II

Yenidünya düzeni için istihbarat gizli servisleri çok daha önemli hale gelmedi mi? Hedef ülkelerde kaos ortamları oluşturup terör faaliyetlerini tetiklemek, o ülkelerin zayıf noktalarını iyi tespit edip, o açıklar üzerinden oyun kurup, başarılı olmak yıllardır hep bunların işleri değil miydi?


Son aylarda kıran kırana ve kızışarak büyüyen istihbarat savaşları, toplumları içinden çıkılamaz kaos ortamlarına sürüklemiyor mu? Dünyayı yönetenlerin gözü dönmüşlüğü, bu savaşlara hazırlıksız yakalanan çaresiz toplumlara maddi ve manevi çok büyük bedeller ödetmiyorlar mı?


Türkiye’de Ortadoğu ve Avrupa’da ajanlarını yenileyip güçlendirdi. Faaliyetlerini yenileyip artırdı. Bazı güçlü ülkelerin açıkları ve zaafları iyi çalışılıp o zaaflar üzerinden üretilen stratejiler hayata geçirilmeye başlanmış gibi görünmüyor mu?


Türkiye’de gezi parkı eylemleri üzerinden yürümeye çalışan, nasılsa Ergenekon’la deşifre olmadık mülahazasına kapılan bu ülkeler, bir başka kanaldan yürüttükleri örgütlü faaliyetlerini Türkiye’nin bilmediğini mi sanıyorlar?


Artık bu oyunları Türkiye tarafından zamanında doğru okunup tedbirleri alınması o çakal sürülerinin hiç hoşuna gider mi? Arap Baharı ile bölgesel entegrasyonu dondurulan Türkiye, keskin bir hesaplaşmanın için çekilmedi mi?


Ortadoğu’ya demokrasi ve özgürlük pompalamaya çalışırken kendilerini ırkçı eylemlerden uzak kalacaklarını mı sanıyorlar?  


Bir bakıma korktukları başlarına mı geldi? Uyuyan dev yeniden uyandı mı? Türkiye de artık uluslararası strateji savaşları içine girmiş gibi görünmüyor mu?


Ki Hakan Fidan Batının değirmenine su taşıyan Türklerden olmayıp, Anadolu’da bastırılmış insanların çocuğuydu. Rahatsız oldukları Hakan Fidan ve MİT’te yapılan değişiklikler ilerleyen yıllarda o Batılı ülkelerin kâbusu olmaya devam etmeyecek mi?


       Gezi parkı eylemleriyle faiz lobisi Türkiye üzerinde ne tür eylem ve denemelere başvuracağını göstermedi mi? İlk ve her fırsatta yeni denemeler yapacaklarından şüphesi olan var mı?

 

       31 Mart İsyanın da, şimdi Gezi Parkı olan Topçu kışlasından başladığını, Abdülhamit dönemini sonlandırdığını, Osmanlıyı tarihin sayfaları arasına gömdüğünü bilen kaç kişi var?

 

       Gezi Parkı adına o kadar zayiat verenleri yargılamak, zayiatın bedelini bu şerefsiz paçavralarına fatura etmek hiçbir hâkimin aklına gelmez mi? Yoksa bu ülkenin asil hâkimleri de onlarla aynı safta yarışa mı giriyorlar? Türkiye’ye maliyeti fatura edilen bu ağır tablonun sorumlularından hesap sorulmayacak mı? Sorulamayacak mı?

 

       Bu olayların planlayıcıları, kışkırtıcıları,  lojistik destek sağlayıcıların yaptıkları yanlarına kar mı kalacak? Sorumluların tedbir alması, delilleri karatıp tüymeleri mi bekleniyor? Üzerine ölü toprağı serpilmiş görüntüsü veren yargının durumu bu çapulculardan daha vahim mi bir durum arz etmektedir?

 

       Ve gün olur, devran dönerde, hesap sormayanlara hesap sorulamaz mı sanılır?

 

“Ben de çapulcuyum” diyenler, “Demokrasiye balans ayarı yaptık,” diyenlerden hiçbir farkı var mı? Veya ne farkları var? Söyleyebilecek birileri var mı?

 

Onlar ki, düşmanının ekmeğiyle beslenen, yer ve fırsat buldukça içinde yaşadığı ülkenin topraklarına ve insanlarına ihanet edenler de yine bunlar değil mi? Hala düşmanın attığı birkaç kemik yüzünden, meydanlarda köpekler gibi havlayıp durmuyorlar mı?

 

Gezi Parkı hikâyesi egemen güçlerin yazdığı, azınlıkların oynadıkları bir senaryo değil mi? Ortalık toz duman olmadan çeteler neler götürebilir?

 

Türkiye iktisaden çökerse Yunanistan’dan çok daha kötü olmaz mı? Yunanistan’a şu kadar milyar Euro ve dolarlar gönderenler Türkiye’yi bir kaşık suda boğmaya kalkmayacak mı? Ortalıkta can, mal ve namus güvenliği mi kalır?

 

Önce Menderes’i de sandık martavalıyla onlar getirdi, sonra da darağacında yine onların adına bizim itler sallandırdı da, bu halk aval aval seyretmedi mi?

 

Devleti idare edenler sadece “halka güveniyoruz” güvencesi, devleti ayakta dik ve dirayetli olarak tutmaya yeter mi? Daha sert ve yerinde adaletini işletmesi gerekmez mi?

 

Son yüzyılımız sayısız facialarla dolu değil midir? İçimizdeki beyinsizler bu ulu gemiyi delik deşik edecekler de, sessiz seyredenler selamette mi olacaklarını sanırlar?    Bu beyinsizlere geminin asıl sahiplerinin “dur” demeleri gerekmez mi? Aksi takdir de Allah böylesi topluluğu toplu olarak cezalandırmaz mı?

 

 Düşünme ve değerlendirmeyi başkalarına bırakanlar, elbette hem güçsüzleşecek ve hem de şahsiyetleri sıfırlanmış olmayacak mı?

 

Ant-290713

 ...devamı var...

( Ne Oluyor -2 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 8/5/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.