SEN GİDİNCE…

Ey gece
Aldırma güneşin ihanetine,
Alacakaranlık düşerken geceye;
Bekle…
Dönecek,o, ateş ateş parlayan sevgili…


Dışarda lapa lapa yağan kara inat,içimdeki sımsıcak aşkımla yazıyorum bu yazıyı.Yitirilmiş umutlarımın ardından kabul etsem de vefasızlığını “cefadır bana O’ndan gelecek acı” deyip sineye çekiyorum bağrımdaki yangını…

Varlığında ve yokluğunda kaybettiğim ve hala kaybetmekte olduğum onca şeye rağmen seni sevebildiğime,sevgimin senin sevginden büyük olduğuna hele de aşk yeminime sadık kalabildiğime sevinmeli miyim üzülmeli miyim bilmiyorum…Şimdi geriye dönüp baktığımda bana çektirdiğin onca acının ardından içimde nefretten başka hiçbir duygunun kalmaması gerektiğini görüyorum.Ancak ne yaparsam yapayım sana olan aşkım her geçen gün artıyor,anlıyorum ki görmek ;kalbe söz geçirmeye yetmiyor(muş).İçimde değmeyen bir sevdayı büyüttüğümü bilsem de inatla seni sevmeye devam ediyorum.Kalbime sığ(a)mayıp her geçen gün göğüs kafesimi daha da sıkıştıran sevdanı,ilk çocuğuna gebe bir annenin zevkle çektiği sancıları gibi ben de zevkle inliyorum acıdan…

Geceleri sevişirken yalnızlığımla,yaşadığım o derin hazdan ağlıyorum aslında.Şu çift kişilik,tek ruhluk yatağa sen yerine yokluğunla girmek öylesine acıtıyor ki…Bazen sırf bu yüzden yalancı sevdalarda sabahlıyorum.Sahte mutluluklar yerleştiriyorum yüzüme,sahte insanlarla sahte zamanları paylaşırken...Sahi zaman demişken bir sorum olacak sana…O kapıdan çıkıp gitmeden önce neden bozdun zamanla aramı ? Gizli bir antlaşma imzalamışsınız sanırım.Geçmiyor zaman yokluğunda,benden yana olmuyor akrep ile yelkovan.Hem geçse de öyle yavaş ki,görebiliyorum yelkovanın birbirine kavuşturduğu saniyeleri.Hele geceleri zaman sözcüğü kaybedince anlamını ! Kendimi bir boşluğun,bir hiçliğin içinde çırpınıyor gibi hissediyorum…

Biliyor musun farkında olmadan bir sürü kopya üretmişim kendimden.Her birine farklı bir maske takıp,farklı duygular yüklemişim.Kaç kopyam oldu acaba ? Aslım nerede ? En önemlisi de ben hangi kopyayım ? Bilmiyorum…Tek bildiğim; bildiğim bir coğrafyada bilinmez bir insana dönüştüğüm…

Başıma gelen her şeyin senin yüzünden olduğunu bilsem de bir türlü vazgeçemiyorum seni sevmekten.Acı ve sen hayatımın öyle büyük bir bölümünü kaplamışsınız ki, hayatımdan çıkarmak istediğimde sizi,yeri doldurul(a)maz bir boşluk bırakacağınızı biliyorum.Bu yüzden de acımın bir katresinin dahi azalmaması için elimden geleni yapıyorum.

Hayatıma birilerinin girebileceğini,kendimi yenirlerle(!) avutmam gerektiğini söylüyorlar bana sürekli.Ama ben seni seviyorum,istemiyorum bir başkasını.Seninle öğrendim,sende yaşadım duyguların en güzelini.Nasıl ihanet edip de gönül veririm bir yabancıya (daha!).Ahh ! Kimse bilmiyor ; seninle geçirdiğim bir an’ımı bile unutmaktan delice korktuğumu,her saniye özlemine özlem katıp sonra çektiğim acıya “ohh acısı hala benimle,eksilmemiş sevgim/acım” deyip ellerimi çırpa çırpa çocuk gibi sevindiğimi…

Aslında bana en çok koyan terk edilmek değil de seni bir başkasıyla paylaşıyor zorunda olmak.Gönül tahtın’dan beni kaldırıp O’nu oturtman…Neden yet(e)memiştim ben sana.Ellerimi tutup beni sevdiğini söylediğin o gün gözlerin ışıl ışıldı.Nedenini sorduğumda “sebebi sensin” demiştin.Nasıl oldu da birden değişti her şey ? Ben mi bir şey yapmıştım , yoksa senin o çok güvendiğin sevgin mi bitmişti ? Ne olmuştu/k biz/e ? Kabullenemiyorum yaşattıklarını bazen…Ama sadece bazen.Geriye kalan zamanlarda hala eskisi gibi deli divane seviyorum seni…

S.D

( Sen Gidince… başlıklı yazı sena-dede tarafından 19.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.