Anahtarımın kapıyla bir süre buluşamaması, hatırlattı bana Murat’ımın annemlerde olduğunu. Evet, evet! Tek kurtarıcım yavrumdu. Ona sarılmalıydım. Babasının ihaneti karşısında, ancak onun varlığı bana teselli olurdu.
 
Annem açtı kapıyı. “Ne oldu sana kızım?” derken bayılmışım. Kendime geldiğimde annem babam ve oğlum başımdaydılar. Durumu kurtarmak adına bir şey yapmalıydım; ama hiç dermanım kalmamıştı. Babam; “Olmayacak böyle! Hadi hastaneye gidiyoruz!” deyip, elimi tutup, omzuna başımı yaslayarak, “Hadi at adımını.” dedi. Kendime gelmeliydim; ailemi üzmeye hakkım yoktu. “İyiyim babacığım… Anne az bana yardım eder misin? Elimi yüzümü yıkayalım.” diyerek, babamın ısrarından kurtulmuştum.
 
Hastaneye gitmek istemiyordum. O zaman Mustafa’m duyardı ve şüphelenirdi. Ya da şüphelense daha mı iyi olurdu ki? Belki endişeye kapılıp o kadını hayatından çıkarırdı… Allah’ım neler saçmalıyorum ben yine?
 
-Anne! Elimi yüzümü değil de duş alayım ben. Ancak rahatlarım.
 
-Ben yıkayacağım o halde Yasemin!
 
-İyiyim anneciğim! Kapıyı açık bırakayım; arada seslenirsin. Endişe etme, iyiyim! Duş alıp kendime gelmek istiyorum sadece…
 
Annemi ikna etmiştim; banyo kazanını hemen tutuşturdu. Hemen ısınmıştı. Tabureye oturduğumda, dolan kovadaki suları başımdan aşağı döküyordum. Sürekli, sürekli tekrarlıyordum… Belki ne yapacağımı netleştirebilirdim o zaman. Banyodan çıkınca ne yapacaktım? Hayatıma nasıl devam edecektim? Mustafa’m o kadını öpüyor mudur şimdi?
 
Kovadaki sular yüzümü, vücudumu uyarmaya yetmiyordu. Soğuk suyu açtım. Üşümek istedim. Belki iyi gelirdi; kim bilir?
 
Cesur olmalıydım… Oğlum, annem, babam… Ah Mustafa’m ah!
 
Annem içeri girdi.
 
-Kızım su soğumuştur, artık çık!
 
Bunu dediğinde ben zaten titriyordum. Halimi görüp suyu kapattı. Elimden tası alıp kazanın içine attı. Öfkeyle bana döndü:
 
-Sen ne yapıyorsun? Bu su buz gibi!
 
Hızla havluyu bedenime doluyordu. Sonbahardı; hava çok soğuk değilse de, ben soğuk suyun etkisiyle titriyordum. Annem, babama doğru bakarak:
 
-Bey kız hastalandı galiba; titriyor. Sobaya biraz çalı çırpı at da tutuşsun. Ben de bir sıcak çay demleyeyim hemen.
 
Babam sobayı yaktı. Annem çayıma az limon sıkarak “İç kızım iç!” deyip eliyle çayı içirmeye çalışıyordu. Murat’ım korku ve endişeli gözlerle bana bakıyordu. Battaniyenin içinden koynuma süzülmüştü.
 
-Korkma annem; azıcık üşüttüm. Yarına bir şeyim kalmaz…
 
Isınmıştım ki kapı çaldı. Babamın seslenişinden gelenin Mustafa’m olduğunu anlamıştım.
 
-Gel oğlum, buyur içeri; çay demledik, içelim beraber.”
 
Mustafa telaşla babama döndü:
 
-Yasemin’im yok evde. Murat’ım da… Çok korktum; onlara bir şey mi oldu?
 
İsmimi çok kullanmaz, “Sevdiğim, çiçeğim, güzelim, aşkım, canım…” derdi. Babam Mustafa’ma dönerek, sakin bir ses tonuyla:
 
-Korkma oğlum. Yasemin biraz üşütmüş; annesi ilgileniyor. Torunum da yanlarında. Gel buyur, geçelim içeri.
 
Az sonra Mustafa’m burada, bana bakıyor olacaktı. “Eskisi gibi bakabilecek miydim gözlerine aynı aşkla? Aynı arzuyla sevişebilecek miydim bir daha? O öksürdüğünde ciğerlerim sızlayacak, hüzün çöktüğünde eğlendirebilecek miydim aynı enerjiyle onu bir daha?
 
Korkulu gözleri gözümün içinden ciğerime akmıştı bile. Hangi kuyu bu kadar derinde barındırabilirdi ki dupduru sularını? Hangi gece kabul ederdi ki; güneşin ayda takılı ölüme teslim halini?
 
Yatağımın yanına diz çöktü, ellerimi tutarak baktı bana. Elleri, bakışı sıcacık; aşk ve sevgi doluydu. İçim dışım sıcacıktı onun sevgisiyle. Ama ya bu ihanet nasıl olurdu? Allah’ım hisler bu kadar yanılır mıydı?
 
-Yasemin’im çok korktum; sizi evimizde bulamayanca deliye döndüm. Şükürler olsun iyisiniz. Hadi bir doktora gidelim; soğuk algınlığın varsa, bulantın üşütmeye bağlıysa; neyse sorun, senin canını yakan neyse, hadi gidelim bir an önce. İyileştirsinler seni çiçeğim…
 
Kendisinin ihanetinden dolayı idi bu yaşadıklarım; ama o bilmiyordu.

15. BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK...
( Ay Güneşe Teslimdi - 15 başlıklı yazı MELEK KIRICI tarafından 19.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.