Mazlum ateş, ayın yanılgısı ve nefesini tutan Tanrı gibi içime kapandığımdan mıdır ne tüm öfkem sadece kendime.

 

Öğütülen düş ambarında saklı teyakkuz ve gerçekler: aşkın da atıl damarlarında pompalanıyor hasret ve düş cambazları fink atıyor eskimeyen kitapların eskimiş sahiplerine atıfta bulunuyor evren.

 

Göğün miski amber kokuları bazense ket vuran bir direniş elbet kontağını da kapatıyor kimi zaman mevsimin ve düş radarına yakalanan yüksek ateşli imgeler an geliyor kök söktürüyor şaire.

 

Ilıman bir iklimin özlemi ve künefe tadında uçuşan duygular peyderpey dağıtıyor da saçlarını saf şehrin ve saf şehirli kızın, aşkın kotası doldukça yükseğe çıkıyor sesi bilinmezin ve kavuşulmazlığın hikâyesini yazıyor kalem.

 

Matemin sinesinde yangın.

 

Yangının haznesinde nice kıvılcım.

 

Ve sözcükler tünüyor geceye ve tütüyor yaşlı bacasından ömrün.

 

Kinayeler belki de atar damarı şehir ışıklarının ve uyuyan şehir sakinleri belki de asla uyanmayacaklar yeniden hele ki şiir izin vermesin sabahın uzvu iken hasret ve gecenin köründe dinmek bilmeyen bir rahmet belki de ölüme özlem.

 

Mizacı tırnak arasında saklı hikâyenin ve külüstür arabaların sessiz kornaları asılı kalmakla asmak arasında gidip geliyor cellat en çok da kendi kellesini koparmak adına sarılıyor boğazına gecenin ve tüm gececiler çoktan sızmış belli ki gün yüzü görmeye takatleri yok ya da güne damga vuracak bir ışıkları yok.

 

Asil yürekli hikâye kahramanı kuş konduruyor ve alıyor boyunun ölçüsünü ve sistematik bir kaygı ile göç telaşı başlıyor.

 

‘’Fiziksel olarak sanki kafam uçup gitmiş gibi hissediyorum ve bunun hissi şiir. Dünyayı başka türlü görmek ve başka bir bilmenin içinden onu imgeleştirmek…’’(Alıntı)

 

Çığırtkan alfabe ve dizimler ve biçem.

 

Aşkın kayıtsızlığında hasrete direnen bir sezi gibi düş kulvarında bir şiir dilemek ve bir şiir bilemek belki de bilinmezin sırlarına denk düşen bir girizgâh…

 

Rotasından başka nereye saparsa şiir…

 

Şair kenetlenmiş bir kez yüreğine ve rüzgârın şapkasına konan ölü bir kuş gibi ikilem yüklü…

 

Hem ölebilen hem de uçabilen.

 

Külfeti ömrün seyyah imgeler ve satırlardan taşan duygular anlaşılmazlığın kaygılarını taşıyan şiir peygamberleri ve dizelerin hicranına mutluluk eken düş perisi.

 

İzahı var ya da yok…

 

Kimin umurunda.

 

Çoktan şiir olmaya meyletmiş bir yolcunun öyküsü bu ve baştan sona yanılgı ile dolu ömrün de resmedildiği bir mizansen ve şakıyan iç sese atıfta bulunan Tanrıdan başkası da vakıf değilken içinden geçenlere ne zamanki yemini kabul görüyor Allah katında şiir yüzlü çocuklar ve insanlar peyda oluyor.

 

Bir teferruat ise vurgulanan ve en vurucu tabiriyle illet bir ölüm iken aşkın mukozasındaki o çatırtı ve düş yüzlü geceyi tırnağının ucuna kadar titreten ve ölüm kokan bir bahçede ilahlaşan imgeler ve soytarı yükümlülükleri ile asılı kaldıkları şairin hafızası elbet g/örücü güçler asla veryansın da etmiyor ne zamanki şiir mizaçlı bir kıvılcım başlatsın o devasa yangını…

 

Yanan da şairi yakan da.

 

Yanmanın mucidi ve müridi iken şiirlerden arda kalan ve gecenin tozunu atan tufana sığınan bir mazlum ve şakıyan yüreği nasıl ki geçit veriyor bilinmeze ve aşka ve işte şiir doğuyor mutsuzluktan ve şiir akıyor karanlık gözlerinden gecenin ne zamanki şafak ağarana kadar aşkı da hayatı da ağırdan alan şair hafifliyor ve resmettiğine değil yazamadıklarına kafa tutuyor bir sonraki şiire kadar artık nasıl dayanacaksa…

 

Ve bir önceki hayatından beri sahip olduğu bedenine iliştirirken bitimsiz duyguları ve hamt ederken şiir adına ve yad ederken ölü şairi tıpkı vurguladığı üzere…

 

‘’Bedene teğelli söz.

Üstelik daha da yalnız olunabilirdi

Yalnızlık olmasaydı…’’ (Alıntı)

 

Madem bir ilinti idi yalnızlık ya da kayrasında saklı kalmış ve içinde boğulan inilti…

 

Yeter ki düş pazarına düşmesin gerçekler yoksa şiir olmanın ya da şiir yazmanın ne anlamı kalırdı ki?

 

Her parantezin yeni bir yalnızlık ihtiva ettiği ve her yalnızlığın da desturu iken şiir ve mukozasında şiirler salgılayan bir ipek böceğine özenen kelebek misali gününü şiirle ve aşkla bir tutan şair ve bitimsiz hezeyanlarında saklı sırları ile şiirleri mimleyen gölgeler ve imgeler belli ki aşk da şiir gibi bir sağaltım…

 

 


( Şiir Ve Şair... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 13.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.