Katar neden hedef alındı? Bölgedeki bazı ülkeler, Katar'ın son yıllarda izlediği dengeli dış politikasından rahatsız olanlar vardı. Bağımsız bir dış politikası olan Katar, uluslararası alanda özgün bir duruşa sahiptir. Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Arap ülkeleri, Katar'ın son yıllardaki bağımsız dış politikasından ve Arap dünyasındaki İslamcı hareketler ile iyi ilişkiler kurmasından rahatsızlar. Tasmaları her ne kadar ABD’nin elinde olsa da, örgütlenmiş bir halkın yıkım gücünden de çekinilmektedirler. Ölümü gelen it, cami/kabe duvarına işemeye kalkıyor. Ölümün ecele faydası yok ki!

      1981 yılında kurulan Körfez İşbirliği Konseyi'nin amacı ‘ortak dış politika uygulanması’ olsa da Konsey üyesi altı farklı ülke, altı farklı dış politika uygulamaktaydı. 1995'te Katar Emiri olan Şeyh Hamid Bin Halife Al Sani, Katar'ı Suudi Arabistan'ın şemsiyesi altından çıkarmaya karar verdi ve siyasetini bu yönde belirledi. Şu an körfeze baktığımızda, bağımsız bir dış politikaya sahip olan Katar uluslararası arenada özgün duruşa sahiptir.

     Son 20 yılda Katar'ın uluslararası alanda yerinin ve saygınlığının yükselmesini, "Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleri Katar'ın bağımsız dış politikasından ve önemli bir aktör haline gelmesinden rahatsız oluyorlar. Suudi Arabistan, Katar'ın uluslararası alandaki aktif rolünün sona ererek sınırlarına dönmesini ve 1995'ten önce olduğu gibi Riyad'ın şemsiyesi altına girmesini istiyor.

     Zıt kutuplar arasında denge politikası yürüten Katar, hem İran'la hem de İran'a düşman olan körfez ülkeleriyle iyi ilişkilerini sürdürmeye davam etti. Katar, bölgedeki iki büyük rakip İran ve Suudi Arabistan arasında kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumayı başardı.

     Hamas gibi Arap dünyasındaki diğer İslami hareketlerle ilişkileri olan Katar, bu hareketleri terör örgütü olarak gören Batılı ülkelerle de iyi ilişkilerine devam etti. Körfez ülkelerinin terör örgütü olarak kabul ettiği bu hareketleri, Katar, bölgedeki halkın bir parçası ve temsilcisi olarak görüyor ve onları destekliyor. Katar'ın bu gruplarla ilişkisi, son yıllarda körfez ülkeleriyle arasının açılmasına ve ilişkilerinin kötüye gitmesine neden oluyor.

     Katar'ın vereceği tepki ve alacağı kararlar, şu an bazı Arap ülkeleriyle yaşadığı sürecin nasıl şekilleneceğini belirleyecektir.

     Katar ile Arap ülkeleri arasındaki kriz bir anda ortaya çıkmış değildir. Katar'a yönelik bu saldırılar, uzun zamandır planlanıyordu. Bu kriz, Riyad ve Abu Dabi'nin oluşturduğu 'karşıt Arap devrimi' liderliğinin Katar'ın gücünü kırma çabasıdır. İftira ve şantaj dolu bu çabalar, her zaman Arap halkının yanında duran, yolsuzluk ve haksızlığı reddeden Katar'ın dış politikasını hedef almaktadır.

     Katar’la ilişkisini kesen ülkeler; hiç de iyi niyetli değildir. Efendileri olan ABD’nin talimatlarıyla hareket etmektedirler.

    Arap halklarının onur ve özgürlük taleplerine karşılık, birkaç İngiliz şirketince yönetilen Birleşik Arap Emirlikleri düşmanca politikalarıyla Suudi Arabistan’ı da etkisi altına almaktadır.

      15 Temmuzda Türkiye nasıl hedef alınmış ise, şimdi aynı şekilde Katar hedef alınmaktadır. Katar'ın dış politikasının Türkiye'ninki gibi bölgedeki halkları desteklemek ve onların haklarını korumak temeli üzerinedir. Türkiye'deki darbe girişimi sırasında gerçek yüzü ortaya çıkan ve Türkiye'ye saldıran BAE medyası, şimdi de aynı iftira ve yalanlarla Katar'a saldırıyor.

