BEN ŞİİRE GİDİYORUM

Sevi, sevilmeyi bilene yakışandı. Şimdi yüreğime, kurşun sıkar gibi, bunu haykırıyorum. Kaç kez, ruhumun gamzesinde, göçük duygular yaşandım biliyor musun? Ekmeğime, aşıma bile şiir bulaşmışken hem de. Niye mi bu haldeyim?  Çünkü: kırdığın aynanın parçalarından yansıyanları, parçalanmış halde olsa da görebiliyorum. Nazarım da barındırdığım izbelerim yok. Gözlerim ise, denize attığın bir çakıl taşı değil.  NE gizledim ne de gizlendim. Güneş gibiydim ama sen bakmaya cesaret edemedin. Sana dair ezberlediklerim, silinmeye yüz tutmuş harita gibi. Ne dağ sandıklarım ne de ova diye uzanıp seyre daldıklarım belirgin değil artık. Kırk ikindiler kuzeyime düşen şimal yıldızı gib oldu. 

Etlisi, sütlüsü ilgimi çekmeyen hasret ile dün barış imzaladık. Şimdilerde burnumun direği sızlamıyor bilesin. Kulaklarımın pasını sildiğini sandığım sesin bile, yalanmış meğer.  Sözlerinde örümcek bağlamış düşüncelerin geçitsizliği, kelimelerin ise, dünün tozlu raflarından fırlamış gibi. Sözlerin kadardın işte. Anlattıkların azalan bir stoklamayı işaret ediyordu. Neden mi bu denli sitemkâr eleştiriler yolluyorum? Hissettiklerine dairlerinin ne denli yavan olduğunu yeni yeni anlıyorum. Ondan, sildiklerimin acı tadı damağıma vurmuyor artık.  Sen kendi etrafında dönüp dururken, ben gittiğim senden dönüyordum.  Ayaklarımın tabanları su toplamış bir halde, hala yürümeye devam ediyordum. Gözümün kesmediği yere, yüreğimi feda ediyordum.

Beyaz karanfil direnmiş, yanlızlığı anlatan şiirler, fırlatıp attığın güven duygusunun gölgesinde dinlenmiş meğer. Sonra, suya koşar gibi, tomurcuğa durmuş. Elimdeki kalemle, o gün, bu gündür hikayemi yazıyorum. Hüzün öbeklerinden bulup çıkardığım imge gibi, geceye işveler yapan ay'a yöneliyordum. Sen hiç düşündün mü: hangi suç ya da suçlu bir başına meydana gelmiştir? Bu yüzden diyorum ki, bana dayandırıp, dayattırdıklarınla başbaşa kalacağın hiç aklına gelmedi mi? Sen yoklama çekeceğine, aklındaki marazları itmeye harcasaydın gücünü, ne sen dünde kalırdın ne de ben bu güne hüküm giyerdim. Sen kaynadın, ben yandım işte!  Ve sen ne hikmetse, kaynadığın kadar, yanmamışsın hiç...

Oysa ben, senin yansımandım. Ektiğini biçiyordun işte. Eskiyenler yamanabilirdi. Ama sen, eskiciye vermeyi seçtin. Şimdi tercihindi yaşadığın. Sızlanmaya hakkın olmadığını da, umarım dip not düşmüşsündür. Bitirmek en kolay olandı. Zor olan ömrün yokuşuna tırmanmaktı. İnsanlık namına dediğin şeylerle avunursun  artık. Ölümüne sevmelerin tezahürü sandın, sızlanıp durmayı. Bana yüzü belirsiz bir adam bıraktın. Boğazına duranları, yutkunmaya zorlama, istersen. Bu aşkın suyu bende, posası sen de kaldı. Hazır elin değmişken, toplayıver olur mu?

Bu günlük, bu kadar yeter. Haydi bana müsade. Ben, şiire gidiyorum...

HÜZÜN ŞAİRİ: N Y 



( Ben Şiire Gidiyorum başlıklı yazı Hüzün Şairi tarafından 12.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.