Sesi kısılmış gecenin bir çift lafı vardı bize. 
Bir yanı ağlamaklı bir yanıysa kararlı. 
Süsü bozulmuş düğün çiçeği kadar hüzünlü, 
Sanki son nefesini verecek adam kadar da telaşlı. 
Rüzgarın sakinliğinde boğulacak kadar sıcaktı gece. 
Esmese öbür yandan, ağlardı dilimdeki her hece.
Öyle ya da böyle bitecekti bu gece. 
Sonu ne olursa olsun, geçecekti zaman işte. 
Kendi kendine konuşan duvarlar gibi olmuştuk bir anda. 
Sanki elimde saz dilimde söz, 
En acıklı parçanın nakaratını söyler gibiydik. 
Sen bana bakarken ben elimle dudaklarından, 
Çıkmasın diye uğraşıyordum o can alıcı sözler. 
Bilgisiz bilge olmazya o misal insansız aşk da olmuyor işte. 
Kendimi kaptırdığım yokuş çıktıkça, 
Biraz daha yoruyordu beni. 
Ama ne kadar çıkabilirsem o kadar seninleydim. 
Ne kadar yakınsam zirveye 
O kadar uzun sürecekti maceram. 
Çınar ağacı gibi ömrümüz olsun isterdim, 
Hep bir ağızdan konuştuğumuz. 
Aynı ağacın gölgesinde serinleyip onun ateşiyle ısındığımız. 
Dilim dilim cümlelerin arsız fikirlerine kapılmıştık.
 Gönüle söz geçmese de akla geçiyordu işte. 
O kapıdan çıkılacak dendiğinde
Yüz adım geride olsan da zıplanıyordu kulpuna.
O kapıdan çıkılacak dendiğinde
Kalmak için ne kadar neden varsa da aklında
Çıkılıyordu işte. 


( İnsansız Aşk Aracı başlıklı yazı Ahmet Öztürk tarafından 6.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.