   Arap ülkeleri arasındaki krizin arkasında Siyonistlerin olduğu herkesin malumudur. Filistin davasında ve Arap Baharı sürecinde halkın yanında duran Katar, şimdi birileri tarafından cezalandırılmak istenmektedir. Diplomatik ilişkilerini kesen ülkelerde yaşayanlar dâhil tüm Arap halkı, bu krizde Katar'ın yanındadır. İslam ülkelerinin liderleri derhal harekete geçmeli ve bu krizi durdurmak için gerekli girişimleri yapmalıdırlar.

     Katar ile Arap ülkeleri arasında kriz nasıl başladı?     Katar Resmi Haber Ajansı (QNA), 23 Mayıs gecesi Katar Emiri Şeyh Temim Al Sani'ye atfen "ABD'ye karşı ve İran'ı destekleyici" açıklamalar yayımladı. Ardından Katar QNA sitesi siber saldırıya uğradı. Ardından Birleşik Arap Emirliklerinden yayın yapan Al Arabiya ve SKY News Arabia televizyon kanalları, Katar’ın resmi açıklamalara rağmen karşı yayınlarına devam ettiler. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkeler de, Katar menşeli yayın yapan tüm yayın kuruluşlarına erişimi ülke içinde yasakladı.

     3 Haziranda BAE Washington Büyükelçisi Yusuf Eluteybe'ye ait hacker gruplar tarafından ele geçirilen e-postalar yayımlandı. E-postalarda Büyükelçi'nin İsrail yanlısı Demokrasiyi Savunma Vakfı (FDD) ile yakın ilişki içinde olduğu ve Türkiye ile Katar'a karşı ortak politikalar geliştirmeye çalıştıkları basın ve medyaya düştü.

     Ardından Suudi Arabistan, BAE, Yemen, Mısır ve Bahreyn, dün yaptıkları açıklamayla Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiler. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, ülkelerinin hava sahasını Katar'a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istedi. Katar'a karşı yapılan diplomatik ablukaya Maldiv Adaları ve Libya Tobruk hükümeti de katıldı..

     Hem bizde, hem dünyada manşetlerde Katar var. Suudi Arabistan'ın başını çektiği grubun yüklenmesi hala devam ediyor. Havada, karada, her yerde Katar'a baskı var. Suçlama;  teröre yardım! Büyük Sahip öyle söyletiyor. Söyleyene bakınca insan gülmeden de edemiyor!

     Yazılı olmayan bir kuralmış gibi, ABD Hazine Bakanlığında görev alanların nerdeyse tamamının Goldman Sachs ile mutlak bir bağı vardır. TRump'ın gelişinden sonra Pentogon buraya yüklenerek Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi Trump'un eline geçti!

     Bir süre önce Katar'ın neredeyse trilyon dolarlık Varlık Fonunun başındaki isim yaptığı açıklamalar bazı yerlerde deprem etkisi meydana getirmişti.  Tabii aynı açıklama Washington'u da sarstı. Çok ciddi bir parayı yöneten Katar, "Brexit sonrası İngiltere'ye çok ciddi yatırım yapacağız!" dedi... ABD’nin davetlerine kulak asmayan Katar kendi yolunda gidiyor ve İngiltere'den uzaklaşmayı düşünmüyordu. O andan itibaren ABD operasyon için düğmeye bastı.

     Deaş ile mücadele adı altında, aslında Katar'ı korkutmak ve kontrol etmek amacıyla bir ABD askeri üssünde beş bine yakın Amerikan askeri var. Türkiye'nin de Katar'da üs kurması, Pentagon'u gereğinden fazla rahatsız ediyordu. Müslüman Türk askeri Ortadoğu ve Afrika coğrafyası için ABD'ye bir tehdit olarak algılanıyor. Bu nedenle Katar'a operasyon yapılması kararlaştırıldı. Katar'a karşı ambargo ve ekonomik yaptırımların hayata geçirilmesi ilk adımıdır.

     Şimdi Katar'lı şirketlere dünyanın her yerinde büyük baskı yağmaya devam edecek ve bu görev de ABD Hazine Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecek. İngiltere'nin Körfez ülkelerinde etkinliğini kırmak için Katar operasyon için ilk sıradadır. Eğer Katar alınırsa İngilizlerin gücü bölgede büyük bir darbe yemiş olacak. Eğer İngiltere, ABD'ye gereken cevabı veremezse, Katar'la iş yapan şirketler, iş adamları ve ülkeler de ambargo tehditlerine maruz kalacak. Bu da İngiltere ve Türkiye için büyük bir sıkıntının ilk işaret fişeği olacaktır.

