken yeli akıtır gözde seli. Başladı okumaya:

Nedür bu pîç pîç ü çîn çîn ü ham-be-ham kâkül

   Nedür bu turralar bu halka halka zülf-i müşgâsâ”

“Bu kıvrım kıvrım, büklüm büklüm, kıvır kıvır kahkül nedir

 Bu alındaki perçemler, bu misk kokulu halka halka güzel zülüfler nedir”

 

“Görmez cihânı gözlerümüz yâri görmese

Mir’ât-ı hüsni var ise ‘âlem-nümâ imiş”

“ Gözlerimiz sevgiliyi görmezse dünyayı görmez olur.

Onun güzelliğinin aynası varsa dünya görünür olur.”

 

Böylesine gazeli bu zamanda söyleyen çıkmazdı, sanki ötelerden gelmişti. Ben.

-Evladım bu şiirler senin mi?

-Evet benim.

İnanmamıştım ona, sanki bir yerlerden araklamıştı. Lakin söylerken içten söylüyordu araklama olmazdı.

-Evladım adın ne senin?

-Bana baki derler evvelden size geldim muhabbetine katılmak istedim.

Ağzım beş karış açık kalmıştı, bu bildiğimiz Baki idi.

 

“Uçdı bu fezâlardan mürg-i dil-i nâlânum

 Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var”

“Uçtu gitti bu göklerden inleyen gönlümün kuşu

Eğlenemez oldum yolculuk kederim var”

Hepimiz şaşkınlık içinde birbirimize bakarken.

-Şaşırmayın erenler dostlar, dost meclisini özlemiştim Rabbime niyaz ettim beni bir anlığına buraya gönderdi. Ben.

 

Gelen eren hoş gelmiş

Ötelerden bize dost kokusu getirmiş

Bu aciz gönlümüzün şifasına derman getirmiş

Gönderen bin şükür aşk ilinde bize gelmiş

 

Bu hayal miydi düş müydü anlayamadım lakin gerçekti, ötelerden gelmişti. O günün üzerinden on yıl geçti hala o günkü sevinç neşe muhabbetin tadı hala damağımızda duruyor.

Mehmet Aluç

 

 


( Gelen Eren Hoş Gelmiş başlıklı yazı kul mehmet tarafından 18.09.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.