Gönülsüz tesellisi aslında, o addedilen ve korunaklı sırça köşkün pervazında, aldatılmışlığı hayatın, rahvan bir kayıtsızlıkta bertaraf ederken hüznün bir araya gelmek bilmez iki yakasındaki donanımlı serkeş yalnızlığı…

 

Dip not geçerken kader rüzgârı, anlık bir dönüşle ve muhafazakâr bir edayla rest çekiyorum onca gel gidin hicap yüklü öfkesindeki kıstırılmışlıkla. Nasıl bir tutarsızlıksa artık, en hırpani gölge bile yalnızlığı biçmiş payıma.

 

Gölgemi kaybedeli çok oldu ve çok oldu o yakaya geçmeyeli. Adını bilmediğim sokaklar bile ismimi haykırıyor, artık hangi boyuttaysam hele ki ismini çıkaramadığım insanlarla kesiştikçe yolum, gönül hanemdeki tek göz odamda ve çakmak çakmak gözlerimle, dibe vuran yalın bir kelam ile sadece hamd ediyorum, etmeliyim de…

 

Hatırımı soranlara zikrettiğim tek sözcük bir o kadar donanımlı ve kabul etmişliğin verdiği rahatlıkla: Eyvallah. Ya içimdeki kayıp imgeler bu kadar özgür ve boş vermiş mi? Damıttığım evrensel kaybolmuşluğu malzeme yapan gönlümden ırak insanlar, takılı iken zihnimin arka odalarından birinin tavanında bu sefer mazeret beyan ediyorum üstelik düşünmeden sığındığım ve asla da geri dönüşü olmayan bir dönemeç iken konuk olduğum.

 

Tapusunu çoktan verdim kayıtsızlığımın ve verdiğim her molada silik bir yaşanmışlıkla sadece külyutmaz bir ahkâmı yâd etmekte olası en az tutarsızlığın tavan yaptığı o hükümranlığı, sakıncalı bir duyarsızlıkla başköşeye yerleştirmişken.

 

Tutanaklardaki kayıp ve sıra dışı kayıtlarda yüzlerce beyanat ve kem küm etmeyi marifet bellemiş kim varsa, sadece resmetmiş ömrün boşa harcanmışlığını: Silik günceler, yaşlı ve yaslı ne çok toz tutmuş sarı sayfa.

Beyazı yerden yere vuran kara ve hırpani öngörülerle dolu bu da yetmezmiş gibi, anlamsızlığa anlam yüklemenin yarattığı sıkıntı.

 

Suçlanmak ya da sürüklenmek bir gölgeden aydınlığı nüansındaki o şaşırtıcı parlak alırken gözlerimi. En güzeli belki de ardına saklandığım boyutsuzluğun su götürmez gerçeği iken müdahil olduğum zaman ve mekân ikilisi yine de sakıncalı bir iksir adına bilinmezlik denen. Günden geceye uzanmak belki de yarına odaklanıp an’ı külfet bilen bir sakınca ile sadece dünde yaşamak. Anlatmadığım ne çok ayrıntı ki altından kalkamayacağım bir yük, sırtıma yükledikleri pervasızlık denen illet yetmedi umarsız bir sığınakta çakılı kaldığım o inanılmaz uzantısı mahrem imgeleri sırdaş bilip de, farkındalığımı çaldırdığım çatı katı, revnak gök kubbenin.

 

Bir basamak daha ilerlemek adına gerilediğim yine de karşı koyamadığım bir dürtü hayatın kıblesinde bulmayı ümit ettiğim hem de kendimi bildim bileli. Bu yüzden mevkidaşım o kalender hayallerimi görmezden gelenlere inat, soluklandığım her ara durakta, aktarmalı bir yolculukla kapıldığım hazan rüzgârı gönülsüz bir rest çekişin sıra dışılığında kaybolmak kadar nüktedan bir sille nerdeyse hak ettiğime kani olduğum.

 

 

 

( Dip Not... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 24.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.