     İngiltere'yi dizginlemek, Çin'i durdurmak, İpek Yolu'nu kontrol altına almak, Fetö'nün yapamadığını Katar üzerinden gerçekleştirerek Ankara'yı sarsmak isteyen bir akıl ve iradeyle de karşı karşıyayız. Mesele sadece Katar meselesi değil anlayacağınız. İttifakların, stratejik ortaklıkların ve uluslararası sözleşmelerinin bir anlamının kalmadığı bu devirde herke bileğinin gücüne göre hareket ediyor.

     Görünürde İngiltere, Türkiye ve Katar arasında çok iyi ilişkiler var. Bu üçgeni kırmak isteyen bir de Amerika var.
Trump'ın bölgeye gezisi dengeleri değiştirmek için atılan ilk adımdı. Kavga küçük bir ülkede başlamış gibi görünse dahi, bu herkesin meselesidir. Oyun çok büyük ve mücadelesi de ondan büyük... Neticede
ABD, Katar'ı İngiltere veya başka bir ülkeyle de paylaşmak istemiyor.

     Katar neden hedef seçildi? Aslında hedef Katar değil ki, İşin içinde Türkiye, Çin ve İngiltere var. Petrol dolarla alınıp satılır. Dolar ise ABD parası, petrol herkesin ihtiyacı olduğu için herkes kasasında dolar tutar. Bu ise ABD’yi dünya imparatoru yapar. Çark böyle dönüyor. Küresel sermayedarlarından İngiltere, ABD ile baş edemeyeceğini bildiğinden, Çin’i var edip büyüterek ABD’nin karşısına dikerek bir rakip yapmak istiyordu.

     Kabil'den Londra'ya kadar patlayan bombaları ve terör saldırılarını ABD, Nato üzerinden yaparak ‘ben sahaya indim’ diyordu muhataplarına... İngiltere, Çin'in enerjisiyle ipek yolunu hayata geçirmek ve kontrolün de kendisinde olsun istiyordu. ABD ise bunu istemiyor. Çünkü hâkimiyet ve güç elinden kayıp gitmesini istemiyor. Nasılsa bir ipte iki cambaz oynayamazdı.

     Katar, İngiltere ve Türkiye ile yakın durarak tarafını seçmesi sebebiyle, ABD’nin fırtına olup esmesi beklenen bir şeydi.
ABD, paraların Katar, Türkiye ve İngiltere üzerinden dağılmasına itiraz ediyordu. Katar’ı kontrol altına alınması Türkiye, İngiltere ve Çin’in zora girmek anlamına gelir.

     ABD doğrudan Çin ile kapışmak istemiyor, Çin’in önünü kesecek yerlere operasyon yapıyor. Afganistan ve Katar’da
bu zincirin en önemli halkasıdır. İngiltere bir ay içinde ABD’nin üç terör saldırısına muhatap oldu. ABD yıllar önce "Arap Baharı" adı altında 22 yeni ülkenin kurulacağını ilan ettiğini hatırlayan var mı bilmem?

     Amerika’ya 700 milyar dolarımızı çeker, sizi batırırız" diyen Arabistan’a ne oldu da uysal bir kedi gibi ABD’nin kucağına oturmayı kabulleniverdi. Ne oldu da Suud paralarına el koymak için kanun çıkaran ABD, Trump ziyaretiyle Washington'a 380 milyar dolar daha göndermeye razı etti? Ne oluyor da her ayaklanmada, iç savaş ve krizden karlı çıkan tek ülke ABD oluyor?

     Londra terörle meşgul olurken, Ortadoğu’yu emin adımlarla ABD yutup sömürmeye devam ediyor. Operasyonlarda bugüne kadar hep ABD'yi kullanan İngiltere, hesaba çekilip hizaya getiriliyor ve artık kullanılacaklar listesine sokuluyor.

     Anlayacağınız mevzu sadece Katar değildir. ABD kölelerini kullanarak bir yandan Katar’ı işgale hazırlanırken, diğer yandan Katar üzerinden Türkiye’ye operasyon çekiyor. Türkiye devrilmeden hiçbir şey yapamayacaklarını bizden daha iyi biliyorlar.  

     İki yaban eşeğinin Ortadoğu üzerinde tozu dumana katarak güç ve gövde gösterisinin sahnelenmesi ve bölgeye elense çekme harekâtıdır. Boynunu tasmadan kurtarmak üzere olan Katar’a yeni tasma takma harekâtıdır.

 

     Ant.060617

( İki Yaban Eşeği Tozu-dumana Katar başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 7.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.