Sorgulamak adına varım, neyi sorguladığımı bilmezken…

 

İnsanlık adına varım, içimdeki inanç ve sevgiyle. Yoksa vardım mı demeliydim? Hani, o sözüne, özüne inandıklarım aslında hiç olmamışken ve ben varlıklarına bir o kadar inanmışken…

 

Hiç mi hiç önem arz etmemekte artık varlıklar ya da yokluklar. Hiç de fark etmiyor artık duyumsadıklarım zira itibar eden yok ki ve olmadı da bu güne değin. Bir o kadar da nasıl da inanmıştım.

 

Kim ya da kimler, bu kadar uzağımda duranlar. Ya yakın duranlara ne demeli… Ne yazık ki; bu da sadece algılamamda yaşadığım bir yanılsamaymış.

 

Hey gidi insanlık, hey gidi hayat, hey gidi doğru bildiklerim.

 

Oysa neler ama neler ümit etmiştim ömür boyu hatta şu an bile… Hatta edecektim de son nefesime kadar. Kim için ya da ne için…

 

Dalgalı bir denizde yüzme bilmeden atlamışken ve dalgalar beni sürüklerken, ne de zormuş bir can simidi uzatmak. Bir Allah’ın kulu bırakın uzatmayı, yüzlerini çevirdiler kendi karanlıklarına gömülmüşken. Oysa ruhu kararan bendim gözlerinde ve sadece ama sadece bendim yüz çeviren onların nazarında.

 

İşte görüyorum artık neyin ne olduğunu ve tüm çırpınışlarımın afakî olduğunu.

 

Ve görüyorum ki; sadece ve sadece O’dur benim sığınağım. Ve günahlarım af ola, zaman zaman kaçmış olsam da uzaklara. Bilemezdim ki; kendimden kaçmışım ya da sanmışım ki O beni unutmuş. Hayır, unutulan ben değilim çünkü unutmadığım ve ihmal ettiğim çok şey vardı gizlenmiş olan. Hatta ve hatta kendime bile itiraf edemediğim.

 

Ne çok şeyden yoksunlar ve ne çok şeyden uzaklar. İçlerindeki sis kuşatmışken kalplerini, sevdiklerini ve sevildiklerini sanıyorlar, kendileri gibi olanlar tarafından.

 

Hayır, hayır… Sevgi bu olamaz, empati denen her neyse herkes o kadar bihaber ki, bu duygudan. Sadece dillere pelesenk edilmiş basit bir kelime o kadar.

 

Hadi koy beni kendi yerine… İşte özü bu her şeyin, eskilerin tabiriyle. Oysa kimse kimseyi kendi yerine koyamamakta. Sadece sanıyorlar ve aldatıyorlar kendilerini.

 

Kuru merhabalardan, kifayetsizliklerden, bencilliklerden çok ama çok sıkıldım.

 

Yalanlar upuzun bir zincirin bitmek bilmeyen halkaları. Ve ne yazık ki; kendileri bile inanmakta söyledikleri yalanlara.

 

Gündelik kaygılar yaşanmakta insan denen mefhum tarafından ve sadece bencilce saklanıyorlar ve köşe bucak kaçıyorlar.

 

Demek ki; ne çok haklı sebebim varmış…

 

Demek ki; doğru yoldaymışım.

 

Benzemek ya da benzememek: Kime ya da neye ya da ne için benzeyeceksin. Aslolan kendi varlığın değil mi, yaratılmışken bir sebep doğrultusunda.

 

Anladım ki artık; tek gerçek var: Kimse kimseyi ne yargılayabilir ne de sorgulayabilir ne de suçlayabilir. Zira önce dönüp kendine bakmalı insan, iç dünyasını gözlemleyip, öyle koymalı son noktayı. Ya son nokta dediğin ne ki… Son ya da başlangıç… Bunu kimse bilemez, O’nun dışında ve kimse hükmedemez O’nun haricinde.

 

 

( O Nun Haricinde... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 2/2/2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu