1
Ansız ve mekânsız bir bitişin
başlangıcına meylederken tanımsızlığa namzet bir girizgâhla yolumu sana
çevirdim dillendirdiğinden farklı olduğu kadar sırasız ve zamansız da anlam
yükleyemezken mümkün olanı ifade etmek istediğim gün gibi aşikâr beyhude
olduğunu bilsem de.
Devindikçe evren,
arındıkça günahlarından insan ırkı sanıyor ki cennete zimmetli varlıkları
oysaki bihaberler cehenneme çevirdikleri dünyanın bir sunumuymuşçasına kapılar
ardına kadar asla açık kalmayacak.
Dilimin döndüğünü satır
satır yazsam da esefle kınadığım ve asla da hak iddia edemediğim tüm
çekincelerime odaklı seyrin kim bilir kaçıncı evrimi zihnim ve ruhum evrildikçe
anbean kemale ererken.
Dalgalı bulutların
pervasız yalıtılmışlığında ve güneşin ısıtamadığı iliklerim yine beni benden
haberdar eden istem dışı bir ithamla bir o kadar aksimi yansıtmakta. Bildiğin
bir ayna değil bu içinde kaybolduğun ya da silik bir gölge diğer gölgelerin
iştirak ettiği.
Ketum olduğun kadar
boşboğazım ben de her ne kadar anlatmadığına vakıf olsam da. Tanıdığım
kadarıyla tanıklığındayım evrenin mademki bize dair tümceler inkâr edemem
aslımı iddia edemezken yanılgı yüklü öngörüleri. Kafan karıştı, farkındayım.
Farkında olduklarının da ben farkında değilim zira farkındalık katsayısı bir o
kadar uyumsuz bir gidişatla şerh düşmekte günlük kayıtlarıma.
Gün çözüldükçe ben
dolanıyorum ve sustukça içimdeki isyan ayyuka çıkıyor. Çetrefilli tüm
beyanatlarında neler saklı iken şu insanların gerçek yüzlerini gördükçe daha da
işin içinden çıkılmaz bir hal almakta evrenin güncesi.
Sevip sevmemeleri mevzu
bahis değil bilakis onlara eşlik eden tüm olumsuzluk içimdeki enerjiyi açığa
çıkartıyor. Devrik kurallarına muhalif iken düşünce katsayım bu sefer eksenim
kayıyor ve ekliyorum aklıma düşenleri bir bir içimden geçenlerle. Duygu ve
düşünce trafiği girift yapısıyla zorlasa da hayatın sunumunda geçerli tüm dip
notları da bir bir iliştiriyorum zihnimin kancalarına.
Farkındalığım belki de
bendeki farklılığın temelinde yatan bu yüzden kimseleri asla zan altında
bırakamam her ne kadar adıma kesilen faturalardaki günahlar büyüdükçe. Öyle ya;
her şeyin sorumlusu benim hatta tek günah keçisi evrenin kapladığı o heyula
hacimdeki cismim ne ki de neyle muhatabım.
Tanımsızlığın ilk
kuralı belki de görmediklerine biçtikleri kılıf. Sanır mısın ki memnunum
varlığımın nükseden nüktedan kalp atışı asılsızmışçasına geri teperken ve
boğulurken en derinde her ne kadar görünürde sığ bir kıyıda olduğuma dair saçma
sapan bir beyanatta bulunulsa da.
Hangi hikâyenin aslı
astarı var da bu kadar eminiz kendimizden. Saklı yetilerimiz ve içten
pazarlıklı o devrik varlığımız bu kadar hükümranken mutsuzluğumuz perçinlemekte
egolarımızı ve satır satır döşüyoruz gök kubbeyi.
Nüanstaki gizli o
tınıyı duyuyor musun? Sadece dinle hatta kapat gözlerini ve misafir et
karanlığı ve usulca atan evrenin kalbinin iniltisine bak gör nasıl nail
olacaksın.
İzafi bir bildirge
gönlümden geçen ve için için haykırıyorum sadece duyumsanmak tek isteğim gel
gör ki buna asla vakıf olamayacağım. Kerelerce yeltendim hatta kanıt sundum
insanlara ve safça sevdim hiçbir gruba ayrıştırmadan üstelik ama yetmedi inan
ki. O gruplaşma hücrelerine işlemiş çoğunun ben bir gruba dahi etmezken illa ki
farklı resimlerin alakasız bir imgesi olarak resmedilmekteyim.
Kolaysa aldır
çapaklarını vicdanının yeter ki bilemeyi bil gönül mızrabını hele ki o vakur
dokunuşu bir kere hisset asla vazgeçemeyeceksin.