Anlama zorluğu çekmenin ötesinde anlaşılmak ya da anlatmak gibi bir kaygı taşımıyorum artık. Neyin önemli ya da önemsiz olduğunu bilememek o kadar yakıyor ki canımı diğer yandan.

 

Çok yanıyor canım hem de çok.

 

Yağmur yüklü bir gün yine, yine ve yeniden. Oysa değişir sanmıştım, medet ummuştum ve hazırdım paylaşıp verici kimliğimle çoğalmaya ve çoğaltmaya.

 

Sürekli aynı terane, sürekli tekerrür eden bir devinim. İçimdeki yangın sönmeye yüz tutmuşken yağmurlar söndürdü tamamen. Yine de o boşluk ihtiva eden benliğim ve ruhum nasıl kırgın. Tanrım, nasıl bir hayal kırıklığı ve yanılgı bu. Neden diye sorgulamak, gibi bir hata yapmayacağım. Gördüm göreceğimi ve aldım ağzımın payını.

 

Gururum nasıl incindi diğer yandan. Hiç böyle yapmazdım, yapmamıştım da ömrüm boyunca. Sadece külleri eşeledim ve yüzüme gözüme bulaştırdım.

 

Adını koyamadığım bir dürtü ve istem dışı idi teşebbüsüm. İki kelime çok görüldü bana. Dertleşmek ve dost olup dost kalabilmek bu denli zor olabilir mi? Ya da yansıtılan tablo bu denli farklı olabilir mi altta yatan o boş çerçeveden?

 

Ne resimler çizmiştim, ne hayaller sığdırmıştım, neler neler ümit etmiştim…

 

Suç diye bellenmiş her ne ise hep ama hep taviz veremediğim öğretilerimden kaynaklanmakta.

 

Ne yani;’’Git kendini uçurumdan aşağı boşluğa bırak’’ deseler bu denli bencil bir talebi yerine mi getireceğim.

 

Aslında hazırdım da o uçurumdan atlamaya sadece doğru zamanı bekliyordum kendimi bırakmaya ve şartları ne tayin edebiliyordum ne de istemlere karşılık verecek kadar donanımlı idim.

 

Donanım dediğiniz, ne olabilir hadi söyleyin bana. Üç beş diploma, iyi bir aile kızı, yüklüce bir gelir ve ideal bir iş ortamı. Ek olarak, ne varsa sunmak size dair altın bir tepsi içerisinde. Hoş sohbet, güzel, bakımlı ve belki de frapan. Tabii ki; sosyal bir kimlik sevilen ve sayılan. Lüks bir rezidansta bir tapu sahibi olmak belki de ve kapı önünde son model bir araba.

 

Bu arada evrim geçirmeye hazır ve her isteğe cevap verecek hazır ve nazır bir kimlik oysa güçlü diye addedilen bir kişilik ile de çelişen.

 

Buna ek olarak, her türlü nimeti elde edebilecek kudrette olmak.

 

Nimet dediğiniz ne olabilir ki ya da zihinlerde tasavvur edilen.

 

Aşk nedir peki daha doğrusu böylesi bir duygu hala hüküm sürüyor mu bencil insanların var olduklarını iddia ettikleri ruhlarında?

 

Asaletin ve inancın köreltildiği boş ve temsilen vuku bulduğu ileri sürülen zafiyet dolu kimlikler görünenin çok ötesinde.

 

Kendinden bihaber iken değişime uğratmak adına öngörülen düşünce ve istemler.

 

Ya ben farkında mıyım zaaflarımın ve artılarımın. Değildim ama şu son bir iki yıl içinde oldukça veri elde ettim şahsıma dair her ne kadar kimse için bir önem arz etmese de.

 

Benim için önem arz eden ne varsa zaten bende saklı görünenin çok ötesinde ve bilinen tüm donelerin haricinde.

 

Yolu çoktan yarıladım ve görünen o ki daha arşınlayacağım çok yol var tümsek dolu. Düşerim düşmem, kimsenin umurunda olmadığını artık iyice belledim. Ne de olsa herkes kendine Müslüman ve sadece kendinden mükellef.

 

Yalnızlığın uzaklardan taşıdığı esinti iyice üşütüyor. Alışkın olmam gerekirken yine elim ayağım dolanıyor. Hayatın bir türevi değil mi oysa… Olsa olsa bir dipnot. Oysa bir roman kadar uzun ve içeriği boldu daha doğrusu olabilirdi. Kısacık bir hikâye kahramanı belirsiz ne de olsa figüranlığa terfi ettim kahramanı sanmışken kendimi.

 

Koca bir nokta ve filmin sonu. Gerçek bir hayat hikâyesinden uyarlanmıştı. Evet, tehir ettiğim ve mecbur kılındığım bir seçenekmiş. Belki de başı bile yoktu. İyi de başı olmayan bir hikâye nasıl sonlanabilmekte ki… Bunu ne çözmeye niyetim var ne de devamını getirmeye.

 

Ben yine kendi hikâyemi yazacağım kaderin iş birliği ile. Hoş bir enstantane hoş bir esintinin eşliğinde. İlk ve son.

 

Yine bir son, yeni bir son.

 

 

( Son başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.